Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Allah" diye kükreyen aslan haberini okuyunca koltuktan düşmeme ramak kaldı (koltuğun bilyeli tekerleği zaman zaman çıktığı için takılıyor, insan koltuktan düşecek gibi oluyor) Goliath isimli aslan vecde gelip kükrediği esnada civar kafeslerde bulunan sair aslanların zikrettiğini okurken artık koltuğun dengesini sağlayabilmeme imkân kalmadı.

Masayla duvar arasındaki o daracık boşlukta dengemi sağlamaya çalışırken yere yuvarlandım. Bereket bu tehlikeli düşüş esnasında bir yerime bir şey olmadı. Gürültüyü duyup yardıma koşanlar hâliyle garip bir manzara ile karşılaşmış olmalılar: Odada kimse yok, masanın bulunduğu yerden bir kahkaha sesi geliyor ama kimin neye güldüğü belli değil. Biraz daha dikkat edince, yer darlığından ötürü kendi başına doğrulup ayağa kalkmasına imkân olmadığı için öyleye biçimsiz bir tarzda yatan ve gülmeye devam eden birini görüyorlar. O kişi benim!

Hayır, koltukta otururken yere düşebilmeyi becerdiğim için kimseyi suçlamıyorum ama kabul etmelisiniz ki bu zannedildiği kadar kolay bir hareket değil; sizin denemeye kalkışmanızı hiç tavsiye etmem. Biçimsiz bir düşüş, kalıcı hasarlara yol açabilir ama "bir kısım medya" haberlerini okurken emniyet kemeri takmanız gerektiğini hatırlatmak isterim.

Televizyon haberlerinde evrile-çevrile defalarca tekrarlanıp internet sitelerinde videolarının yayınlandığına göre haberi size özetlemenin anlamı yoktur. Sadece bir ayrıntıya dikkat çekeceğim.

Efendim bu Goliath denilen aslanı 3 sene önce ihtiyarladığı gerekçesiyle Moskova Sirki, İzmir Hayvanat Bahçesi'ne hediye etmiş. Ben bu haberi yazan kişinin yerinde olsaydım, bu önemli arkaplan için mutlaka yan tarafa bir kutu açar, meselenin ideolojik boyutuna da dikkat çekmeyi ihmâl etmezdim: "Goliath, SSCB'nin Sosyalizm'den vahşi Kapitalizme geçtiği o sancılı günlerde dünyaya gelmişti. Bu travmatik yılların minik Goliath'ın zihninde ve vicdanında ne türlü yarılmalara yol açtığını kim bilebilir? Yıllarını sirkte gösteri yapıp kırbaçlanarak geçiren Goliath, çalıştığı kozmopolit ortamda kendi kimliğinin köklerinin izini sürmek için amansız bir çaba içindeydi. Nihayet günün birinde sirkin yolu Türkiye'ye düşünce yaşlandığı gerekçesiyle yöneticiler onu İzmir Hayvanat Bahçesi'ne armağan ettiler ve Goliath'ın 'ben kimim, nereden geldim ve nereye gidiyorum?' sorularıyla başlayan kimlik bunalımı, yerini aradığını bulmuş olmanın kararlılığına terketti..."

Vesaire, vesaire...

Hayvanat bahçesi yetkilileri, "bu saçma söylentiden ve halkımızın gösterdiği yoğun ilgiden bunaldık" demiş olsalar da Hürriyet gazetesinin (22 Aralık) hiç de aynı kanaati paylaşmadığını, haberin altına koyduğu iki önemli haber linkinden anlıyoruz. Haberler şöyle: "İnsan yüzlü balık şaşırttı" ve "Bir Allah diyen de Bakü'de". Habere göre Bakü'de yaşayan bir aslan da aynı belirtileri göstermekte imiş fakat bu habere gömülü ideolojik imâyı, Hürriyet editörlerinin nasıl atladığını doğrusu anlayamadım: Bakü'deki aslan 1999 yılında İran tarafından Azerbaycan'a gönderilmiş. İran'ın kendi rejimini komşularına ihraç etmek için nasıl çalışıp didindiğini herkes biliyor; kim bilir bu aslanı eğitmek için yeraltındaki nükleer tesislerde yüzlerce uzman nasıl yıllarca çalışmışlardır?

En iyisi lâfı bir aslan fıkrasıyla bağlayalım: Adamın otomobili dağ başında bozulunca çaresiz motor kapağını açıp arızayı aramaya başlamış, derken arkasından bir ses, "Buji başlıklarına baktın mı; meme yapmış olabilir?" Adam dönüp bakmış bir aslan. Haliyle şaşırmış tabii. "Ne aval aval bakıyorsun bujileri kontrol etsene" demiş aslan. Adamcağız bunun üzerine ürküp deli gibi oradan kaçmaya başlamış, yolda rastladığı eşek, "hayırdır hemşerim kimden kaçıyorsun?" deyince adam, telaş içinde başına gelenleri anlatmış. Eşek gevrek gevrek gülmüş,

-Aldırış etme sen ona, demiş, "dizelde fena değildir ama benzinli motordan çakmaz!"