Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Çiçeği burnunda AK Parti milletvekili Zafer Üskül'ün, kısaca "Kemalizm anayasadan çıkarılsın" diye anlaşılan konuşmasını CHP lideri Sayın Baykal, "dakka bir gol bir" nidâsıyla karşıladı.

Hemen belirteyim, Deniz Baykal bu tepkisinde yerden göğe haklı! Bizim bir kısım Liberallerimizde ilginç bir özellik var; hangi ülkede yaşadıklarını zaman zaman unutup, teoriyi doğrudan hayatın orta yerine çakmak için garip çıkışlarda bulunuyorlar. "Yerlilik" fikriyle temasları da zayıf olduğu için, teorik ve retorik olarak tesbitleri tepkiye sebep oluyor.

Zafer Üskül'ün ne dediğini tekrar etmeyeceğim; sözlerinin zamanlaması fevkalade kötüdür ve zaten nice seneden beri uğraşıp içinden çıkamadığımız zahiri dertlerimize bir yenisini ilave etmekten başka mânâ taşımamaktadır. Anayasa hukuku dersi gören her lisans öğrencisi de biliyor ki 1982 Anayasası'nın yeniden yazılması, hatta daha liberal bir dille kaleme alınması elzemdir; yeni bir fikirle karşı karşıya değiliz. Anayasanın başlangıçla birlikte diğer bazı maddelerinde tâdad edilen "Atatürk ilke ve inkılapları"ndan ne anlaşılmak lazım geldiği hususunda bir açıklık bulunmadığı da herkesin malumudur ama yeni vekiller daha mazbatasını almadan, ortalık daha henüz durulmaya başlamışken bu gibi tekliflerle gündemin ortasına saatli bomba bırakmanın da âlemi yoktur!

Hakkı ketmetmeyelim, Zafer Üskül'ün sözlerinde Atatürk aleyhtarı bir duruş yok; hatta Atatürk'e duyulması lazım gelen sevgi ve saygının çerçevelenmesini temenni eden şeyler söylüyor fakat burası Türkiye'dir; burada insanlar bir metni sonuna kadar okuyup ona doğru anlam vermekte fena halde zorlanmaktadırlar; dolayısıyla Üskül'ün sözleri -özellikle bir kısım kamuoyunda!- ilmî ve liberal muhtevası kasden ihmâl edilerek, "Soldan gelen yeni AK Parti vekili Kemalizm'e kafa tuttu" diye anlaşılacaktır; nitekim öyle anlaşılıyor işte.

Zamanlama diye bir şey var; Anayasa'nın bazı maddelerini tâdil etmek bugünün en acil işi değil. Biz bu anayasanın lâfzına göre Cumhurbaşkanlığı seçimini bile daha iki gün evvel mahkemeye götürüp ardından erken seçime gitmedik mi? Hep doğrular söylenmeli, ama her doğru her yerde ve her zaman söylendiğinde faziletperestlikte bulunulmuş olmuyor.

Yazdıklarımdan takiyye manası çıkarılmasın: Üskül'ün itirazları doğrudur fakat yersiz ve zamansızdır. O yüzden duran bir saatin günde iki kere doğruyu göstermesi kabilinden sayın Baykal'ın "Dakka bir gol bir; inşallah gerisi hayırlı gelir" eleştirisi de yerli yerine oturmaktadır. Bu Meclis henüz, anayasayı kâmilen değiştirecek bir heyetin evsafını taşımıyor; AK Parti'nin böyle bir meselesi olsaydı, memleketin 27 Nisan muhtırasına uğradığı sıkıntılı bir dönemin ertesi yerine 365 vekille seçim kazandığı 2002 tarihinde böyle bir teşebbüste bulunurdu. Evet, Anayasa'nın o hükümleri muğlaktır, ideolojik bir karakter taşımaktadır, her medeni millet gibi bizim anayasamızın da "renksiz ama temel haklar tekniği bakımından güçlü" bir metin haline getirilmesi gerekiyor ama durup dururken ortalığın velveleye verilmesi gerekmiyor.

O anayasaya daha hayli zaman var sayın Üskül; üstelik "sosyolojik zaman" neviinden bir zamandır kasdettiğim. Ne çâre; meslek sahibi olmadan, biraz tüylenip zenginleşmeden, eğitim standartlarını yükseltip işsizliği makul oranlara indirmeden demokratik kültür ve gelenekleri güçlendirmek mümkün olmuyor; gıdim gıdim ilerliyoruz; üstelik bunun ayıbı da yok; vaktiyle Batı Avrupa'da da benzer süreçlerden geçildi. Siyasi kültür, Liberal entellektüeller öyle dedi diye birden kemâle ulaşmadı, o da kendince bir "tedric"e tâbîdir, bilirsiniz bunları.

Böylece seçim kazanmış AK Parti, daha "oh" diyemeden ilk golü kendi ağlarında buluverdi; bu hayırhah bir başlangıç değil; inşallah şu iyimserlik havası tez daha uzun ömürlü olur.