Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Eğer ben o gazetenin haber sorumlusu olsaydım, muhabirimi karşıma oturtur, "Bunun neresi haber, suç nerede, olay nerede, insanların bir araya gelip konuşması ne zamandan beri şüpheli hareket sayılmaya başlandı!" diye bir güzel azarlar ve en ucuzundan casusluk yapması yerine önce Türkçe cümle kurmayı öğrenmesi gerektiğini söylerdim.

Evvela sayfanın sağ tarafında yer alan iki kutu içindeki haberi sırayla okumanız gerekiyor; önce birinci kutuyu. Pek bir şey anlamayacaksınız, "ne kasdediliyor, ne garip şeyler bunlar, böyle haber olmaz" diye düşüneceksiniz. Birinci kutudaki metinde size nelerin garip göründüğünü bir köşeye not ettikten sonra ikinci kutuya geçmeniz gerekecek; bu kutudaki metin 17 Mart tarihli bir gazetenin internet sitesinden aynen iktibas edilmiştir. İkinci kutuyu okudukça, "işin rengi şimdi anlaşılıyor; işte şimdi taşlar yerine oturdu" diye düşünmeniz kuvvetle muhtemeldir.

Birinci kutudaki haber metnini ben değiştirdim ve bazı yer ve şahıs isimlerini, kavramları "kaydırdım"; ikinci kutudaki haberi ise dizgi ve imlâ hatalarına bile dokunmadan aynen yayınlamayı tercih ettim.

Şimdi kendimize bazı sorular soracağız ve samimi cevaplar vereceğiz: "Yan yana duran iki haberden hangisi, Türkiye şartlarına göre daha 'normal' görünmektedir?"

Muhtemel cevap herhalde "2. kutudaki haber" olacaktır; bu tip haberlerin normal karşılanması için kamuoyu, yıllardan beri eğitilmektedir. 2. kutudaki haber, ilkine göre bize daha mümkün, tabii, alışıldık ve muhtemel görünecektir.

Şimdi bir sonraki soruya geçebiliriz: "Bu iki haberden hangisinde güçlü suç unsurları göze çarpmaktadır?"

Üstünkörü ve alışageldik bakış açısı, hemen 2. kutudaki haberde ciddi bir suç emaresinin varlığından söz edildiğine kail olacaktır; çünkü haber, suçun yardımcı unsuru sayılacak ögelerle desteklenmiştir; sırasıyla: "Cübbeli.., hoca.., tarikat.., camii.., vaaz.., hava karardıktan sonra.., mürit.., sarıklı ve cüppeli.., dini kitap satıcıları.., gözcülük.., tesbih.., sarık.., tarikat toplantısı.., dikkat çekmemek için.., ev toplantıları.., takkeli çocuklar.., kara çarşaflı kadınlar..."

Üçüncü soru şu: Bunlar gerçekten kanunun suç saydığı unsurlar mı?

Bunlardan en vahim olanından başlayalım: Tarikat. Tarikat mensubu olmak suç mudur, -velev ki gizli olsun- tarikat toplantısına katılmak suç mudur, tarikat mensuplarının tek tek veya toplu halde bir camiye gitmeleri ve bunu tekrarlamaları suç mudur? Camide sohbet etmek, sohbet toplantısı düzenlemek, vaaz vermek ve dinlemek suç mudur?

Devam edelim: Cami çevresinde dinî kitap satmak veya satın almak suç mudur; diğer dükkânlar "hava karardı" diye kepenk kapatırken dinî kitap satanların işe devam etmeleri suç mudur? Ev toplantısı düzenlemek ve bunlara katılmak, bu toplantıları iki seans halinde düzenleyerek gündüz bölümüne takkeli çocuklar ve kara çarşaflı kadınları almak suç mudur?

Veya şöyle sormak lâzım aslında: Suç nedir? Eğer bunların herbiri suç ise Türkiye'de her gün kaç milyon kişi, kaç milyon kere bu suçları işlemektedir?

