Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Barzani'nin Türkiye'yi tehdit edici açıklamalarından sonra Türkiye'nin "Kürt Meselesi", artık aleni bir şekilde uluslararası bir boyut kazanmış oldu. Barzani, Kerkük'e yapılması muhtemel bir Türk saldırısı vukuunda, Türkiye'deki Kürtlerin de buna sessiz kalmayacağını ileri süren çok açık beyanlarda bulundu.

Barzani ve Talabani, ötedenberi siyasette ustalıklı adım atmalarıyla tanınmışlardır; böyle bir açıklamanın öfke eseriyle ağızdan kaçırılma ihtimali yoktur. Mesut Barzani, Türkiye'yi tehdit ederken, en boşboğazların bile açıkça telaffuzdan çekindiği bir hassasiyeti tahriş edercesine, Türkiye'de yaşayan Kürtlerin üzerinde kendisinin bir otorite tesis ettiği imâsında bulunuyor. Hiçbir egemen devlet, kendi vatandaşlarının komşu devlet tarafından kontrol edildiği iddiasını hafife almaz ve alamaz.

Bu açıklama, dikkatli bir satranç hamlesi ise, ardındaki sebep ve hadiseleri iyi değerlendirmek gerekiyor; şu anda herkese fazlaca zorlamalı bir felaket senaryosu gibi görünse de, birilerinin gönlünde yatan gelişmeler hakkında bir tahmin yapmaya çalışalım:

1- Mesut Barzani ve Kuzey Irak'taki Kürt yönetimi, bölgedeki Amerikan işgalinden güç ve destek alıyor. Gerek Ortadoğu'da ve gerekse bütün dünya çapında Müslümanlar için en antipatik ülke durumuna gelen ABD, Irak'ın kuzeyinde şaşırtıcı bir anlayış, destek ve sempati ile karşılanmaktadır.

2- Çuval hadisesinden bu yana işgalci Amerikan güçleri, Türkiye'ye karşı -doğrudan hasmâne denmese bile- oyalayıcı bir taktik uygulayarak bölgede statüyü himâye ediyorlar. Geçen hafta içinde Amerikalı bir yetkilinin, "Türkiye, Kuzey Irak'a müdahale ederse karşısında ABD ordusunu bulur" anlamındaki açıklaması son derece berrak bir anlam taşımaktaydı.

3- Konuyla doğrudan ilgili görünmese de Google arama motorunda "Kürdistan" kelimesiyle yapılan harita taramalarının neredeyse tamamı, Türkiye'nin doğusunu, tâ Karadeniz'e kadar uzanacak derecede kapsayıcı bir ortak özellik taşıyor. Google earth sitesinin Diyarbakır'ı Kürdistan'ın başşehri gibi gösteren uygulaması -bilahare özür dilenmesine rağmen- henüz hafızalardan silinmiş değildir. Yıllardır sürdürülen propagandalar neticesinde Türkiye, topraklarının neredeyse yarısını zorla işgal etmiş bir ülke durumuna getirilirken, Ortadoğu'daki bütün Kürtlerin tek bayrak altında toplanacağı bir birleşik Kürdistan imajı böylece güçlendiriliyor.

4- Bu noktada Mesut Barzani'nin beklentisi, Türkiye'nin Kerkük hassasiyetinin üzerine giderek (kışkırtarak) Türkiye'yi müdahaleci durumuna getirip, ikinci safhada Türk ve Amerikan birliklerini çatışmaya sokmak olabilir. Böyle bir çatışma vukuunda, zaten senelerden beri dağlarda gezmekte olan silahlı PKK unsurlarının, Türkiye hudutları içinde daha yoğun bir şekilde saldırıya geçerek kışkırtıcı eylemlerde bulunması, daha doğrusu Türklerle Kürtleri çatışacak noktaya getirmesi beklenebilir ve kimse için sürpriz olmaz.

5- Bundan sonraki adım, askeri ve sivil çatışmalarının içiçe girdiği bölgede huzur ve asayişi sağlamak için ABD liderliğinde uluslararası bir askerî gücün, Kosova'da, Bosna'da, Afganistan'da olduğu gibi duruma el koyması olabilir. Neredeyse Cumhuriyet kurulalıberi Kürtlere haşin davranmak, kültürel haklarını baskı altına almak, tabii kaynaklarını sömürgeleştirmek ve kültürel asimilasyona tabi tutmak gibi ithamlarla uluslararası platformlarda baskı altında tutulan Türkiye, böylece sırf Kerkük petrollerini ele geçirmek iştihası ile otonom Kürt topraklarına saldıran bir işgalci ülke görüntüsüne bürünür; yine aynı uluslararası güvenlik güçlerinin tavsiyesi ile kendi ülkesinin doğusundan çekilmeye mecbur bırakılır. Bölge muayyen bir zaman zarfında uluslararası gücün denetiminde tutulduktan sonra diplomatik görüşmeler, tazminat talepleri, uluslararası mahkemeler aracılığı ile bölgede Türkiye'nin varlığı askıya alınır.

