Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

İşi biraz eğlenceli tarafından ele alarak söze başlayalım; "Kongre" kavramından bir şey anlamıyorum; Batı menşeli olduğu için değil, siyasi hayatımızda doğrudan karşılığı olmadığı için; ama "Kurultay" öyle midir? Kurultay, sinemacı tâbiriyle "Ekşın"dır, Cem Yılmaz'ın tesbitiyle damarlarda coşkun bir "Ardinal" (yani Adrenalin!) hareketlenmesidir, meraktır, sürprizlerle karşılaşma beklentisidir, sandıktır, delege davranışlarının önceden öngörülemeyişidir, serüvendir.

Hâsılı kelâm ben kurultayları, kongrelerden daha demokratik, daha heyecan verici ve daha fazla demokratik kültür yapıcısı görüyorum. CHP'li miyim; yoo... ama kurultay kavramına her şeye rağmen demokratik bir muhteva kazandıran CHP, yanaşık nizamda disiplinli kongre düzenlerken milli birlik ve beraberlik aşkımıza soneler kaleme alan merkez sağ partilere göre daha sevimli duruyor, onu tebârüz ettirmek istiyorum sadece.

Şu an itibariyle (öğle suları) yaklaşık bir saatten beri Başbakan'ın kongre konuşmasını dinliyorum; henüz haber niteliği taşıyan, beni şaşırtan bir şey söylemedi. Dinlediklerim, daha bir itina ile hazırlandığı intibâı veren bir potpourri idi; bir Recep Tayyip Erdoğan klasiği yani. Başbakan, İmam-Hatipli yıllarından tevârüs ederek bugünlere kadar getirdiği ve pek sevdiği hamâsî diskurla konuşuyor, hisleniyor, kalabalığın duygularına hitab ediyor ve salonda birlik ve beraberliği ayyûka çıkaran bir kenetlenme havası elle tutulur hale geliyordu.

Başbakan'ın hitâbet mevzuunda her zaman, "Ben bu işi bilirim biraz" özgüveniyle kürsüye çıktığını biliyoruz. Saded hâricidir fakat şu an itibariyle ne zaman biteceği hakkında hiçbir fikrim bulunmayan konuşmasında dinî, millî ve ezcümle hamâsî unsurlara, bolca, mebzûl miktarda iltifat göstermesi kesinlikle saded içindedir. Otuz sene önce muhtemelen hoşuma giderdi bu tarz sözler; şimdi tedirginlik veriyor ve ne zaman böyle şeyler dinlesem, yani "Ezan, bayrak, Alparslan, yavru vatan, Selahattin Eyyubî, medeniyyet, vb..." gibi kelimelerle hamâsî dozajı yoğunlaştırılmış sözler duysam şöyle düşünmeye başlıyorum: "Acaba konuşmacı, neyi gizlemeye çalışıyor; bu pırıltılı sözlerin gözalıcılığına dikkatimizi celbederken acaba şöyle mi düşünüyor: 'Daha teknik bir konuşma yaparsam bunlar anlamazlar ve takdir edemezler!', yoksa o hakikaten konuştuğu gibi düşünen biri midir?"

Zannetmiyorum! Başbakan'ın hamâsî bir konuşma gövdesi seçmesinde bizi aşağılayan değil tarif eden bir tesbit var. Benim buna katlanamıyor olmamın kıymet-i harbiyesi yok; bunu biliyorum, çoğumuz bayılıyoruz. Başbakan da merkez sağ seçmenin hoşlandığı sözlerle sesleniyor ahaliye. Endişem şu, ne zaman hamâset dozajı yükselse, altımızdaki toprak ufanıyor, patinaj yapmaya başlıyoruz. Hamâset, gizlenen sıkıntıların habercisidir biraz...

Türkiye'de hamâsî siyâset hızla yükseliyor; -eksik olmasın!- PKK, nevri dönmüş bir hâletle kışkırttığı yeni şiddet dalgasıyla siyasi hayatımızda soğukkanlı ve teknik değerlendirme davranışlarını değersizleştirerek hamâsî, hissî tepkilere tavan yaptırıyor. Minik bir zihnî varsayım kuralım: Bu yaz sâkin ve kansız geçseydi Başbakan şu an itibariyle daha somut ve teknik bir değerlendirme yapıyor olacaktı. Belki ilerleyen saatlerde CHP'nin ezanı yasaklaması ve bütün darbelerde hissedar olması gibi merkez sağ seçmenini galeyana getiren hatırlatmalardan sonra daha teknik konulara temas edecektir.

Konuşmanın muhtevasına değil beden diline bakıyor ve değerlendirmeye çalışıyorum; bu dil benim hoşuma gitmiyor ve bu benim safdil cümlem, siyasetle nisbetimi de pek naif bir vurguyla izah ediyor (Son zamanlarda bu kelime yanlış yerlerde kullanılıyor; halbuki, tecrübesiz, saf, hatta bön, çaylak demektir; meraklısına arz!). Dinleyenleri iknâ etmek için sıkça dinî kavramlar telâffuz ederek alenî işmarlar çakmayı bir siyaset üslûbu olarak doğru bulmuyorum. Ticari hayatta dini ve milli kavramlarla iş yapılamaz ama siyasette dünyalar kurulabiliyor.

Nihai tahlilde Başbakan'ın haklı olduğunu biliyorum ama; başarılı taktik değiştirilmez. Galip takım bozulmaz; bu bayrak inmez, bu ezan susmaz ve bu topraklardaaa...