Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

İrtica ile mücadele, tenis, kriket, konkurhipik veya golf gibi devlet seçkinlerinin neredeyse iki asırdan beri sürdüregeldikleri bir asilzade sporu aslında.

Asri icaplara toplum bünyesi içinden sürekli, yıkıcı ve inatçı nitelikte bir direncin gösterildiği iddiası bir 'aydınlanma' efsanesinden ibarettir. Mesela 'aydınlanma'nın en önemsediği vasıtalardan matbaanın Osmanlı toplum hayatına girmesinin 'gerici' itirazlarla karşılandığı yolundaki iddia bu efsanelerden sadece biri.(Bkz. Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, DB Yayınları, İst, 1978, s.58) Osmanlı-Türk toplumu, yeni askeri, tıbbi, fenni usullerin iktibasında, bürokratik yapının çağdaşlaştırılmasında, yeni imar, haberleşme ve ulaşım hizmetlerinde muhalefet göstermemiş, tam aksine intibak gücünün yüksekliği ile dikkat çekmişti.

Muhalefet, asrın icabı olan fenni ve ilmi yeniliklere değil, ideolojik anlam taşıyan toplum mühendisliği gayretleri etrafında yoğunlaşmıştı: Toplumun dini algılama, yaygın örf ve kültürel geleneklerini devam ettirme gibi yerleşik değerlerini tashih etmek maksadıyla düzenlenen değişiklik hamlelerinin itiraz doğurması, her toplumda değişen nisbetlerde muhalefetle karşılaşır. Bu muhalefet, sosyal ilim okuyan herkesin kolaylıkla anlayacağı üzere son derece 'tabii'dir zira ideolojik yorum ve içtihat farklılıkları dün olduğu gibi bugün de sıcak tartışma konuları teşkil ediyorlar. Kamu hayatında ferdin haklarını ön plana alan liberal demokratik esasların, 'devlet' adına konuştuğunu vehmeden bazı bürokratlar tarafından çok sert dille eleştirilmesini de aynı anlayış çerçevesinde 'tabii' kabul etmek gerekir. Devletin, ferde rağmen ferdin fevkinde ve gerektiğinde ferdi tasarrufu altında tutması gerektiğini savunan anlayış, bana göre 'asri' olmaktan ziyade XX. yüzyılın ilk yarısına ait bir ideolojik argüman teşkil etmesine rağmen liberal demokrat açılımlara en galiz kelimelerle muhalefet ederken 'tabii' bir savunma iştiyaki içinde değerlendirilmelidir. Tabiilik anlamayı mümkün kılar; fikir mücadelesi ve mübarezesi için en tehlikeli ve kullanışsız ortam 'ilerici-gerici' dikotomisine sığınmaktır. Bu dikotomi tamamen manasızdır zira bu kavramların içi her gün boşalmakta ve yeniden dolmaktadır. Mesela Türkiye'de kendini 'ilerici' sayanların, hala XIX. yüzyılda muteber olan 'aydınlanma' edebiyatına sığınmış olmaları, hala tek parti devrinin ideolojik kavramlarıyla XXI. yüzyılı tasarlamaya kalkışmaları bir fikri sefalettir. Ne var ki 'ilerici-gerici' veya 'irticacı-çağdaş' dikotomileri, fikir münakaşasında değil, kavga pozisyonunda behemahal üstünlük sağlamak isteyenler için bulunmaz 'kaçak güreş' hileleridir. Kavgada kendini 'ilerici' olarak kabul ettirenler, fikri mücadeleyi kaybetmeye mahkum olsalar bile siyasi planda, özellikle iktidar pozisyonlarında hakim mevkide tutunabilirler.

Bizde irtica suçlamasının niçin devletçi seçkinler tarafından bir asilzade sporu olarak benimsendiği artık aşikar değilmiş: Aslında 'irtica' her tarihi tablo içinde mevcut bir kategori, yani her devirde hakikaten ilerici ve gerici öbeklenmeler görülür. Türkiye'de başkalarını 'gerici' olmakla suçlamak bir hamle üstünlüğü bahşetmesi bakımından devlet seçkinlerinin daima ve kıskançlıkla uhdelerinde tuttukları bir imtiyaz olagelmiştir: II. Mahmut'tan Jön Türkler'e, İttihatçılardan, tek parti taraftarlarına, 60'lı yılların sol edebiyatından bugünün devlet elitlerine kadar teselsül eden bu saadet zinciri, kendisini akıl ve ilim yoluyla denetime açmaktan ziyade, beğenmediklerini 'mürteci' diye itham etmek imtiyazıyla an'anevi iktidar pozisyonlarında tutunabiliyorlar. Çağdaşlık kavramının içi, bugün yüksek üretim gücü, kaliteli eğitim, yüksek insan hakları standardı, kamu yönetiminde saydamlık, inanç, teşebbüs ve fikir hürriyeti, güçler ayrılığı, denetlenebilir denetim mekanizmaları, milli iradenin üstünlüğü gibi değerlerle doldurulmuştur. Artık siz de bu asilzade sporu ile iştigal edebilir, bu evrensel (spor) kuralları öğrenmiş ve hazmetmiş biri olarak kimin ilerici kimin mürteci olduğuna karar verebilirsiniz.

Aslında milletçe cümleten golf sahasında bulunuyoruz; belki ekose pantolon ve sweat kazağımız yok; ama oyunun nasıl oynandığını öğrenmiş durumdayız şimdi.

İşte buna çok kızıyorlar!

e-posta: [email protected]