Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Zeki Kadirbeyoğlu, seçimleri 1919 sonbaharında ülke çapında yapılan son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda Gümüşhane mebusu olarak görev yapmış, bu meclisin aldığı en anlamlı karar olan Misak-ı Milli belgesinin hazırlanmasına katkıda bulunmuş ve 16 Mart 1920 tarihinde Meclisin İngiliz baskınına uğrayarak kendini feshetmesi üzerine Ankara'daki BMM'ne katılmak üzere Anadolu'ya geçmeye karar vermişti. Deniz yoluyla İnebolu'ya geçen Zeki Bey'in, iskelede kendisine bir isim karışıklığı neticesinde fena davranan polis memurunu dövmesi üzerine İnebolu ile Ankara arasında bir dizi telgraf görüşmesi yaşanmış, neticede yanlış anlama düzeltmişti; yanlış anlaşılan husus, Zeki Bey'in Damat Ferit Paşa tarafından yayınlanan Milli Mücadele aleyhtarı bildirileri dağıtmak üzere gönderildiği şeklindeydi. Zeki Bey Ankara'ya gelerek yolda uğradığı kötü muameleden ötürü Meclis Reisi Mustafa Kemal Paşa ile görüşerek kendisine tarziye (özür) verilmesini, aksi takdirde mebusluktan istifa ederek memleketine döneceğini belirtmişti. M. Kemal Paşa ise, "yanlış anlamaların düzeltileceğini, biraz istirahat etmesini ve asabi tabiatını terketmesini" söylemişti. Zeki Bey bu açıklamayı yeterli görmeyerek, "bu meclise hiçbir vakit girmeyeceğim, ta ki maruz kaldığım hadiseden ötürü bana tarziye verilmedikçe" cevabını vererek neticede memleketine dönüp, yeniden ticaretle uğraşmaya başlamıştı.

1923 yılında yeniden seçim kararı alınınca Zeki Bey, siyasetle uğraşmamak niyetinde olmasına rağmen ikinci seçmen durumundaki hemşehrilerinin ısrarı ile mebusluğa adaylığını ilan etmek zorunda kalmıştı. Gümüşhane'den aday gösterilen üçüncü kişinin fazlaca sevilmeyen biri olması bu kararını etkilemiş olmalıdır. Hemşehrileri ile yaptığı görüşmede Zeki Bey, Hükümet'in bağımsız aday seçilmesine izin vermeyeceğini, daha evvel mebusluk yaptığını, asabi tabiatı yüzünden başının dertten kurtulmadığını, muhtemelen kendini seçenlerin neticede siyasi baskı altında tutulacağını anlattığını söylüyor.

Ne var ki Gümüşhane'de Zeki Bey'i sevenler kadar sevmeyenlerin de varlığı hissediliyor. Nitekim 29 Mayıs 1923 tarihinde Zeki Bey'in muhalifleri adına Belediye Reisi Osman Ankara'ya şu telgrafı çekmiştir:

"Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine,

İkinci seçmenlerin seçimi sona ererek bu hafta içinde Liva'nın her tarafında mebus seçimlerine başlanacaksa da grup namzetleri (Halk Fırkası grubu kasdediliyor) aleyhine yürütülen muhalefet pek güçlüdür. Durumun gerektirdiği tarzda merkez ve kazalara etkili duyurularda bulunmanızı arz ederiz." (Ben sadeleştirdim /ATA.)

Durum giderek ilginçleşmektedir. Zeki Bey Temmuz ayında Trabzon'da bir seçim bildirisi bastırarak çarşı ve sokaklara astırır, kaza ve köylere gönderirse de az önceki telgrafı çeken yakın akrabası Reis Osman Bey ve mutasarrıf elele vererek bildirinin toplatılması için savcılığa müracaat ederler. Savcı ise bildiride toplatmayı gerektirecek bir şey olmadığı gerekçesiyle talebi reddeder. Osman Bey bunun üzerine söz konusu bildiriyi ekte sunarak Zeki Bey'i "Halk Fırkasının adayları aleyhine çalıştığı" gerekçesiyle yeniden Ankara'ya şikayet eder. Aynı zamanda Gümüşhane Müdafaayı Hukuk reisi de olan Osman Bey, sonraki telgrafında adaylığını duyuran Zeki Bey'in teşkil ettiği tehlikeyi şu kelimelerle izah eder:

"Ankara'da Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine,

Zeki, Liva intihabatından akdem te'bid edilmedikçe galebe mümkün değildir. 9 Temmuz 339 (1923)"

