Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Vay üstâdım, sizi bilgisayar başında görünce şaşırdım; hayrola, biriyle çet filan vaziyetleri mi söz konusu acaba?

-İyi ki geldin Çekirge, ben de sana haber yollayacaktım zaten; yahu, şurada bir şeye takıldım, iki saattir içinden çıkamıyorum.

-Hocam ben Windows'tan filan anlamam; 15 senelik Mac'çi olarak böyle pencerelerin önünden geçmeyi bile zül sayarım fakat hatırınız başım üstündedir; emrediniz?

-Sistem ârızası filan değil oğlum. Genelkurmay'ın yeni sitesine bakıyordum, web tasarımı nasıl olmuş, biz de okula böyle bir site mi yaptırsak mı filan diye yani...

-Eeeeee...

-Eesi şu, merak edip "Genelkurmay Başkanları" butonuna tıkladım. İlk Erkânıharbiye reisi İsmet Paşa'dan tut, Yaşar Paşa'ya kadar bütün genelkurmay başkanlarının terceme-i hâlini birer birer yazmışlar.

-Bunda ne fevkalâdelik var ki hocam, buton mu çalışmadı yoksa? Bazen sayfayı yeniden yüklemek gerekiyor da bu gibi hallerde...

-Hayır hayır, butonlarda bir ârıza yok. Sıradan öyle okuya okuya gidiyordum. Biliyor musun, bugüne kadar tam 25 genelkurmay başkanı gelip geçmiş...

-Yaa?

-Aynen öyle, derken 24. genelkurmay başkanına geldi sıra. Hilmi Özkök Paşa biliyorsun, geçen ağustosta emekliye ayrılmıştı.

-Biliyorum elbette hocam; ardından çok atıp tutanlar da oldu hattâ!

-Hah... Baktım bir gariplik var. Diğer komutanların standartlaştırılmış hayat hikâyesinden farklı bir sunuşla başlıyor Hilmi Paşa'nın resmi biyografisi...

-Nasıl yani?

-Aynen şöyle; bak ekrandan okuyorum, diyor ki: "Orgeneral Hilmi Özkök, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 24'üncü Genelkurmay Başkanı'dır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre, Başbakana karşı sorumlu olan Orgeneral Özkök, barış zamanında Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanı, savaş zamanında ise Cumhurbaşkanını temsilen, Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı olarak görev yapar."

-Bunda bir şey yok ki hocam: Anayasa'nın 117. maddesinin 4. bendi de öyle diyor... isterseniz okuyayım, Anayasa'yı muska gibi cebimde gezdiriyorum zaten...

-Biliyorum oğlum biliyorum, ben de okudum ama gariplik şurada; bu ayrıntı, diğer komutanların hayat hikâyesinde yok, sadece Hilmi Paşa'nın sayfasında yer alıyor. Yine merak edip baktım, 27 Mayıs'tan sonra Demirkıratlarla birlikte tutuklanarak Yassıada'ya hapsedilip rütbeleri sökülen ve idamla yargılandıktan sonra emekliye ayrılan Rüştü Erdelhun Paşa'nın sayfasında bile böyle mânidar bir gönderme yer almıyor!

-Hmm ilginç doğrusu... Bu bana Doğan Güreş Paşa'nın emekli olmasından sonra isminin verildiği bir askerî kışlanın adının yeniden değiştirilmesini hatırlattı...

-Yani bu bir tavır mı diyorsun Çekirge?

-Bilemiyorum hocam; bu ayrıntıları akredite gazeteci takımına sormak lazım, onlar daha iyi bilirler "dermişim!"

-Ne demek "dermişim"; senin kanaatin yok mu oğlum?

-Vallahi hocam, herkesle beraber bizim askere de bir haller oldu; evvela bir gece yarısı siteye bir bildiri koydular; birkaç gün sonra siteyi yeniden düzenliyoruz diye geri çektiler; ardından şimdi de bu! Düşünüyorum da.. şöyle desek olur mu acaba?..

-Ne?..

-Askerler interneti keşfetti!

-Öyle diyorsun ama, bak diğer gazetelere, kimse böyle bir ayrıntıdan bahsetmiyor; görmemiş olabilirler mi sence?

-Beni çok bunaltıyorsunuz bugün hocam; benim gibi sıradan bir Kung-fu talebesinin altından kalkamayacağı şeyler soruyorsunuz. En iyisi ben odunluğa inip şöyle beş-on ton odun kırayım bâri!