Açık konuşayım; bana göre bu haberde, -tabii iddia edildiği gibi ise- "yakışıksız" tek husus, belirli bir tarikata mensup olan kişilerin, toplanmak için Diyanet'in denetiminde bulunan bir camiyi seçmiş olmalarıdır. Camilerin toplumsal fonksiyonu ile ilgili fikirlerimi kendime saklayarak bu eylemi yakışıksız bulduğumu ifade edebilirim. Bu gibi toplantılar ticari, sportif maksatla veya eğitim maksadıyla düzenlenmiş olsaydı yine yakışıksız bulunur muydu, ayrı mesele.

Gazete haberinde iki de fotoğraf var: Gizlice ve alelacele çekilmiş gibi görünen bu resimlerin ilkinde mescid önünde el sıkışan sakallı iki adam görünüyor; diğerinde ise çarşaflı ve başörtülü iki hanım var, mekân tesbiti yapmak ise imkânsız. Eğer ben o gazetenin haber sorumlusu olsaydım, muhabirimi karşıma oturtur, yukarıdaki soruları sorardım ve neticede, "Bunun neresi haber, suç nerede, olay nerede; insanların bir araya gelip konuşması ne zamandan beri şüpheli hareket sayılmaya başlandı!" diye bir güzel azarlar ve en ucuzundan casusluk yapması yerine önce Türkçe cümle kurmayı öğrenmesi gerektiğini söylerdim.

Ama öyle olmamış; haber sorumlusu, bozuk imlâlı metni doğru dürüst redakte bile etmeden, yanındaki fotoğrafların haber niteliği taşımadığını bile denetlemeden yayınlayıvermiş. Keşke işini biraz daha ciddiye alsaydı ve basın meslek ilkelerini hiçe saymasaydı ve önemlisi, asıl işi tam tersine hizmet etmek iken kanaat terörizmine kol kanat germiş olmasaydı!

Bu haberi yapan muhabiri, kotaran ajansı, yayınlayan haber editörünü ve gazete yönetimini tebrik etmek lazım; mefhumu muhalifinden zorlayarak Türkiye'de şahsi ve kolektif hürriyetlerin alanını belirlemekte kötü örnek oldukları için elbette.

ÇEVRE VAKFI'NDA KÖPRÜYE HAYIR TOPLANTISI

Yakın dönemlerde yaptıkları "Boğaz'a üçüncü köprüye hayır'' kampanyasıyla dikkat çeken ve radikal çevreci çıkışlarıyla tanınan T.N'ye bağlı sivil toplum kuruluşu üyeleri, Şişli'deki Çeçko Vakfı'nda haftanın belirli günleri biraraya gelerek seminerler düzenliyor. Buradaki eğitim programını ise T.N'ye yakın kişilerden B.C. veriyor. Genellikle Çarşamba ve Pazar günleri hava karardıktan sonra gerçekleştirilen bu toplantılara erkeklerin yanı sıra kadınlar da geliyor.

Erkekler, cadde tarafından girdikleri Çeçko Vakfı'na kadınlar ise arka taraftaki sokak kapısından giriyor. Saat 19.30'da gün batımından evvel vakıf binasına gelenlerin büyük bölümünün özel tişörtler ve bandanalar takması dikkatlerden kaçmazken, vakfın yan tarafında bulunan çevreci kitap satıcıları da bir anda hareketleniyor. Sivil toplum hareketi mensupları muhtemel polis baskınına karşılık vakfın çevresinde gözcülük yapıyor.

Gündüzleri büyük bölümü kapalı olan çevre kitapları satıcıları toplantıların olduğu çarşamba ve pazar günleri, toplantı bitene kadar dükkanlarını açık tutuyor. Hava kararmasına rağmen hemen yanlarında bulunan diğer işyerleri kapatılırken çevreci kitap, tişört, bandana, fular satan işyerleri vakıf toplantısı bitinceye kadar müşteri bekliyor.

Toplantıya özel otomobilleriyle gelenler, dikkat çekmemek için araçlarını ara sokaklara park ediyor. Araç plakalarının O6 ve 34 il kodlu olduğu dikkatlerden kaçmıyor.

