Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Milli para birimi, milli hakimiyetin ve devletin sembollerinden biridir; bu gerekçeyle "Türk Parasını Koruma Kanunu" adı altında özel bir kanun bile var. Sade vatandaşın bu kanunla ilgili bildiği hemen tek müeyyide, özellikle kağıt paraların yırtılmaması, imha edilmemesi, üzerine yazı yazılmaması vb. gibi şeylerden ibarettir. Bu kanunda yazılı olmadığı halde Türk Lirası'nın itibarını teşkil eden asıl unsur onun değeri olsa gerektir. Belki yıllardır yüksek enflasyona tabi yaşadığımız ve bol sıfırlı banknotlara alıştığımız için durumun farkında değiliz; ama karşılaştığım iki hadise, beni acı acı gülümsetti desem yeridir.

Nadir İstanbul ziyaretlerimden birinde Sultanahmet Durağı'nda tramvay bileti almak için sıradayım. Ön sıradaki iki Japon genç kız, bilet gişesindeki memurun verdiği 250 bin liralık banknotu elinde evirip çeviriyor ve üstündeki dört sıfırı arkadaşına gösterip gülüyordu ve bu gülüşün tercümeye ihtiyacı yoktu: Türk Parasını Koruma Kanunu'nun bütün itibarının o anda yerlerde süründüğünü gördüm. İkinci hadise ise şu: Halen ABD'de ikamet etmekte olan Sivaslı Ermenilerden Terzi Sebuh Usta ile mutad memleket sohbetlerinden birindeydik. Bir ara söz, paradan açıldı; Sebuh Usta, "Sahi yahu, şu anda bir dolar kaç lira ediyor?" diye soruverdi. Alışkanlıkla hemen "400 küsur bin lira" deyince Sebuh Usta bir hayret nidası koyverdi ve o anda yeniden anladım ki ABD'nin milli para biriminin bir tek "lira"sının, bizim para ile mukayese edildiğinde tam 450 bin küsur birim ağır çekmesi, gülünecek bir hal olmaktan da çıkıp bir kara mizah unsuru haline gelmiştir.

İktisadi zaruretler, dünya piyasaları, estekköstek diye kırk dereden kırk su getirerek bahane üretmek, hatta bu esnada biraz inandırıcı olmak bile mümkün; ama bugünlerde öyle bir hadise cereyan ediyor ve biz bu garip hadiseyi o kadar "tabii" kabul ediyoruz ki şaşmamak imkansız: Bilindiği gibi muhtelif sebeplerle askerliğini yapamamış bakayaya bir af getirilerek yanılmıyorsam Hazine'ye 15 bin Alman Markı ödemeleri kaydıyla hizmetten muaf tutulmaları imkanı getirildi.

Peki, niçin Türk Lirası değil de, "Alman Markı"?

Aynı uygulama galiba seksenli yıllarda bir kere daha yapılmış ve yurt dışındaki işçilere döviz üzerinden bedel ödemeleri şartı getirilmişti. Bir devletin, vatandaşlarından devlete olan borçlarını veya sair ödemelerini bir başka ecnebi devletin para birimiyle ödemelerini istemesinin anlamı hiç akla geldi mi acaba? Bunu, her fırsatta "ulus devlet" edebiyatı yapan, hatta deprem felaketlerinde bile sıkıyönetim ilanını isteyecek kadar "üniter" hassasiyetler taşıyan az sayıdaki "Türk büyüğü"nden birinin bu gar abeti açıklamasını isterdim.

Yüksek enflasyon, paranın değer kaybı filan gibi bahaneler bu noktada bütünüyle geçersizdir. Eğer devlet, hesabını iyi yapamadığından ötürü milli para biriminin itibarını koruyamıyorsa vatandaşlarını ecnebi para üzerinden borçlandıramaz; hatta, "15 bin Alman Markı karşılığı Türk Lirası" ödenmesini bile taleb edemez. Askerlik milli ve vatani bir vazifedir; "bedel"e karşı değilim; ama bu bedel en azından kanunda "milli" değer taşıyan bir ödeme birimiyle talep edilmelidir.

Bizim "Cumhuriyet Altını" diye bir darphane mamulü meşhur bir ziynetimiz var; gazeteye baktım, şu andaki fiatı 25 milyon "TL" civarında. Bakanlar Kurulu, milli para birimimizi bu kadar güvenilmez ve itibarsız buluyorsa (toptan istifa etmeden önce), bu kabil ödemelerin en azından "Cumhuriyet Altını" birimi üzerinden yapılmasını isteyemez miydi? Hatta enflasyon sebebiyle komikleşen para (mesela trafik) cezalarının Cumhuriyet Altını karşılığı TL ile ödenmesi kanunlaştırılamaz mıydı?

Konuyu yanlış biliyorsam ilgililerin açıklamasını bu sütunda neşre hazırım; ama devletin "döviz bürosu" ağzıyla kanun çıkarması ağırıma gidiyor.