Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Gezi parkıyla ilgili son yargı kararı, “Topçu kışlası projesinin yürütmeyi durdurma kararını kaldırmış bulunuyor.” Gramer bakımından cümlenin mühim bir kusuru yok; kusur mânâ ve medlûlünde.

“Vaay efendim sen kimsin ki mahkeme kararını eleştiriyorsun!” diye üzerine alınıp ifâdeye davet edenler çıkabilir endişesiyle hemen tavzih ediyorum. Gelmiş, geçmiş ve gelecek bütün mahkeme kararları muazzezdir ve hörmetimiz mütebâkıydir. Hâşâ! Buracıkta sadece “yürütmeyi durdurmanın kaldırılması” tamlamasının sıradan vatandaşın anladığında nasıl bir karşılık bulacağı konusunda tereddüdlerimi belirtiyorum. Mânâ iyi anlaşılmıyor; medlûle gelince durum şu: Yürütmeyi durduran da yargı, durdurmayı durduran da yargı. Dolayısıyla sokaktaki adamın yargı kararlarına bakıp aydınlanması mümkün değil; illâ ki araya hukuktan ve mevzuattan anlayan arkadaşların yorumları girecek; netekim bağzı mimarlar hukuk bilgilerini konuşturarak kararı “hukuk dışı” bulmuşlar. CHP, “Dozerlerin karşısına geçeriz” demiş hemen. Vatandaş şaşırmasın da ne yapsın; en iyisi Gezi’ye dalaşacağıma Taksim’i dolaşırım daha iyi” kavliyle yolu uzatacak biraz!

“Hangi mahkemenin kararı daha iyi ve sempatik?” konusundaki içtihad tartışmasını, son bir ay zarfında ülkemizin tabii ve tarihî varlıkları envanterine girmeye hak kazanan gezi intelijansiyasına bırakıyor ve müsaadenizle dün yayımlanan “bağzı” gazetelerimizin başlıklarındaki ilginç pişti olaylarına dikkat çekmek istiyorum. Gazetelerin ilk sayfalarını bir arada sunan web sitelerinden birini esas alarak yaptığım üstünkörü bir “analiz”e göre necîb matbuatımızdan tam beş gazete, sanki aynı yerden telgraf almışlar gibi başlıkta çivi çakmak temalı başlıklar atmış buluyorlar; derhal takdim ediyorum: Taraf gazetesi, “Geziye çivi bile çakılamaz”, Birgün “Çivi bile çaksan yere çakılırsın”, Evrensel “Tek bir çivi çakamazsınız”, Aydınlık, “Gezi’ye çivi bile çaktırmayız”, Yurt “Çivi bile çakamazlar.”

Birisi söylesin lütfen; yürütmeyi durduran kararın mübarekliği ile o durdurmayı kaldıran kararın sanki ayıp bir şey gibi muamele görmesinin kıstası nedir ey okumuş çocuklar, mimarlar, hukukçular ve bilumum bürokratik intelijansiya; konuya “çivileme” atlarken biraz fazlaca isticâl göstermiyor musunuz? Düşününce (ki nadiren yaptığım bir şeydir bu eylem) şöyle bir izah buluyorum: “Aradan birbuçuk ay geçtiği halde hâlâ, içlenip içlenip Gezi’den bahseden Başbakan’ı daha sert tepki vermeye zorlamak için atılıyor bu başlıklar herhalde.”

Durum biraz karışık, kısaca özetliyorum: Olayların ilk günlerinde çıkan mahkeme kararı yürütmeyi durduruyor ve Başbakan hemen o gün bu kararı eleştiren bir açıklama yapıyor. İdare adına bir sonraki mahkemeye yapılan itiraz üzerine çıkan karar hükümetin lehine gibi görünüyor. Bunun üzerine bağzı gazeteler, galiba tevâfuken “Çivi bile çaktırmayız; çak da görelim” diye tekmil batarya grup ateşine geçiyorlar.

Şimdi beklenen gelişme şudur: Başbakan yargı kararını görünce yeniden şevklenip “hukuk da benim yanımda” diyerek kışla projesine yeniden asılacak. Gezici lobi, “Dozerlerle hücuma geçtiler, kalkın ey ehl-i vatan” diye yeni fitneler tutuşturmak için direniş çağrıları yapacak. Ortalık yine karışacak; gelsin tomalar, sıkılsın gazlar, çekilsin fotoğraflar, ayıplasın ajanslar vesaire vesaire... Derken palalı, oklavalı sivil vatandaşlar, “Yetti be gaari” diye meydanlara dökülüp göstericilerin arasına Cüneyt Arkın gibi dalacak.... vesaire vesaire...

Ben olsam çağırır, derim ki hukukçulara, “Yav arkadaş, yürütmeyi durdurma kararını kaldıran kararı görmemiş gibi yapsam n’oolur neticede?”

Hukukçuların yerine ben cevap veriyorum: Çook iyi olur!