Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Ekmel Bey’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda niçin ısrar ediliyor anlamıyorum.

Bence muhalefet partileri çok daha elverişli bir çatı adayı bulabilirlerdi. Niçin diyeceksiniz? Efendim olmaz, olacak iş değil. Bir kere Ekmel Bey dil bilmez! Çok mu lâzım kardeşim, dil de bilmeyiversin; onca tercüman ne güne duruyor diyeceksiniz. Lakin azizim öyle “vatizdiz, itize buk” seviyesinde şeylerle milli temsil ayıp kaçıyor bu çağda. Lisan bilmezsin, bilmediğini bilirsin, ona göre davranırsın. Hayır, bu hem bilmiyor, hem de bilir gibi muhatabı ile tarzanca iletişim kurmaya kalkışıyor. E, olmaz tabi. Bunlar fevkalâde nâkıs puanlar mîrim!

-Ekmel Bey ha, çok ilginç; başka?

-Eğitim şart deyip duruyoruz ya, hakkaten öyle. Ekmel Bey, duyduğuma göre bir yerlerde yüksek tahsil gibi bişeyler yapmış fakat yakından tanıyanlar, “Bu hususta çok ketumdur; kesinlikle belli etmez üniversite eğitimi gördüğünü; cahilmiş gibi davranmayı tercih eder” diyorlar. Bakmayın size ara sıra gözlüklü fotoğraf veriyor ama çok yakın dostlarının ve muhitinin yalancısıyım, kesinlikle kitap okumaz Ekmel Bey’imiz dediler. Eskiden “zamanım mı var” diye yakınırmış, sonraları nefsinde benlik hissi çöküp yerleşince, “Benim okumama gerek kalmadı; okumadan hatip, yazmadan kâtip oldum ben” demeye başlamış. Tabii etrafındaki birkaç kişi de garibin bu zaafını körüklüyor olsalar gerektir, öyle tahmin ediyorum. Özgüveni çok yüksekmiş gibi bir görüntü veriyor insanlara... fakat tuhaftır, gözünü prompterden ayırır ayırmaz çok komik yanlışlıklar yapmaya başlıyor.

-Ama cumhurbaşkanının âlim olması gerekmez ki; haksızlık etmeyelim: Âdil, dürüst, ılıman, demokrat olsun kâfi değil mi?

-İyi konuşuyorsun da iki gözüm, Ekmel Bey’de o vasıflar ne arar diyorlar? Geçimsiz biriymiş; insanları birbirine düşürüp aradan sıyrılmayı severmiş meselâ. Çok kindardır dediler sonra. Birisini mimlerse vakti gelinceye kadar yüzüne güler, sonra harcayıverirmiş. O yüzden etrafında birkaç ikbalperestten başka samimi kimse kalmamış diyorlar. Şimdi beni söyletme azizim! Ekmel Bey, reisicumhur vasıflarını taşıyan biri değil, niçin üzerinde ısrar ediyorlar anlamıyorum; tab’an demokrat değil bir kere. Elinden gelse kendini padişah ilan etmekle kalmaz, halifeliği de yedekleyiverir. Hukuka hiç saygısı yok dediler; hele güçler ayrılığı, mahkemelerin bağımsızlığı, hukuk devleti filan gibi şeyler duyunca karatahtaya tebeşir sürtülmüş gibi rahatsız olurmuş. Valla bu muhalefeti anlamıyorum azizim; başka kimi aday gösterseler silip süpürürlerdi ama tuhaf bir şekilde Ekmel Bey ismi üzerinde mutabık kaldılar. Sana birşey söyleyim mi, ama aramızda kalacak?

-Söz!

-Bence bu dış güçlerin bir oyunu; Ekmel Bey gibi son derece negatif özelliklere sahip, halkın yarıdan çoğunun yüzünü bile görmek istemediği birini aday göstererek birilerini ters köşe yapmak istiyorlar ama henüz çıkaramadım. Ayrıca Ekmel Bey hakkında bir şey daha var kesinlikle söyleyemem, çok vahim bir şey yani. Söz ver!

-Gençliğimin hayrını görmeyeyim ki!

-Peki, inandım; Azizim Ekmel Bey’in adliyede bir bavul kalınlığında dosyası var diyorlar; galiba büyük bir yolsuzluk meselesine karışmış vaktiyle; soruşturmayı bastırmak için de telâş ile bir dizi başka suç işlemiş güya. Kimselere söyleme ama, yemin verdim. Öyle imar-inşaat işleri, kupon arsa vs. gibi çerez işlerinden hiç bahsetmiyorum. Vahim derecede Anayasa ihlâli mevzu bahismiş. Şimdi şaibelerden kurtulmak için kendini aday yaptırtıyor diye konuşuyorlar sağda solda; elin ağzı torba değil ki?

-Yapma yav; Ekmel Bey ha!

-Aynen öyle azizim; benden kaçmaz. Bi dakka yahu, fişleri karıştırmış olmayım sakın! Kapat, ben dönerim sana...