Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bu köşede kaç kere "gırtlak dokuz boğum" diye yakındığımı hatırlayanlarınız çıkacaktır. Şikayet babında değil; gırtlağın dokuz boğum olması iyidir, düşünme fırsatı verir. Fevri davranma ve konuşma lüksü olmayanlar, gırtlağın bütün boğumlarını tek tek bilirler.

Yaşar Nuri Öztürk'ün "Çıplak uyarıcı" konulu gazete yazısını o cuma sabahı okumuş ve çok garipsemiştim. İki gün sonra İSAV'ın düzenlediği "Osmanlı Devleti'nde din ve vicdan hürriyeti" toplantısının kulislerinde bu yazı kupürünün elden ele dolaştığını görünce üzüldüm. Ayaküstü ilk tespitim, "Ciddiyet atfedip bir kısır polemik doğmasına biz sebep olmamalıyız." yönünde idi.

Ne var ki herkesin gırtlağında dokuz boğum yok; mesele şüyu buldu: Avni Özgürel tenkit hakkını kullandı ve güzel bir yazı yazdı; polemik başladı, yayıldı ve nihayet ceviz kabuğuna girdi.

O metni daha gazete mürekkebi kurumadan dikkatle okumuş ve şöyle düşünmüştüm: Yaşar Nuri Bey, birkaç lisana ve hususen Kur'an üslubuna vukufuyla öyle bir metin kurmuş ki halk tabiriyle "yersen yoğurt, içersen ayran". Meseleye aşina olanlar sui-tefehhüm anında Yaşar Nuri Bey'in hangi te'vil argümanlarını kullanacağını elbette sezerler; fakat "okuyucu" kitlesinin büyük kısmı, bu pek "hassas" kurgulanmış metinden yanlış mana çıkarabilir. İstese daha berrak bir metin yazamaz mıydı? Yazardı! Peki niçin böyle esoterik fluluklarla gölgelendirilmiş bir üslubu tercih ediyor? Niyeti kafa karıştırmak mı, yeni kitabının reklamını yapmak mı, neticede hasarı muhakkak bir münakaşalar zincirini tetiklemek mi, ne?

Nedir o, "Ben derim ki..." ifadesi; niçin o ifade daha okurken zihnime kıymık gibi batıverdi? Bu üslup hangi üslup? Uyarıcı lafzı başta çoğul, sonda tekil imiş. 21. asrın uyarıcısı vazifeye başlamışmış; "Kimdir söyle!" diyorlar, "Belki de sensin, ne bileyim ben." diye kaytarıyor. Kendisine yönelen tenkitlerdeki tutarlılığı fark edince sarsılıyor, rengi kaçıyor, notlarını karıştırıyor, sinirleniyor, hatta bir ara programın sunucusunu azarlıyor. Hulki Cevizoğlu, daha önce nahak yerine sözünü kesip azarladığı nicelerinin ahına uğruyor, o an ne yapacağını kestiremiyor; gururu o anda diklenmeyi emrediyor; ama ev sahibi mevkii alttan almayı söylüyor. Tatsız bir hal.

Yaşar Nuri Bey, "Nedir o İslamcılık, İslami kesim gibi tabirler; ben düpedüz Müslüman'ım ve Kur'an'a bağlıyım." diye celadet gösterdiği mahfillerde ne kadar hayırhah bir hizmet ifa ediyorsa, "Ne biçim sual bu, biz yazdık bunu, okumadınız mı?" diye muhataplarını azarlarken te'sirini azaltıyor. "Nefse itimat" ile böbürlenme arasındaki farkı en ince teferruatına kadar saatlerce şerhedilebilecek bir vukufa sahip bir alim iken niçin gırtlak gibi kalemin de dokuz boğumlu olduğuna dikkat etmez?

Bundan iki yıl evvel Aksiyon'a yazdığım bir değerlendirmeyi şöyle bitirmiştim: "Şahsi gözlemim itibariyle ben, Yaşar Nuri Öztürk'ün irşad faaliyetinden müşteki değilim; lakin tavrı hakkında biraz ihtiyatkarım. Bir toplumun dikkatini ve enerjisini Kur'an'a yönelten, ibadete ısındıran, kulluk borcunun ifasını teşvik ve tervic eden ve şirk hususunda uyaran her alime şükran borcumuz bulunduğunu düşünüyorum. Ümit edilir ki Sayın Öztürk, mana ve medlulünü çoğumuzdan iyi bildiğine emin olduğum 'şöhret afettir' vecizesinin akıbetinden emin kalmaya itina gösterecektir." Aradan iki yıl geçmiş ve bu tenkidin dokuz gırtlak boğumundan çekilmiş anafikri hala esprisini muhafaza etmekte. Ezeli ve ebedi hakikati terennüm ile bu hakikati "nas"a talim imkanına erişmiş kişilerin her manada büyük mes'uliyeti var. "Çıplak uyarıcı" başlıklı yazı, medlulünden inhiraf etmeksizin sayısız kere daha başka üslupta kaleme alınabilirdi; tercih olunan üslup ile "had" tahriş edilmiştir.

Geçen haftaki "Ceviz Kabuğu" programı, "Ben yirmi dört saatini bir cam fanus içinde geçirebilecek bir insanım." tespitinde bulunacak derecede nefis emniyetine sahip olduğunu ileri süren bir insanın fikri tutarlılığını sarsacak derecede zayiatla neticelendi. O güne kadar Yaşar Nuri Bey'in popülaritesine hizmet eden erkan, o gün favorisine ihanet etti.

Umulur ki hayra bais olur!