Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Gazeteciler Cemiyeti'nin bir de, "içine yorum yedirilmemiş haber" dalında ödül tertipleyerek, gazetecileri yorumsuz haber yazmaya teşvik etmesi gerekiyor galiba.

Aslına bakılırsa dünkü Radikal'de yayınlanan haber, sair gazete editörlerinin bir çırpıda makaslayacağı teknik ayrıntıya yer vermesi bakımından doyurucu nitelikte ama küçük yorum fiskeleriyle okuyucunun bu haberden ne anlaması gerektiği de eksik bırakılmamış. Haberin özeti şu: 1980'de işlediği bir cürümden dolayı 12 kere idama mahkum bir "eski ülkücü"nün infazı, iki sene önce çıkarılan uyum yasasıyla toplam 36 yıl ağır hapse çevrilmiş ve bu durumda mahkumun 2010'da tahliye olması gerekiyormuş. Tam bu esnada (dikkat), haber metnindeki ifadeyle mahkumun "imdadına" Adalet Bakanlığı yetişmiş ve Yargıtay'a müracaat ederek tahliye istemiş. Talep kabul edilmiş (kabul gerekçesi ayrıntısıyla haberde yer alıyor) ve sözü edilen kişi serbest bırakılmış.

Haberde başka yorum giydirmeleri de var; meselâ Yargıtay kararı ile serbest bırakılan mahkum bir AKP milletvekilinin yakını imiş. Ardından başka "giydirmeler" sökün ediyor. Haberdeki ara başlıklardan birisi şöyle; "Bir cinayet bir yıl bile değil!" Sonra bir başka ara başlık giydirmesi, "Kırcı da sıraya girdi". Sonra bir başkası, "Ardından Mehmet Ali Ağca". Diyor ki haberde, "Kırcı'ya göre daha az hapis yatmasına rağmen kısa sürede Ağca'nın tahliye edilmesi de sürpriz olmayacak". Yargıtay ceza dairesinin kararına, başsavcının itiraz ettiği de haberde yer alıyor.

Okuyucu hoş görmelidir. Teknik ayrıntıdan uzak durmaya çalıştım; mesele idam cezalarının ağır hapse çevrilmesi esnasında yaşanan bir içtihat anlaşmazlığından kaynaklanıyor. Bu içtihat tartışmasında taraf olacak bilgi ve ihtisasa sahip değilim ama bir haber metninde, tarafsız görünerek okuyucunun nasıl yönlendirildiğini hissedebilirim. Bu tip haber metinleri, mahkumların mahkeme kararı, hatta infaz dışında bu defa medya önünde yargılanmalarına yol açıyor.

Bir mânâda eski defterlerin yeniden açılması, eski hınçların yeniden tazelenmesi de diyebiliriz buna. "Solcu çocuklar iyidir, barışseverdir fakat eski ülkücüler, sağcılar, milliyetçiler katildir, şiddet yanlısıdır" gibi imaj inşası gayreti hissediliyor. Cezasını yatmış, bitirmiş, günü gelince tahliye edilmiş olsa bile, en azından 25 senelik geçmişi bir kere daha mahkum etmek isteyen bir yaklaşım. Haberi okuyanlara, "bu canileri ölene kadar hapiste tutmak lâzım azizim" dedirtecek bu "ince" yaklaşım insafa sığmıyor. Nitekim bu haber, inşâ tarzı itibariyle hükümlü hakkında verilen tahliye kararına yapılan itirazı değerlendirilecek heyeti etkilemeye yönelmiş gibi de yorumlanabilir pekâlâ.

12 Eylül öncesindeki kavga artık tarih oldu; konuya öyle bakmak lâzım: "İyi çocuklar- insana benzemez komandolar" ayrımcılığının da tarihte kalması gerekiyor ama bazı yayın organları, vaktiyle şiddete bulaşmış bir neslin mensupları arasında iyi-kötü tefriki yaparak, adeta kan davası yürütüyorlar. Ne zaman bir ceza indirimi veya kısmi af söz konusu olsa, meseleye hemen "falan-filan davanın sanıkları da kapsama alınacak mı?" önyargısıyla yaklaşıyorlar. Aynı yayın organları meselâ Cumhurbaşkanı tarafından özel olarak affedilen hükümlülerin müşterek profilini çıkarmak bir yana, vaktiyle bu insanların hangi cürümlerden hapis yattığı gibi konuları, aynı isteklilikle gündeme getirmiyor; sanki eski solcular fakülte bahçesinde çimenlere bastıkları için hapse atılmışlar gibi bir intiba yaratılıyor.

Merak ederim; eski ülkücülere bu derece derin kin duyanlar, vaktiyle -ve hâlâ- PKK terörünü şöyle ağız dolusu lânetlemeyi içlerine hiç sindirebilmişler midir meselâ?