6- Bu oldu bittiye muhtemelen İran ve Rusya haricinde dışardan itiraz sesi gelmez: AB, gelişmeleri olumlu nitelendirir, ABD ise zaten başından beri işin içindedir ve üstelik diaspora Ermenileri, bu herc ü mercde Ağrı ve çevresinin Ermenistan'a katılması ihtimali artacağı için yeni statükoyu var güçleriyle destekleyeceklerdir. Bu badirede gururu kırılan ve ekonomik dengelerini bir daha iflah olmaz derecede bozan Türkiye, Ermeni lobisinin tazminat ve tanıtma taleplerine de baş eğmek zorunda bırakılır. Böylece Sevr kâbusu hortlatılmış olur.

7- Google'de sıfır maliyetle yayınlanan Kürdistan haritalarındaki sınırlarına kavuştuğunu zanneden Kuzey Irak yönetimini, kısa ve orta vadede çok farklı bir sürpriz beklemektedir: Bu harita, Siyonist liderlerinin XX. yüzyıl başlarında ilan ettikleri "Büyük İsrail" haritası ile tesadüfî denecek ölçüde birbirine benzemekte ve örtüşmektedir. Şu anda Kuzey Irak bölgesinde varlıkları bilinmekle birlikte fonksiyonları henüz öğrenilemeyen İsrail menşeli uzmanların ne işe yaradığı da işte o günlerde anlaşılır!

Kabul etmeliyiz ki bu çok kötü ve kötümser bir senaryo, fakat eldeki veriler, en azından bu senaryonun başlangıcına uymaktadır. Bu kâbusu bugünden önlemenin birden fazla yolu varsa da en kestirmesi, Mesut Barzani'nin Türkiye'deki Kürtlerle ilgili öngörülerinin, yine Türkiye'deki Kürtler tarafından açık ve anlaşılır biçimde reddedilmesi olacaktır.

AKLINIZDA BULUNSUN: BİR MABED SAVAŞÃ‡ISI: CEMİL MERİÇ

"Bir Mabed Bekçisi" ve 'Bir Mabed İşçisi'nden sonra Dücâne Cündioğlu, Cemil Meriç hakkında bugüne kadar yapılan en etraflı ve derinlikli araştırmanın üçüncü ayağını da tamamladı: "Bir Mabed Savaşçısı" (Etkileşim Yay. İst., 2007, 269 s.)

Cündioğlu'nu vasfetmek için "araştırmacı yazar" tâbirini kullanmaktan çekindim çünkü Cündioğlu, bu sıfatın içini doldurabilecek az sayıdaki insandan biri; hem hakikaten yazar, hem de hakkıyla araştırmacı (müdekkik, muhakkik); ne var ki bu sıfatların lüzumundan fazla kullanılması ve tüketilmesiyle meydana gelen araştırmacı-yazar furyasında Dücâne Cündioğlu'nu zikretmeye yüreğim elvermedi; ona daha saygıdeğer bir sıfat bulmak lâzım.

Bu kitabında Dücâne Cündioğlu, Cemil Meriç kitaplarının dışındaki Cemil Meriç'i merak ediyor ve tarih itibariyle otuzlu yıllara kadar sarkan zahmetli bir belge toplama cehdine girişerek 'kitaplarındaki Cemil Meriç'in arka planını, âdeta iğne ile kuyu kazarcasına resmediyor. Bu resim, bir Cemil Meriç hayranını yer yer hayal kırıklığına uğratıp üzebilir fakat Cemil Meriç'in okurlarınca daha iyi tanınmasına yardımcı olacağı âşikârdır. Cündioğlu'nun üç kitaplık devâsâ gayretini, Cemil Meriç'i daha yakından tanımak isteyenler için mükemmel bir hizmet nazarıyla değerlendiriyor ve tebrik ediyorum.

TACMAHAL.ORG

Sosyal bilimlerden herhangi birine ilgi duyuyor ve kendinizi geliştirmek, bir topluluk çalışmasının parçası olmak ihtiyacı hissediyorsanız tacmahal.org sitesini ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

İşte birliğin kuruluş manifestosundan birkaç cümle:

"Türkiye Toplumbilimsel Araştırmacılar Birliği, bir grup genç ve onlara danışmanlık eden bir aydınımızın öncülüğünde kuruldu. Sosyal bilimlerde ülkemize hizmet vermeye başlayan bu grup, sosyal bilimlere ait dalları yeniden ele alıp eleştirel bir gözle yeniden yoğurma yolunda. Başta sosyoloji, tarih, medya, tiyatro, sinema, davranış bilimleri, hukuk, siyaset, ahlâk, folklor, uluslararası ilişkiler, edebiyat dalları olmak üzere diğer toplumbilim dallarını da içeren kuruluş, bu başlıklarda ülkemizin muhatap olduğu konuları, kavramları, yargıları ele alıp onları yeniden irdeleme yolunda çalışmakta."

İnşallah kalıcı ve bereketli çalışmalara vesile olur.