Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

  • Tamam Çetin abi, şu biramı bitirip çerezleri de tüketince kalkacağım abi, anlıyorum geç oldu falan filan ama biz buraya efkâr dağıtmaya, arkadaşlarla iki çift lâf etmeye, güzelleşmeye geliyoruz.

Dikkat edersen burada bir arkadaşımla konuşuyoruz, farkındasın değil mi Çetin abi? Hah, o zaman sen bize iki Arjantin daha çekiversen, yanına da midye tava filan... Kalmadı mı? Var abi, orada görüyorum ben tezgâhın arkasındaki kasada bir torba dolusu midye var, parasıyla değil mi yapın bize iki tava. Tamam abim farkındayım gecenin saat biri, evet, senin de çoluğun çocuğun var. İyi ama bak alınıyorum şimdi; senin çoluk çocuğun var da bizim yok mu yani. En derin teessüflerimi takdim ediyorum, bak hep abi diyorum, niye.. çünkü seni büyük bilmişiz, büyüğümüzsün, istersen kolumdan tutup atarsın dışarıya.. gık dersem çak ağzımın üstüne ağzımı açmam, açar mıyım Besim sen söyle... Açmam, tamam onbeş dakika, onbeş dakikada gitmezsek koy kapının önüne.. Ne? Bira mira yok mu? Tamam, o da kabul, sen bana bir çubuk ver abi, şu çocukların gazoz içtiği çubuklardan, hah pipet, pipetti değil mi Besim? Ver ondan iki tane, biramızı ağır ağır süze süze içelim bari... Ne diyordum Besimciğim, hah Avrupa Birliği mesela. Diyelim girdiik. Ne olacak Besimciğim, Çetin abi dükkanı sabaha kadar açacak mı, bir kişi kalsa bile başında sabaha kadar bekleyip icabında yağda yumurta, sahanda sucuk pişirecek mi? Sana ne bana ne güzel abim benim; gökten para mı yağacak, tavuklar çift sarılı mı yumurtlayacak haşa huzurunuzdan, efendim?.. Tamam abi kafam keyif, çakırkeyfim iyiyim çok şükür fakat aklım başımda haa... Bak şimdi sor bir çarpım tablosundan bir şey tak diye söyleyim sana. İlkokulda bir Nimet öğretmenimiz vardı, coğrafya dersinde nerede tıkansa derdi ki, "123 Nuri, söyle bakayım Norveç'in başkenti neresiydi?" Dikkat et, bilmediğini çaktırmıyor da beni imtihan ediyor gibi yapıyor, ben, tak cevabı anında yapıştırıyorum tabii. Zehir gibiydim zehir. Mesela sor şimdi bir ülkenin başkentini, ânında şaapayım, Ne, Madagaskar mı; oo, abi sen benimle dalga mı geçiyorsun yahu, daha zorunu sor, onlar bir şey değil ki Besimcim, mesela bak 12 kere 12 eşittir 144, trak, şaşmaz bu kardeşinden, ha, Avrupa diyordum, Besim Besim, dinliyor musun, ha dinle... herifler ibibiğe dönmüş yaşlılarına baktıracak genç hastabakıcı filan arıyorlar. Gençler evlenmiyor Besimciğim. Tak sepetini koluna herkes kendi yoluna yapıyorlar. Haşa huzurdan bir it alıyorlar, Çarli aşağı Çarli yukarı. Çarli itin adı Besimciğim. Kardeşim Çarli sana yandım Allah desen bir bardak su getirir mi, hayret bir olay yahu, bayılıyorlar kediye köpeğe. Abicim it besleyeceğine evlen çoluğa çocuğa, toruna tosuna karış, besleyeceksen koyun besle, inek besle, onlar da hayvan neticede? Onun için bu iş olmaz Besimciğim; ama sen beni dinlemiyorsun bak, bu akıllar boşa gitmesin, geçen gün Dışişleri Bakanı yalvardı yakardı, ne olur Nuri Bey, bir iki taktik patlat şuradan diye, ağzımı açmadım. Niye? Muhalifim de ondaaan!.. Madem bu Nuri kardeşinden akıl isteyecektin, niçin ben bilirim diye iktidar oldun o zaman değil mi? Yav Besim uyuyorsun ama, uyan da gidelim bari, bak iki saattir Çetin abi pis pis bakıyor zaten oradan. Eh gözün aydın Çetin abi gidiyoruz işte, kalan mezeleri de bıraktık bak; abi tuzlu leblebileri saklayın ha, yarın kaldığımız yerden devam ederiz leblebiye, hayır maksat ziyan olmasın. Besim Besim, şşişt Besim bozukluğun var mı senin şöyle 20-30 lira filan, bozukluk diyorum bozukluk... Ben cüzdanı almamışım, arabada kaldı, paspasın altına koymuştum bir şey olmasın diye, arabada veririm ben sana... Gücenirim bak, ayıp oluyor böyle.. Ne demek hep böyle yapıyorsun, delikanlılıkta var mı bu? İki saattir genel kültür yapıyoruz burada, sohbet ediyoruz senin hatırlattığın şeye bak. Arabada diyorum, araba nerde? Altı sokak ilerideki otoparka çekmedik mi beraber oğlum, istersen bekle burada gideyim geleyim bir saat sürer. Gideyim mi, git mi.. helâl olsun delikanlı adammışsın, tamam gideyim sen bekle burda. Çetin abii, duyuyorsun değil mi? Ben beş dakkada geliyorum, cüzdan paspasın altında da... Ne paspası mı? Araba paspası Çetin abi... Efendim, ne zaman mı araba sahibi oldum ben? Aşkolsun abi be, yakıştıramadın değil mi; önemli değil abi, biz kimiz ki arabamız olsun zaten, vur abi sen de vur, bir de sen vur Çetin abim benim. Bak şu leblebi çarpsın ki arabayla geldik biz buraya, gelmedik mi Besim? Besim ne uyuyorsun be, arabayla gelmedik mi buraya; arabayı kayınçomun kaynatasından iki saatliğine almadık mı, bak abi bak ne diyor, "ne bileyim ben kimden aldığını" diyor, senin hiç böyle arkadaşın oldu mu Çetin abi, yazıklar olsun be. Neyse mühim değil, sen şurdan bana bir yolluk paket yapıver, ben hemen gider getiririm beş dakkada... Yemezler ha, peki, alıştık zaten itilip kakılmaya, ceketimi vereyim Çetin abi, ceketim dursun, getirmezsem parayı güle güle giy. Markadır ha, taş gibi ceket. Besim sen dur, karışma oğlum, hesaplar benden demedim mi ben sana; borçsa borç, tamam tantana etmeyelim yazarsın defterine alırsın aybaşında. Yav Besim ayıp ediyorsun ama, verme diyorum oğlum, borç benim, alma Çetin abi, Besim.. senin paran geçmez burda Besim, burası benim mekanım sayılır, değil mi Çetin abi söylesene, bari sen yapma Çetin abi be, yıktın şimdi beni!