Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Fotoğrafı görür görmez, "Tamam" dedim, "Bizimkiler bu haberin üzerine atlarlar!" Atladılar nitekim; bir gazetenin web sitesi, "Hubble uzay teleskobundan 'Kutlu Doğum' hediyesi; galakside gül açtı" başlığını attı.

Bir diğeri, "Hubble, galaksilerden oluşan 'gül' görüntüledi" cümlesi ile "ârif olan anlar" göndermesinde bulundu. İslâmî sitelerden birinde meseleyi Rahman Sûresi'nin 37. âyetiyle birleştiren bir yoruma rastladım; diyor ki: "Kırmızı bir gülü andıran bu fotoğrafa bir açıklama getiremeyen NASA yetkilileri, belki bir açıklama yaparlar diye fotoğraftan bir tane de İslâm âlimlerine gönderirler. İslâm âlimleri ise cevap olarak Rahman Suresi'nin 37-38. ayetlerini yollar: "Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül olduğu zaman..."

Bu âyette anlatılanın, fotoğraftaki zoraki gül şekli ile ne ilgisi var arkadaşlar; yapmayınız!

Şimdi bir an derin bir nefes alalım, bir yudum su içelim, sâkinleşelim ve düşünelim: Kutlu Doğum Haftası ile, gülün; gülle "Efendimiz"in arasında sahici bir bağlantı olup olmadığını tesbit etmeliyiz evvelâ: Soruşturdum, teninin ve terinin gül gibi koktuğuna dair rivâyetler var. Mevlid müellifi Süleyman Çelebi de, XV. yüzyıl başlarında "Terlerse güller olurdu terleri / Hoş dererlerdi teninden gülleri" beyitiyle galiba bu hadisine atıfta bulunmaktadır. Kabultü ve hebtü; peki, buradan hareketle gül çiçeğini Efendimiz'i remzeden bir sembol haline getirmenin adı nedir? Cevap veriyorum; gelenektir ve galiba haylice modern, yakın zamanlara ait bir gelenektir. Esasen bu teşbih Sünni Türkler arasında itibardadır; Arap dünyasında karşılığı olup olmadığını bilmiyorum.

Kutlu Doğum günlerinde birbirimize gül hediye ederek Efendimiz'e salâvat getirmek, evet güzel bir gelenektir ama dikkat buyrula, sadece gelenektir ve geleneği, dîn'in aslîyetinden bir şey değildir.

Gelelim Hubble'ın yolladığı fotoğrafa; bu teleskop bugüne kadar birbirinden nefis binlerce görüntü yolladı ve her biri "tefekkür eden bir kavim için" olağanüstü ve fantastik ibretlerle doluydu. Güle benzettiğimiz bir galaksi fotoğrafı için birdenbire heyecana kapılıp, "İşte bir alâmet daha zuhûr etti" yorumu yapmak biraz naif bir yaklaşım olmuyor mu? Düşünmesini bilene mûcize kıyâmet gibi ve asıl farkedilmesi gerekenler bence sıradan olanları. Hz. Mûsa'nın kavmi ve ondan öncekiler hep, peygamberlerinden olağanüstü mûcizeler isteyip durdular da denizin yarılması bile içlerindeki şüpheyi yatıştırmaya kifâyet etmedi. Efendimiz'in ümmeti, olağan mucizeleri görmeyi öğrendiği için son habercinin eşref takibçileri oldular; ne var ki şimdi olağan mucizeleri Müslümanlar değil, Müslüman olmayan bilim adamları hakkıyla araştırıyorlar. Biz ise onlara, "Ne bulduklarını bilmekten gâfil ama çalışkan gayrımüslimler" muamelesi yapmaktan gizli bir keyif, hattâ kibir duyuyoruz.

Eğer çok lâzımsa, "Bu da Rabbimin fazlındandır" der ibret alırız ama bir mûcize, bir alâmet olarak Hubble görüntüsünün bir tohumun yarılmasından, bir çimenin yeşermesinden daha çarpıcı bir tarafı yoktur. Efendimiz'in sünnetine râm olmak ise, onun hüsn-i ahlâkını taklittir vesselâm. Görüntüyü kızaran güle benzeten arkadaşlara hatırlatayım son olarak: Bu fotoğraflar doğrudan optik verilerden çok elektronik sinyallerin piksele dönüştürülmesi ve spektrometre analiziyle ölçülen ısı değerlerine bilgisayarda boyanarak "renkli" oluyorlar. Üzülecek bir şey yok ki arkadaşlar; etrafımız zaten mucize dolu.