Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Milli Mücadele kahramanlarından emekli Orgeneral Fahrettin Altay (1880-1974) , "Görüp Geçirdiklerim, 10 Yıl Savaş ve Sonrası 1912-1922" isimli hatıra kitabında (İnsel Yayınları, İstanbul, 1970, 544 s.) anlatıyor.

Tarih 1934'ün Haziran'ı. Orgeneral Altay, aldığı emir üzerine Türkiye'yi ziyaret eden İrah Şahı Rıza Pehlevi'ye mihmandar tayin ediliyor.

Okuyoruz (bazı noktalama işaretlerini ben düzelttim / ATA.):

"Atatürk'le beraber İstanbul'da gezerken Suadiye plajına gittik. Orası daha yeni yapılmış güzelce bir yerdi. Deniz kenarında boylu boslu genç ve güzel bir kadın mayo ile dikilmiş duruyordu, kendisine yaklaşıldığı sırada güzel bir atlayışla denize daldı ve yüzmeye başladı. Kadınlarımız henüz erkeklerle bir arada denize girmeye yeni başlamışlardı. Bunun bir Türk kızı olduğunu öğrenen Şah, Atatürk'e,

-Maşallah ne güzel yüzüyor hanımlarınız, yeniliği çok çabuk kabullenmiş görünüyor... gibi ifadelerde bulundu.

Dönüşümüzde Atatürk beni çağırıp,

-Bu gece Beylerbeyi Sarayı'nda Şehinşah'a hususi bir ziyafet veriyoruz, hariçten kimse bulunmayacaktır. Kendileri mihmandarlardan yalnız senden başka kimsenin bulunmasını istemiyorlar. O da yalnız bir nedimini getirecektir. Ali Sait Paşa'ya haber gönderdim. Şehinşah'ın bütün maiyeti ile mihmandarlara ve hariciye memurlarına Park Otel'de bir yemek verecektir; sen oraya gitme, bizimle gel ve kimseye bir şey söyleme, buyurdular. Gece motorla Dolmabahçe Sarayı'ndan Beylerbeyi Sarayı'na geçtik. Başbakan ile Meclis reisi de vardı. Sarayın kapısında gayet güzel ve ağır giyinmiş on beş kadar kadın bizi bekliyordu ki, bunlar o zaman İstanbul'un saz, şarkı ve dans artistleri idi, başlarında Suadiye'de plajda gördüğümüz C. Hanım bulunuyordu. Hepsi diz çökerek hükümdarı selamladılar ve Şah'a takdim olundular. O da gülerek iltifatta bulundu.

Saray içinde güzel bir mermer havuz vardır. Sular şakırdıyor. Gerilerde bir orkestra ve mükemmel bir büfe. Saray kısaca gezildi, üst kat tamir ediliyor ve Şehinşah'ın geceyi orada geçirme ihtimaline karşı fevkalâde yatak odaları hazırlanmış bulunuyordu. Havuzun başına bir masa ve koltuklar o şekilde konulmuşlardı ki büfe ve orkestra burayı göremiyordu. Şah'a ikramlarda bulunuldu, kendisi bir kadeh şarap alarak önüne koydu. Bu sırada artistler güzel şarkılar okumaya ve gösteriler yapmaya koyuldular. Şah meclisin sıcaklığını bozmamak için arada bir yudum alıyordu. Numaralar gittikçe açılıyor ve serbestleşiyor. Şah bunları gülümseyerek seyrediyor fakat ciddiyetini hiçbir şekilde bozmuyor. İki genç kız havuza atladılar, sularla oynamaya ve dans etmeye başladılar. Bu sırada 'Ş' adındaki çıplak genç artist Şah'ın önüne yaklaştı ve, elleri önünde, başı eğik havuzun kenarında ve ayakta dikildi. Şehinşah kızın başını okşayarak,

-Çok maharetlisiniz, genç ve güzelsiniz. Allah bağışlasın, haydi kızım içeri girin de giyinin, üşürsünüz...

Şehinşah'ın o geceki durumu, ağırlığı, meclisin neşesini bozmaksızın hiçbir hafiflik göstermemesi dikkati çekiyordu. Gece yarısına doğru Dolmabahçe'ye dönmek arzusunda bulundular ve hep birlikte kalktık gene motora binerek saraya gittik.

Binbir gece masallarını binikinci gece yapamadık vesselam..." (s.465-466)