Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Mail, hayatımıza girdiğinde büyük kolaylık getirdi. Ama bir işin cılkı çıkmaya başlamışsa, bu işe bir düstur ve hatta düsturlar silsilesi getirmek farz olur. Belki çoktan beri daha geniş kapsamda ele alınması gereken bir konuydu bu; internet üzerinden haberleşme gündelik hayatımızın bir parçası oldu ama her teknolojik yenilik gibi, internet haberleşmesinin nezaket ve ahlak kaideleri de, bu hususta bütün nezaketsizlikleri birer birer işledikten sonra gündemimize geliverdi. Aşağıdaki yazı, sadece "okur"lukla kalmayıp "yazar"lıkla da iştigal eden bir hanım okuyucuma, sayın Reyhan Sert"e ait ve kendisinin izni üzerine sizlerle paylaşmaktan zevk duyacağım bir muhteva taşıyor.

Kendisine peşinen teşekkür ediyor, sizleri yazıyla başbaşa bırakıyorum.

Mail yollamanın adabı olur mu?

Bir işin cılkı çıkmaya başlamışsa, bu işe bir düstur ve hatta düsturlar silsilesi getirmek farz olur. Mail, hayatımıza girdiğinde büyük kolaylık getirdi. Postanelere taşınmaktan, pul, zarf, kağıt kalem aramaktan, postacı yolu gözlemekten, postanın gidiş süresini beklemekten kurtulduk. Posta kolaylaşınca, paylaşım da çoğaldı ve tabii bu kolaylık, birçok suiistimali de beraberinde getirdi. Elbette -takdir edersiniz ki- suiistimaller, birtakım nezaket kurallarını kaçınılmaz kılıyor.

Her gelen mailden razı mısınız? Nasıl bir mail ister veya istemezsiniz; hangileri sizi kızdırıyor ya da mutlu ediyor? Yabancı kanallardan gelen abuk subuk anlaşılmaz mailleri hiç katmıyorum hesaba. Hani biz bize yolladıklarımızdan bahsediyorum. Mesela; "Bir Daha Bizden Mail Almak İstemiyorsanız...." ibaresini taşıyan mektuplar. İşyerlerinden, ticari amaçlı gelen her mailin altında "bizden bir daha mail almak istemiyorsanız, aşağıdaki linke tıklayınız" gibi seçenek olsa, kibar olmaz mı?

İsim ve adres kalabalığı

Her forward (sevk etmek) yapıldığında, daha önceki göndericilerin adresleri silinse, temizlense, sadece yazı (ya da yollanmak istenen her ne ise) yollansa daha iyi olmaz mı? Üstelik yeni yollayacak kişi de yolladığı adresleri gizleyerek yollasa? Böylece abur cubur kısımlar silinmiş olur, hem de milletin mektubu ortalıkta deşifre edilmemiş olur. Üstelik o kadar adres ve isim kalabalığı içinde, yollanan yazının asıl sahibini aramak gibi bir çabamız olmaz.

"Konu" yazmak o kadar zor mu?

Hele o forwardlarda iki üç tane Fw:"nin ard arda gelmesi nedir? Fazla "Fw:"leri silip temizlemek, ya da konuyu yeniden yazmak çok mu zahmetli? Konusuz yollamak yerine basit bir konu yazmak çok mu zor? Aklınıza hiçbir şey gelmiyorsa "selam", "merhaba", "konuya ne yazacağıma karar veremedim" bile yazabilirsiniz.

"3 vakte kadar" mektupları

Bir de falcı mektupları var. "Bu maili 3 güne kadar 20 kişiye yolla, yoksa şöyle çarpılırsın, böyle yamulursun". Tabii yollamadığı için çarpılanlara, yolladığı için zengin olanlara dair örneklerle süslenir bu mailler. Açık ve seçik ifade edeyim, bu tür mailleri hiç sevmiyorum ve yollayan hakkında iyi şeyler düşünmüyorum. Bu kişilerin imanının zayıf, iradelerinin güçsüz ve kendilerinin korkak olduğu kanaati beliriyor kafamda.

Böyle şeylere nasıl inanılır anlamıyorum?

Yardım talepleri: "Bu mail bir milyon kişiye ulaşırsa.."

En rahatsızlık vereni de "Ben kanserli bir çocuğum, bu mail bir milyon kişiye giderse tedavimi yapacaklar" türünden mektuplar. İşte ben en çok bunlardan korkuyorum. Vebal almak var. Ya doğruysa? İyimser yanım bunu düşünüp kendi kendini yerken, kötümser tarafım şunu iddia ediyor: Bir gün iki kafadar"ın bilgisayar başında canı sıkıldı. Birinin aklına şöyle bir muziplik geldi: "-Ben kanserli bir çocuğum, bu mail bir milyon kişiye giderse tedavimi yapacaklar- yazılı bir yardım maili oluşturalım. Sonra da arkadaşlarımıza yollayalım. Bakalım kaç kişiye gidecek? dönüp dolaşıp bize geri gelecek mi?"

Diğeri itiraz ediyordur:

-"Kim inanır böyle bir saçmalığa, mail gitmesiyle ücretsiz tedavinin ne alâkası var?"

Diğeri cevap verir:

-"Sen bilmiyorsun, ne saflar var, bak hatta buraya bir banka hesap numarası yazarsak para yatıracak enayiler bile çıkar".

İşte burada iki arada bir derede kalıyorum. Çünkü mail yollamakla tedavi olmak arasında alâka var mı bilemiyorum.

Bunun bir emekçisi yok mu?

Bir de, yazarı çizeri belli olmayan "forward"lar var. Herhangi bir kaynaktan iktibas edilen yazı, çizim ya da benzeri emek ürünleri, ne alındığı yer, ne de kim tarafından üretildiği belirtilmeden, herkese yollanıyor. Bunun sahibi, emek vereni kim? Bilinmiyorsa en azından nereden temin edildiğini, yani kaynağını yazmak gerekmez mi?

İtinasız mektup=Buruşuk ambalajlı hediye

Yalap-şalap yollanmış bir mail, buruşuk gazete kağıdına sarılıvermiş hediye etkisi bırakıyor bende. Bazı mailler, latife olsun diye, yedi kat pakete sarılan cıvık esprili hediyelere benziyor. Bazısı ise kutuyu açtığınızda suratınıza fırlayıveren yaylı boksör eldiveni gibi. Bazı mailler ise, pişireni belli olmayan, itinasızca servis edilmiş şahane yemekler. Kimisi basit, sıradan ama itinalı ve temiz, dostane ve samimi, bir satırcık ama özel, güven veren, sevildiğini, hatırlandığını hissettiren sıcacık şeyler.