Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Umuma açık bir yerde, daha kapıya yaklaşırken soyunup dökünmeye başlayan birini görseniz ne yaparsınız? Soruyu yanlış anlamanız kuvvetle muhtemel; bunun için büyük şehirlerde yaşayanlardan çoğunun aşina olduğu bu garip ve gülünç durumu biraz ayrıntılandırmam gerekecek. Sahne şöyle: Adam kapıya yaklaşırken önce ceplerindeki bütün madeni eşya ve ıvır-zıvırı, yani gözlüğünü, çakmağını, kalemini, anahtarlığını avucuna toplamaya başlıyor, ardından pantolon kemerini çözmeye başlıyor!

Anladınız, şu malum güvenlik tedbirlerinden bahsediyorum.

Tamam, son on seneden beri toplasanız toplumun oran itibariyle yüzbinde biri bile etmeyecek kötü niyetli, çatlak ve azgın teröristler yüzünden her yerde güvenlik tedbirleri alabildiğine abartılmaya başlandı. Havaalanları, büyük mağazalar ve işhanları, çeşitli kamu kurumları ve firmalarda artık güvenlik çemberinden geçmeden içeriye girebilmeniz mümkün olmuyor. Hele 11 Eylül saldırısından sonra güvenlik endişesi resmen paranoyaya dönüştü.

Bu yüzden vaziyete alışkın vatandaşlar, kapıda güvenlik tedbirini fark edince bu tatsız eylemi fazla uzatmamak için soyunup dökünmeye başladı. Ne var ki bazı kurumlardaki güvenlik görevlileri, zahir âmirlerinin talimatıyla olsa gerek meseleyi abartıyorlar. Bazılarının ziyaretçileri ayakkabılarını çıkarmaya zorladıklarına bile şahit oldum.

Kapı şeklinde düzenlenmiş metal dedektörlerinden geçmek sahiden bir mesele haline geldi. O kapıya yaklaşırken ister istemez kendinizi, masum, tehlikesiz ve kötü niyet taşımadığını isbatla yükümlü potansiyel bir terörist gibi hissetmeye başlıyorsunuz, fakat ne yapsanız, o alçak kapı dedektörü bipleyip duruyor ve her bip sesinde sanki oradaki görevlilere, "bu herif var ya; bir numaralı terörist şüphelisidir; aman dalga geçmeyin" ihtarını çekiyor. Bu gibi hallere alışkın güvenlikçiler de başlıyorlar talimat yağdırmaya,

  • Islak mendil var mı ıslak mendil; onu da çıkarın..

  • Plastik kartlar da ötebiliyor, onları da lütfen...

  • Ayakkabılarınız!..

  • Kemer, evet kemer, kemeri de alalım buraya.

  • Ha, kapıya dokunmadan geçeceksiniz, şimdi geriye gidin, bekleyelim biraz.. evet şimdi kapıya dokunmadan tekrar deneyelim...

  • Dişlerinizde metal protez olabilir mi, hımm...

"Yok daha neler" demeyeceksiniz. Vatandaşın birini anlattılar; garibim güvenlik kapısında neyi var nesi yok deklare edip bu iş için çamaşır leğenlerini andıran plastik kaplara boca etmesine rağmen hain kapı yine de bipleyip durmaktaymış. Neredeyse adamcağız plaj kıyafeti tarzında soyunup dökünmesine rağmen üzerinde metal cinsinden eşya, bomba, bıçak, roketatar, falçata taşımadığını elektronik kapıya bir türlü anlatamamış. Derin derin düşünürken,

-Buldum demiş, vaktiyle bacağım kırılmıştı da doktorlar platin bir parça koymuşlardı oraya. O ötüyordur işte..

-Olabilir demiş güvenlikçiler, "biz çok gördük bu ayakları" kabilinden, "Peki vücudunuzda platin protez taşıdığınıza dair doktor raporu var mı yanınızda?"

-...?

"Nasıl yani" demeyeceksiniz; bir yerlerinizde metal protez varsa, durumu izah eden bir tıbbi raporu cüzdanınızın bir köşesine iliştireceksiniz çünkü modern toplumlarda gittikçe artan güvenlik ihtiyacının günün birinde azalacağına dair hiçbir belirti görünmüyor ufuklarda. Silah üreten firmalar harıl harıl çalışıp önce x-ray cihazlarında görünmeyen plastik silahlar imâl ediyorlar; sonra da muhtemelen plastik tabancaları bile bipleyen kapılar icad etmek için uğraşıyorlardır. Dünyanın en demokratik ülkelerinde bile askeri harcamaların kısılması yolunda teklif verenler, "hain midir nedir bu adam?" diye yan gözle bakılıyor. Strateji uzmanları ise tam gün mesai yaparak hangi ülkenin, hangi amaçlarla hangi ülkeye askeri bir tehdit teşkil ettiğini tasarlayıp ilgili makamlara rapor döşeniyorlar.

Fark etmediniz mi: Çoğu apartmanların ikinci üçüncü katlarında "özel güvenlik şirketi veya kursu" yazan tabelalar çoğalmaya başladı. Bu gidişle toplumun yarısı, diğer yarısının teşkil ettiği tehlikeye karşı toplumun diğer yarısını korumak için güvenlik sektöründe çalışmaya başlamış olacak (farkındayım, üç yarım, bir tam etmiyor; daha fazlası ediyor ve bu garip vaziyet bizim durumumuzu pek güzel anlatıyor).

Bu durumda müstakbel teröristlerin onca güvenlik çemberinden yakalanmadan geçmek için herhangi bir delici, kesici, patlayıcı ve patlatıcı silah taşımak lüksünden vazgeçip, bizatihi ellerini, ayaklarını hatta kafalarını silah şekline koymaları gerekecek. Meselâ müteveffa Bruce Lee veya Jackie Chan neviinden bakışlarını bile silah gibi eğitmiş bir adamın güvenlik kapısına geldiğini düşünün. Üzerinde kürdan bile taşımıyor ama adamın kendisi olmuş zaten kocaman bir silah!

N'aapacak güvenlikçiler?

"İşi tadında bırakalım arkadaşlar" diyecek olsak kim ciddiye alır; kimse aldırış etmez çünkü güvenlik kavramı, güvenlik ihtiyacını karşılamaktan daha fazla bir şey haline geldi ve bir sektör oldu. Bu durumda güvenliğe para harcayabilecek insanları ikna etmek için onların ne kadar yaman tehditlere maruz kalabileceklerini kendilerine hatırlatacak diğer birileri de sektörün tabii aktörleri durumuna girmiş olmayacak mıdır?

Tamam, cümle hayli karışık ama muhtevasının yanlışlığına kim itiraz edebilir?