GÖREVDEN ALINMIŞTI

Bu çevrelerce 'Çevrecilerin üssü' olarak da adlandırılan Çeçko Vakfı'na bina yöneticisi olarak atanan B.C. 2002 yılında burada amaç dışı toplantılar yapıldığı iddiasıyla görevden alınmıştı.

B.C.'nin, Çeçko Vakfı yanı sıra yine hafta sonlarında Küçüksu, Erenköy, Göztepe ve Sarıyer ilçelerinde de düzenlenen ev toplantılarına katıldığı ileri sürülüyor. Bu toplantıların gündüz bölümlerine ise başına çevreci bandana takmış çocuklar ile kara tişörtlü ve dövmeli kadınların katıldığı gözlemleniyor.

Çekilen görüntülere rağmen, Çeçko Vakfı üst yöneticileri, binada haftanın belirli günlerinde çevreci toplantılar yapıldığına ilişkin iddiaları kabul etmedi.

CAMİDE TARİKAT SOHBETİ

17 AĞUSTOS Marmara depremi sonrasında yaptığı "Deprem faydan oldu diyen şeytandır" açıklamasıyla büyük tepki toplayan, 'Cüppeli Ahmet Hoca' olarak da bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'ye bağlı tarikat üyeleri, Adapazarı'ndaki Mekke Camii'nde haftanın belirli günleri biraraya gelerek sohbetler yapıyor. Buradaki vaazları ise Cüppeli Ahmet Hoca'nın adamlarından Adem Şener veriyor. Genellikle Çarşamba ve Pazar günleri hava karardıktan sonra gerçekleştirilen bu toplantılara erkeklerin yanı sıra kadınlar da geliyor.

Erkek müritlerin cadde tarafından girdikleri Mekke Camii'ne kadınlar ise arka taraftaki sokak kapısından giriyor. Saat 19.30'da ezan okunmadan önce camiye gelenlerin büyük bölümünün sarıklı ve cüppeli olmaları dikkatlerden kaçmazken, caminin yan tarafında bulunan dini kitap satıcıları da bir anda hareketleniyor. Tarikat mensupları olası polis baskınına karşılık da caminin çevresinde gözcülük yapıyor.

Gündüzleri büyük bölümü kapalı olan dini kitap satıcıları tarikat toplantılarının olduğu çarşamba ve pazar günleri, toplantı bitene kadar dükkanlarını açık tutuyor. Hava kararmasına rağmen hemen yanlarında bulunan diğer işyerleri kapatılırken dini kitap, tesbih, cüppe, sarık satan işyerleri tarikat toplantısı bitinceye müşteri bekliyor.

Toplantıya özel otomobilleriyle gelenler, dikkat çekmemek için araçlarını ara sokaklara park ediyor. Araç plakalarının O6 ve 34 il kodlu olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Tarikat toplantısını ise Cüppeli Ahmet Hoca'nın yakın adamı olan Adem Şener'in düzenlediği vaazlerı onun verdiği belirtiliyor.

GÖREVDEN ALINMIŞTI

Bu çevrelerce 'Mekke Mescidi' olarak da adlandırılan Mekke Camii'ne Sakarya Müftülüğü tarafından 'Fahri İmam' olarak atanan Adem Şener 2002 yılında burada tarikat toplantıları yapıldığı iddiasıyla görevden alınmıştı.

Adem Şener'in, Mekke Camii'nin yanı sıra yine hafta sonlarında Karasu, Kocaali, Karapürçek ve Ferizli ilçelerinde de düzenlenen ev toplantılarına katıldığı ileri sürülüyor. Bu toplantıların gündüz bölümlerine ise takkeli çocuklar ile kara çarşaflı kadınların katıldığı gözlemleniyor.

Çekilen görüntülere rağmen, Sakarya Müftülüğü yetkilileri Mekke Camii'nde haftanın belirli günlerinde tarikat toplantısı yaptığına ilişkin iddiaları kabul etmedi.