Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

15 Temmuz Pazar günü insanlık için çok anlamlı ama Türkiye’nin gündemi için küçük ve sıradan bir olay cereyan etti. Bir süre önce İstanbul’da kurulan Sivas Ermenileri ve Dostları Derneği’nin üyeleri, hâlâ Sivas’ta yaşayan az sayıdaki Ermeni akrabaları ile Sivas’ta buluşup hasret giderdiler. Aile büyüklerinin mezarlarını ziyaret edip mezarları başında mum yaktılar; Başpapaz Müron Ayvazyan’la beraber dua ettiler.

217 kişiydiler.

Agos Gazetesi aracılığı ile duyurulan organizasyonun önceleri, başlarda ancak küçük bir toplulukla gerçekleşebileceği tahmin edilmişti fakat katılımcı miktarı çoğalınca İstanbul’la Sivas arasındaki 900 km’lik yolu uçakla katetmek imkânı fiilen ortadan kalktı. Yaz sezonu başlamıştı ve seferler doluydu; bunun üzerine Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, dernek mensuplarına dört otobüs tahsis etti. Sıcak havalarda uzun otobüs yolculuğu meşakkatli olsa da katılımcılar neş’e içinde yola çıktılar. Sivas’a ulaşınca ilk olarak Çermik Oteli’nde kahvaltı yaptıktan sonra, şehir merkezine 6 km mesafedeki Tavra Deresi mevkiindeki Ermeni Mezarlığını ziyaret ettiler; ardından aynı mevkideki (Paşabahçesi) belediye sosyal tesislerinde “etlekmek” yediler. Yemeğe Sivas Müftüsü Yusuf Şahin de iştirak etti. Daha sonra Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp’e dernek adına bir teşekkür plaketi verildi. Doğan Ürgüp yaptığı konuşmada Sivas’ta Ermeni nüfusunun hayli azaldığını belirterek, “Sizi her zaman Sivas’ta bekliyoruz; her zaman misafir eder ağırlarız. Buralar sizin de memleketiniz, sizin de toprağınız. Sizi her zaman memleketinize, öz vatanınıza bekliyoruz” dedi.

Dernek kurucularından Mimar Payel Güllüdere, TV 58 kanalında şehrin önemli kültür adamlarından Mehmet Şarkışla’nın misafiri oldu; görüşlerini aktardı; Sivas kamuoyuna bu ziyaretin amacını anlattı, daha sonra Sivaslı Ermeniler, vaktiyle önemli bir kilisenin bulunduğu havaalanı yolu üzerindeki Çelebiler mevkiinde bulunan Huykesen’de bugün ancak kalıntıları fark edilebilen kiliseyi ziyaret edip mum yaktılar, ardından hemen yakındaki ağaçlı dere yatağında piknik yapıldı, Ermeni toplumunun yüzlerce yıllık “Su serpme” geleneği yeniden ihyâ edildi. Sivas Belediyesi’nin arazözü hortumla havaya su sıkarak sıcak yaz gününü serinletti.

Sivaslı Ermeniler ve dostları ziyaretten çok hoşnut kaldılar, güzel hatıralarla döndüler. Bilgisizlik ve önyargıların nâhak yere yükselttiği bir psikolojik eşik aşıldı. Gelecek sene bu anlamlı ziyaretin festivale dönüştürülmesi için kollar şimdiden sıvandı.

Dernek yöneticileri, bu faaliyeti hatırlatması için güzel bir cümle bulmuşlar; tek başına çok şey anlatan güzel ve kısa bir temenni; şöyle:

“Ğardaş merhaba; bacıma da selâm söyle!”


İşte şimdi, Hrant Dink’in anlattığı, “Su çatlağını buldu” hâdisesini hatırlamanın tam yeridir.

Sivas’ın köylerinden bir ihtiyar, günün birinde Hrant Dink’i arar ve birkaç yıldan beri Fransa’dan Beatrice adlı yaşlı bir kadının gelip civarlarda gezdiğini ancak son ziyaretinde vefat ettiğini, bunun üzerine köylülerin cenazeyi yıkayıp bildikleri üzre defnettiklerini anlatır. İhtiyar, Hrant’tan Beatrice’in yakınlarını bulup haberdar etmesini istemektedir. Hrant Dink üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir, Beatrise hanımın kızını bulur. Kadın ağlaya ağlaya Sivas’ın yolunu tutar, verilen köy adresini bulur, cenazeyi nakletmek için teşebbüse girişir ancak oradaki yaşlı bir köylü vazgeçmesini söyler. Hrant, telefonda köylüye niçin böyle davrandığını sorar, ihtiyar şöyle der: “Bir şey demedim... Kızım anandır, istediğini yaparsın ama bana sorarsan bırak kalsın, burada gömülsün. Çünkü su çatlağını buldu!”


Evet, insanlık için büyük, çoğumuz için farkında bile olmadığımız derecede önemsiz bir adım. “Büyük medya” bu güzel haberi fark etmedi bile; fark etmedi çünkü içinde dostluk, sıla, iyi komşuluk, hüsnüniyet, saygı, misafirperverlik, karşılıklı anlayış ve çatlağını bulan suların hasreti vardı.


Başta Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp olmak üzere belki ilk defa gördükleri hemşehrilerini bağrına basan -Müslüman ve Ermeni- bütün hemşehrilerime gösterdikleri vefâ ve kardeşlik için teşekkür ediyorum. Yüzümüzü ağarttılar, çok yaşasınlar.