Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Haberi kesip saklamışım diyeceğim ama garip kaçacak; internet üzerinde kupür kesip saklamak artık çok kolay; "kopyala" komutundan sonra sayfayı arşivinize atıyorsunuz, bitiyor. Niçin sakladığımı şu an hatırlamıyorum. Okurken bana uzunca bir "vay canına" çektirdiği muhakkak; arşivimde kalmış öylece.

Hürriyet'in web sitesinde, 4 Ekim 2006'da yayınlanan haberin başlığı şöyle: "Ankara Üniversitesi'nde YÖK bağlantılı ilaç soygunu". Haberi yapan gazeteci arkadaşımız ise Kamuran Zeren. Aslında haber metninin tamamını şuracığa kopyalayıp dükkânı kapatmak vardı ama sığmaz; mecburen özetleyeceğiz.

Efendim, AÜ'ye bağlı Mediko Sosyal merkezinde görevli bazı pratisyen hekimler, başeczacı ve bir eczane ile işbirliği yapmışlar ve bu yolsuzlukta adı geçen S. Eczanesi'nin sahibi S.K., YÖK'ün yüksek görevlilerinden birinin eşi çıkmış. AÜ Rektörü'nün talimatıyla idari ve cezai soruşturma açılarak ara raporda, yapma ilaç kaynaklı reçete yolsuzluğunda, tek adres olarak S. Eczanesi gösterilmiş. Bunun üzerine YÖK soruşturmayı durdurarak 21.2.2005 tarihinde görevi YÖK Denetleme Kurulu'na vermiş. Rektör, aynı gün eczane hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuş.

Yolsuzluk, sedef hastalığı tedavisinde kullanılan "Cignolin" üzerinden yapılmış. Piyasada, bu içerikte tek ilaç bulunması fırsat bilinerek formülünde, yüksek dozda Cignolin öngörülen yapma ilaçlar için 396 sahte reçete düzenlenmiş. Sağlık karneleri kullanılan öğrencilerin, "talep etmediklerini" ve "almadıklarını" bildirdikleri bu yapma ilaçlar, hemen akabinde ve detayında üniversiteye 171 bin YTL'ye fatura edilmiş.

Yolsuzluğun farkına ilk kez 2004 sonunda varılmış, kısa adıyla Mediko'nun 6.12.2004'te Rektörlüğe gönderdiği yazıda, poliklinikte 19 gün içinde 15 öğrenciye Cignolin içeren ve her birinin yaklaşık tutarı 430 milyon lira olan yapma ilaç reçete yazıldığı, bu reçetelerin faturasının ise Cebeci Kampüsü civarındaki S. Eczanesi'ne kesildiği tesbit edilmiş.

Yapılan incelemede poliklinikte deri hastalıkları uzmanı bulunmasına rağmen uzman olmayan altı farklı doktor tarafından değişik öğrencilere yazıldığı da tesbit edilenler arasında. AÜ Rektörü savcılığa suç duyurusunda bulunduktan sonra ilginç gelişmeler olmuş; reçeteleri kontrolle görevli başeczacı, soruşturma tarihini takiben 30.12.2004 itibariyle emekliye ayrılırken S. Eczanesi ise alelacele kapısına kilit vurmuş.

Savcılığın hazırlattığı 3.6.2005 tarihli bilirkişi raporunda yapma ilaçların hazırlanmadan ve hastalara verilmeden fatura edildiği anlaşılıyor. Raporun sonuç bölümünde, "doktor-eczane ve kontrol mercii bir ekip halinde sahte reçete düzenleyerek, üniversiteyi zarara uğrattığı ve S. Eczanesi'nin haksız maddi menfaat sağladığı anlaşılmaktadır" ifadesine de yer verilirken S. Eczanesi'nin sahibi S.K.'nın, reçetelerde yazılı miktardaki Cignolin maddesine ait faturayı belgeleyemediği de fark edilmiş.

Yapılan incelemede, erkek öğrencilere, hanımlara mahsus ilaçların yazıldığı da verilen bilgiler arasında! Bu arada reçeteleri kontrolle görevli iken alelacele emekliye ayrılan başeczacının öğrenci kızına da toplam 56 sevk belgesi tanzim edildiği ve bu belgelerine 25 kez Cignolin içerikli yapma ilaç reçetesi yazıldığı ve tabii bu reçetelerin S. Eczanesi tarafından üniversiteye fatura edildiği de anlaşılıyor.

Üç ay öncesine dair bu davanın şu anda hangi safhada olduğunu bilmediğim için zanlı kişilerin ismini açıkça zikretmedim. Şimdi bu haber üzerine okuyucuların yaptığı yorumlardan bazı alıntılarla sizi baş başa bırakmak istiyorum (Elbette okuyucu isimleri de kapalı olacak):

"Okumak ayrı adam olmak ayrı şeyler. Bunu bir AKP'li yapsaydı ne olurdu acaba; Ben söyleyeyim, devleti irtica ele geçirecek diye manşet olurdu", "Eğer bir yolsuzluk varsa buna ilk önce YÖK karşı koyar zaten. Üstü kapatılıp unutturulmaya çalışılmaz başkaları gibi!", "Nereden buldun yasası hazırlayın, ertesi gün bu olaylar %50 azalır...", "Oldu mu yaa şimdi? YÖK'ün o kıymetli profesörlerini ve başkanını yıpratmak için çıkarılmıştır muhakkak; demokrasi, laiklik, eğitim özgürlüğü elden gidiyor", "Laiklik bahane vurgun şahane", "Yanlış yapan ecz. hanımın şu an 5 sene sözleşmesi iptal olacak. Asıl sorumlu olan doktorlar kesinlikle ceza almayacak. Eczacının aldığı cezayı Dr. da almalı", "Bence bu hastalığın tedavisi yok. Bu yerleşmiş bir alışkanlık. Çözüm devleti küçültmek ve bu pastayı azaltmaktan geçiyor. Din ile ahlak ile ilgisi kalmadı", "90'lı yıllarda verdiğim malzemenin parasını alabilmem için o eczaneye bir bilgisayar hediye etmek zorunda kalmıştım.", "Sokakta bu kadar çok jeep olmasını olanlar açıklıyor; yoksa Türkiye'de bu kadar çok jeep olamaz. Not: Helalinden jeep alanlar kusura bakmasınlar!"

Yorumlar ilginç, internet üzerinde çalaklavye görüş bildirmenin dayanılmaz câzibesi, gün geçtikçe daha fazla okur-yazarı, internette yorum belirtmeye sevk ediyor. Bir mânâda internet yorumları, digital âmme vicdânının sesi şeklinde tezâhür etmeye başladı.

Her neyse, en çok beğendiğim yorumu sona sakladım:

"S.K.'ya sahip çıkmak Cumhuriyete sahip çıkmaktır"