Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Değerli okuyucularım; benim babamın hiç partisi olmadı. Yanlış anlaşılmasın, 27 Mayıs Darbesi'nden 45 gün önce rahmete intikal eden babam, DP taraftarıydı fakat hayfâ ki bize, vaktiyle kendi elleriyle kurduğu bir "baba mülkü" parti bırakmadı; o sebeple aşağıda Akşam Gazetesi'nden Nebahat Koç'un yaptığı röportajdan makas, cımbız ve zamkla kolaj yaparak bir araya getirdiğim metin, bir yerde "keşke benim de babamın bir partisi olsaydı" özlemini yansıtan satırlar olarak okunursa memnun olurum. Nitekim buyrunuz aşk ile;

...

Muhterem babamın ve YİK kurulu üyelerimizin beyaz listeden haberi yoktu. Yeşil liste, babamın kontrolünde olmuştur. Kendileri babamın kontrolünden çıkmışlardır. Sonuç olarak babama YİK'e ve prensiplerine itaatsizlik gösterilmiştir. Sonuçlarını da hepimiz göreceğiz. Burada kalmayacak. Önümüzdeki günlerde gerekenler yapılacak.

Zaten 40 senelik hareketimizde bir insana verilebilecek en büyük paye, en büyük makam partinin genel başkanlığıdır. Gösterilen bu iyi niyete, böyle bir itaatsizlik yapıldı. Bunu yapmaları, başta kendileri için kötü ve üzücü olmuştur. Çünkü, N. Bey'in orada yapması gereken, iki liste de beni genel başkan adayı olarak gösteriyor. Siz benim hangi arkadaşlarla çalışmamı uygun görüyorsunuz, onu seçebilirsiniz demeliydi. Bu halde hiç de problem olmayacaktı; bundan sonra yapılacak yeni kongreyle yönetim ellerinden alınacak. 15-20 gün içinde olağanüstü kongre yapılır. Onun için diyorum yazık oldu.?? N. Bey özür dilese bile ben aday göstermem; çünkü, güven problemi oldu. Böyle devam etmek ileride sıkıntı doğurabilir, ama o babamın ve YİK üyelerinin bileceği bir iş; ama bir insan tekrardan prensiplerimize bağlı kaldığını söylüyorsa, bunun için illa genel başkan olmasına gerek yok. N. Bey, Genel İdare Kurulu'nda da, İstanbul İl Teşkilatı'nda da hizmet edebilir.

Onun elini öperek geliyorsunuz, delege o yüzden size oy veriyor. Eğer babamın isminden rahatsızsanız o zaman kendinize bir parti kurardınız. Millet onu değerlendirir.

Bu ağacın gölgesinde, muhterem babam, Cumhurbaşkanı, Başbakan olmak üzere birçok isim öğle namazı kıldı. Bu ağaç, gölgesinde birçok insanın namaz ibadetini yerine getirdiğine şahit oldu. Genç olarak koydukları isimler, -bu isimleri çok iyi biliyorum- N. Bey'in kendisine yakın Genel Başkan Yardımcımızın avukatlık bürosunda çalışan genç avukatlar. GİK listesinde 5-6 kişi, hepsi aynı hukuk bürosundan. Bir tanesi kendi damadı. Böyle şey mi olur? Benim listede olup olmamam önemli değil.

Birdenbire muhtar bile olmayacak [Adam] Başbakan oldu. Bunları kanunen söylüyorum, siyasi yasaktan söylüyorum. Yoksa benim görüşüm olarak değil. Böyle bir insan için gerekli yasal düzenlemeler ortaya çıkıverdi. Parti genel başkanı sıfatıyla bir insan gidip Amerikan başkanıyla görüşüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Dünyanın neresinde görülmüş?

Geçen kongredeki GİK listesine de haberim olmadan girmişim. Babam beni takdir buyurmuş. Ablam da aynı şekilde. Listede olup olmamak sorun değil. Bizim üzüldüğümüz, davamızın liderine, önde gelen isimlerine yapılan itaatsizlik. Babama bir itaatsizlik yapıldıktan sonra ben listeye alınsam ne olacak, alınmasam ne olacak. Beni listeye alsalar bile durmazdım. Böyle bir davanın çizgisinden çıkmış, lidere itaat etmeyen yönetimde benim olmam doğru olmazdı.

Bu Görüş, babamın dışında bir durum. Davadan, prensiplerden, 80 öncesinde, şehit verilmiş, seçim çalışmalarında ölmüş insanlardan söz ediyoruz. Babamın şahsında buna yapılmış bir hareket bu. Bu daha da üzüyor.

Ben seçim zamanlarında gece yarısı elektrik direklerine bayrak asan ekiplerin içinde bulundum. Tepeden inme gelmiş birisi değilim. Partinin en alt kademesinden, çalışarak gelmiş birisiyim. Ablam da o şekilde..