Zeki Bey, durumun çetrefilleştiğini görünce seçmenlerini, ilerde karşılaşacakları güçlükler hakkında uyarır ama kendisine verilen desteğin devam ettiğini de görmektedir. Gümüşhane haricinde yurdun her yanında seçimler sonuçlanmıştır. Bu arada garip bir gelişme yaşanır; Kelkit ve Dorul kaymakamları merkez tarafından azledilerek yerlerine vekaleten jandarma zabitleri tayin edilir. Bir başka ilginç gelişme ise Mustafa Kemal Paşa'nın Gümüşhane'deki ikinci seçmenlere hitaben yazdığı telgraftır. Telgraf çoğaltılmış ve altına Gümüşhane Müdafaayı Hukuk Cemiyeti'nin mührü basılarak ilgililere dağıtılmıştır:

"Gümüşhane Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Riyasetine,

Her yerde Müdafaayı Hukuk Cemiyeti namzetleri ihrazı ekseriyet ettikleri halde, maateessüf livanızda Zeki ve Celal Beylerin kazanacakları anlaşılmıştır. Her neye mütevakkıf ise, Müdafaayı Hukuk Cemiyet namzetlerinin ihraz-ı ekseriyet etmeleri kat'iyetle matlub ve mültezemdir.

G. M. Kemal"

Ertesi gün çarşıda olağanüstü bir asker kalabalığı farkedilir. Kısa bir soruşturma neticesi bu taburun Trabzon'dan Gümüşhane'ye sevkedildiği öğrenilir. Tabur yarım saatte bir çarşıda gösteri yürüyüşü yaparak şehri baştan başa katetmektedir. Ayrıca bir başka seyyar jandarma taburunun Erzincan'dan Kelkit'e geçtiği öğrenilir.

O günlerde seçimler, her kazada ayrı günlerde yapılmaktadır. Kelkit'teki ilk seçimde seyyar jandarma taburunun kaza merkezini çevirir, tabur kumandanı da seçimlerin yapılacağı belediye binasına girer. Seçmenler, seçimin selametle yapılması için jandarma kumandanlarının odadan çıkmasını rica ederler, zabitler ise "biz buraya seçimleri gözlemek için geldik, her seçmenin yazdığı pusulayı göreceğiz. Hükümetin istediği adamlar dışında kimseye oy verilmeyecektir" derler. Bunun üzerine oy kullanacak kişiler, "öyleyse biz oy kullanmıyoruz, siz odada istediğiniz kadar oturunuz" diyerek çekip giderler. Jandarmalar şaşırırlar ve durumu telaşla Ankara'ya bildirirler. Belediye reisi Hacı Alaaddin Bey telgrafhaneye çağrılır. Telin öteki ucunda M. Kemal Paşa bulunmaktadır. Paşa, Alaaddin Bey'e Fırkanın adayları seçilirse kendisinin çok memnun olacağını, Zeki Bey'e ise anlamlı görevler verileceğini bildirir. Alaaddin Bey ise Zeki Bey'i seçeceklerini, eğer istenmiyor iseler "bizim birer kağnı ve bir massamız vardır, yer gösterin oraya göçelim" cevabını verir. Mustafa Kemal Paşa, "massa" tabirini anlayamaz, sorar, orada hazır bulunan zabitler, hayvanları gütmek için ucuna çivi takılı bir değnek olduğunu söylerler.

Biraz zaman geçer, M. Kemal Paşa zabitleri makine başına çağırır, "Çekiliniz ve intihabı serbest bırakınız; bu nisbette azimkâr olan bir halka fazla tazyik yapılamaz" diyerek gerginliği sona erdirir.

Bunun üzerine ikinci seçmenler yeniden belediye binasına toplanarak oylarını kullanırlar.

Benzer hadise Dorul ilçesi seçimlerinde de yaşanır. İl merkezindeki seçimde ise ikinci seçmenler topluca tevkif ettirilir ve aldatılırlar.

Ayrıntıları hayli uzun bu hikaye neticesinde Zeki Bey ve arkadaşları her şeye rağmen seçilip Ankara'ya gelirler; ancak seçim mazbataları hâlâ ortada yoktur. Neticede Dorul seçimlerinde Zeki Bey'in tehditle seçmenlere telkinde bulunduğu iddiası ile karşılaşılır. Yakın arkadaşları Zeki Bey'e istifa etmesini teklif ederse de şiddetle reddeder ve Meclis'in mazbatayı iptal etmesini taleb eder. Ne var ki ilgili komisyonlar, "yukardan" işaret gelmedikçe hareket edemeyeceklerini açıkça belirtirler. O gergin günlerde "yukardan" nihayet 'olur' çıkar: "Zeki'nin geri dönmesi daha fena tesir yapacaktır, keşke bir müstakil mebus yerine beş on tane olsaydı, seçimlerin serbestisine delalet ederdi" sözlü emri üzerine mazbata genel kurulda kabul edilir.

İşte Cumhuriyet'in ilk meclisinin ilk bağımsız mebusunun seçilme hikayesi.