Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

O ‘kaçtı' denilen vatandaşlar var ya, aslında kaçmamıştır; yer değiştirmiştir. Askerdeki mevzî değiştirme eğitimi gibi...

Operasyonların bitmesini bekliyorlar. Kiraları veriliyor. Baskıcı faşist anlayış tarihe gömülmüştür. Operasyon bitince gelip yerleşecekler zaten. Basın hürriyetinde de dünya şampiyonuyuz zaten ne alâkası varsa...

Bu bir takım merkez ilçeler sanki uzaktan bakınca tahrip ediliyormuş gibi görünüyor ya; tamamen illüzyon. Bir enkazı (yeniden ihyâ) için önce yıkmanız gerekir. Yapılan budur. Evet, yıkıyoruz; bu bir ıslah faaliyetidir. Yerine Toledo benzeri bir şey yapacağız, hatta icabında Venedik benzeri, bizim Boğaz kanalına benzer bir şey de olabilir. Arkadaşlar araştırıyorlar. Toledo modelini görünce halkımız kapıda sıraya girecek, bizi de Floransa gibi yapın, Prag, Cordoba, Edinburg olmak istiyoruz diyecekler. O zaman bakacağız, yani bir nevi performans değerlendirme durumu söz konusu olabilir bu noktada. Çalışkan, uslu olanı herkes sever, ben de severim.

Halepli kardeşlerimiz meselâ; Türkiye'ye kaçıyor, sığınıyor filan değiller. Zihniniz fesat olduğu için yanlış görüyorsunuz, yanlış haber yapıyorsunuz; onlar da yer değiştiriyor. Esed ve Rus birliklerinin operasyonları sona erince evlerine avdet edeceklerdir. O zaman Haleb'i yeni bir Mardin, Mardin'i de Ataşehir yaparız. İnşaat sektörümüz güçlüdür. Bu sektörün Türkiye dahilinde neler yapabileceğini dosta düşmana gösterdik zaten; referansımız budur.

Yassıada'da ağaç mağaç yoktur. Ağacı bilmem, o tartışılabilir ama mağaç kesinlikle yoktur. Onlar çalıdır. Kesilen çalı eskisinden daha gür biter. Bu devlet isterse bütün ülkeyi balta girmemiş orman haline getirecek güce sahiptir fakat soruyorum size, balta girmemiş bir ormanda yaşamayı kim ister. İskân için, medeniyyet için, tesisler için ormandan mâkul bir kısmın kesilmesi caizdir, fetvasını aldık biz bunun kapı gibi; müstehâp hatta sevap olduğunu da söylüyorlar ama o kadar da değil yani...

Nitekim işte buyrunuz, Antalya'mızda kalıcı bir botanik parkı açtık, ne güzel yaptık, 900 küsur senelik koca zeytini çatır çatır söküp hoop buraya naklettik ki herkes görebilsin diye. Tutar tutmaz, ha o nasip meselesidir. Neticede insanın vadesi var da zeytinin vâdesi yok mu? Açık ve net konuşuyorum; hepimiz fâniyiz, zeytinler de fânidir ve kendi fıtratına tâbidir. Kurursa keser garip gurebaya odun olarak dağıtırız ki bence tarihi bir zeytin ağacı için anlamlı bir finâl teşkil ederken, öteki isyankâr zeytinliklere de ibret-i âlem olur.

Ekmek zamlandı diyorlar; iftira. Ekmek zamlanmadı, fiyatı arttı. Hainle vatansever arasındaki fark neyse, zamla fiyat artışı arasındaki fark da odur; bunu herkes bilir.

Biz bu ABD'ye dedik ki, dost musun düşman mı; bunca yıllık stratejik ortağını tutup da bayırın teröristi ile değiştireceksen bilelim yani? Nedir o YPG'yle sarım-gülüm olmalar filân? Gerçi biz vaktiyle şöyle mecbûrî bir u dönüşü yapıp topraklarımızdan geçme izni vermiş, desteklemiştik ama o bizi ilgilendiren bir husus. Biz bunu aziz milletimize izah ederiz, o başka!

Yeri gelmişken Rusya'ya da iki çift lâf ekleştirmek isterim; ey Rusya, hadi diyelim ABD'nin Suriye'de birtakım işleri var, olabilir, herkesin kendi iç işidir fakat senin ne işin var? Ayıptır.

Ekvador'un yaptığını da kınıyorum. Bağıntıya dikkatinizi çekerim, yazın bunları yazın; ekvator da netice itibariyle çapı en büyük paraleldir. Biraz masraflı oldu ama bunu da öğrendik. Neyse ki zırhlı aracımızı buralardan taa oralara kadar götürme basiretini göstermişiz. İyi oluyor, insan arabasına binince evine gelmiş gibi hissediyor kendini.