Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Anadolu'da güz mevsiminin binbir çehresi var. Eski hesapla kışa çoktan girdik ama bu senenin iklimi, geçen senenin huşûnetine göre daha latif olduğu için güz renkleri hâlâ pek çok yörede sarhoş edici renkliliğini koruyor.

Bu satırların kaleme alındığı yer Orta Karadeniz dağlarının iç Anadolu'ya bakan yamaçlarında doğudan batıya doğru uzanan Altınkaya Barajı'nın binbir girintisinden birinin ucuna ilişivermiş küçük bir balık lokantası; Saraycık köyü!

Samsun'un Vezirköprü ilçesi hudutlarındayız; buralılar kısaca "Köprü" diyorlar. Köprü, Anadolu'nun anayollarına göre ücra sayılabilecek bir mevkide kaldığı için tarihi ve tabii güzelliklerini yaşmağının ucundan da olsa gösterebilen şirin bir şehir. İdari taksimatta ilçe diye geçmesi yanıltıcı; dört başı bayındır bir şehir Vezirköprü. Hele çarşının ortasındaki bedestene ve onun civarındaki ticari dokuya temas edince, buraların güngörmüşlüğünü hemen hissedebiliyoruz.

Hava puslu, güneş hiç de cömert değil ama bu kadarına razıyız; insanı diri tutan hafif bir serinlik. Belki de Türkiye'nin yaşanmaya en sezâ mıntıkaları.

Köprü'de misafiriz lâkin asıl ikamet mahallimiz kaplıcalarıyla maruf Havza ilçesi. Havzanın tabiatı ve tarihi dokusu "Köprü"yle boy ölçüşemez. Havza'yı güzelleştiren şey, ev sahibimiz hükmündeki güzel dostların gönül sıcaklığı.

Havza kaymakamdan yana bahtiyar bir belde olsa gerektir. Üç sene evvelki ev sahibimiz Selim Cebiroğlu'nun kulakları çınlayıp duruyor; onun halefi Sadettin Yücel bize gönül sıcaklığını araladığı pencereden yeni dost sûretleri gösteriyor.

Güldeste çay evinin sahibi Cambaz Aydın Bey kadim ahbâbımızdı; diğerlerinin gönlü kalmasın lâkin Aydın Bey'in çayı, Havza misafirperverliğinin alâmet"i farikasıdır dersek abartmış olmayız.

Bu ziyaretimizde Havza Ziraat Odası Başkanı Fahri Şahin'i de tanıyıp onun gani gönlünden taşan sıcaklığa dokunmak imkânını bulduk. Fahri Çelik'in lakabı "Pala". Pala'nın bıyığını lâyıkınca ancak İlhan Kesici'nin edebi tasvir edebilir; "Havzalı Pala, bıyığının her bir büklümünden bir yiğit asılacak adamlardandır" demiş ki bu söze aynen şehâdet edilir. Ortadan az kısa boyuna bakıp aldanmamalı; Pala'nın bıyığı, ismiyle müsemmâ hakikaten pala!

"Yanak nahiyesinen destek alıp da bıyık buranlardan değilim" diyor, "Allah ne verdiyse o; ne bademyağı, ne bıyık yastığı. Terlediğinden beri jilet yüzü görmemiştir".

"Pala bıyıklarımla Osmanlı'nın temsilcisiyim; kravatımla Cumhuriyetçi. Mustafa Kemal Paşa Havza'ya teşrif ettiğinde tam on sekiz gün kaldı burada. Tarihçiler baksın söylesin; Paşamızın on sekiz gün kaldığı başka kazâ yok. Paşa bizi cür'et ve cesaretimizle boşuna medhetmedi Allah'ın izniyle!"

"Ziraat Odası Başkanı diye saydıklarına bakmayın; evimin, işimin, toprağımın hamalıyım. Boynumdaki kravat hürmetten. Az sonra gider ahıra sıvanırım. Dünyada en lezzet aldığım şey, malın yem keserken çıkardığı sestir. Onlar yem kessinler ben dinleyeyim".

Bir akşam Pala'nın "spesiyalite"si mikrodalga fırında pişmiş patates közlemesi ziyafetine konuk oluyoruz; ertesi akşam Hicaz türküler refakatinde çiğköfte şöleni. Bugün balık ziyafetindeyiz. "Yarın akşam, Allah nasib ederse size bir kaz çevireyim de bir görün" diyor; "Gerçi henüz kaz mevsimi gelmedi. Kazın ayağı kara, göğsü buza değecek ki etine lezzet gelsin; lâkin yine de beğenirsiniz inşallah".

Yazmaya hicab etmem gerekir velakin işte itiraf ediyorum; Havza'ya geldiğimizden beridir yöre ve Osmanlı mutfağından kaydadeğer lezzetler getiren akla ziyan şölenlerin misafiri olmaktan "görmemişin çocuğu" gibi hisseder olduk kendimizi.

Bayram namazını Havza'nın en kadim mescidi Yörgüçpaşa Camii'nde, Cuma'yı Vezirköprü'nün İbrahim Taceddin Paşa Camii'nde edâ ettik. Akşamın tehî zamanlarında Goblot'un "İlimlerin Tasnifi" adlı eserinden küçük okuma kaçamakları...

Anadolu'da güz mevsiminin binbir çehresi var demiştik ya; renk güzelliğinin esas unsurunu insan faktörü teşkil ediyor; insanın dostluk ve hürmetinin değmediği yerin güzelliği kendinden menkul.

Dostlar arasında, gönül telimizi titreyişe getiren latif mekânlarda bir bayram iklimindeyiz. Bütün okuyucularıma neş'e, heyecan ve saadeti senenin her mevsimine serpilmiş birbirinden güzel bayramlar ve zamanlar temennî ederim.

Kutlu olsun; darısı nice bayramlara...