Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Dolmakalem, daktilo, gaz lambası, bakır tencere, kilim, kömürlü ütü bir zamanlar gündelik hayatın "kahrı da hoş, lûtfu da hoş" cinsinden sevimli ayrıntıları idiler.

Külfetleri yok değildir: Dolma kalem mürekkep damlatır, daktilo şeridi soba kurumu gibi is bırakır, gaz lambası koku yapar, bakır tencerenin kalayı silindiğinde yemeği vurur, kömürlü ütüyü tutuşturmak enikonu hüner ister, herbirini lâyıkınca tasarruf etmek ustalık gerektirirdi. Zamanında zenginlik nişânesi sayılan ince edevât şimdi sefâletin alaturkalıkla kesiştiği yerde birer hicrân dekoru olduktan başka antika meraklılarının elinde "âsâr—ı atîka" kıymetine büründüler.

İki hafta önceki Aksiyon'da okuduğum bir yazı, gündelik hayatımızın alafranga âhenginin kibriti de fersûdeleştireceğini haber veriyordu. Bütan gazı ile çalışan ve neredeyse bir kibrit fiyatına denk düşecek kadar harcıâlem fiyata satılan plastik çakmaklar, bizim emektar kibritin canına okumak üzereydi.

Bu gidişle beş yıla kalmaz amatör koleksiyoncuların vitrinini süsler mi dersiniz; yeni neslin bastıbacak afacanları, babalarının bilgiç bir edâ ile, "bak evlâdım buna kibrit derler; ben kibritli günlere yetiştim; dedem piposunu bu tuhaf eczâlı çöplerle tutuştururdu" diye yâd—ı mâzi eylemeleriyle bıyık altından dalga geçerler belki de.

Kibrit bize XIX. yüzyılın yâdigârı; onda, mekanikle kimyânın bu asırda âniden şaha kalkmış gibi görünen ilerlemesinin telkin ettiği güven ve iyimserliğin izlerini bulmak mümkün. Kibritin mûcidi, belki de icadıyla gökten ateşi çalıp yeryüzüne indiren Prometheus'a duyulan kolektif şükran duygusunun zayıflamasına sebep olmuştu; nerede, ne şartlar altında olursa olsun kuru kalmasına dikkat edilmiş bir kibrit çöpü, anâsır—ı erbaa'nın en esaslı aktörlerinden ateşi her an emre müheyyâ kılabiliyordu. Çakmak taşından çıngı üfleyip, tiftiklenmiş pamuk veya ince kıyılmış yongaların üstüne düşürerek ateş yakmanın külfeti, kibritin sunduğu ihtilâlci kolaylıkla nasıl da çaptan düşüvermişti kimbilir?

Anladık sigara sağlığa zararlıdır ama tiryakiliğini erkân—ı harb rütbesiyle idrâk etmiş her ehl—i keyf, sigarasını plastik bir çakmağın hilekâr ve harcıâlem aleviyle değil, insana her zaman minik bir "abra—kadabra" numarası intibâını telkin eden kibritle tutuşturmayı tercih edecektir. Sigaranın ucunu ıslanmayacak tarzda dudağının kenarına iliştirdikten sonra kibrit kutusunu üç parmağı ile hafifçe kavrayıp —artık tik haline gelmiş bir refleksle— şöyle bir sallayacak ve kutu derûnunda kuzu kuzu yatan çöplerin, "buradayım ve senin için hizmete hazırım efendim" anlamında okunması gereken şen şıkırtılarından emin olduktan sonra kutunun sürgüsünü itecek ve içinden esaslı bir çöp seçecektir. Rüzgârlı havalarda kulağı kesik tiryakinin kibrit yakışına doyum olmaz: Kibriti kava sürttükten sonra akılalmaz bir çabuklukla avucunu ufacık bir davlumbaz hale getirir ve mutlaka ilk çakışta hedefine ulaşır; bu vâdide ikinci kibrite davranmak en azından amatörlük işâretidir (ve bu satırların yazarı en az dört kibrit israf etmedikçe rüzgârda kibrit tutuşturamayan beceriksizler zümresine dâhildir). Ateş, olgunlaşana kadar tiryâki bir dem bekler ve o esnada ilk tutuşmadan hâsıl olan eczâ kokusunun şöyle hafifçe geniz nâhiyesinden geçmesine müsaade eder; çoğu insan kibrit eczâsının kokusundan uzak durmaya çalışırken aslında elinde tuttuğu XIX. yüzyılın harikûlade icâdına karşı okkalı bir hürmetsizlik tavrı gösterdiğinin farkında bile değildir. Çöpün üçte biri tamamen yanmadan hiçbir tiryâki, sigarasını ateşle temas ettirmez; işlem hitâma erdikten sonra tütmesine mahal bırakılmadan kısa ve keskin bir üfleyişle kibriti söndürür.

Kibrit paylaşılabilir bir araçtır; kav kağıdının ucunu yırtıp üç—beş çöp fedâkarlığı ile bir kibrit kutusundan en azından on kişinin hâcetini gidermesi mümkündür. Buna mukabil çakmak ne kadar kullanışlı, ucuz, pratik ve güvenilir olsa da ikiye bölünemez; üstelik kibritin başka avantajları da vardır, yeri gelir kürdan olur, yeri gelir boş kutusunu ufak tefek şeyler saklamak için kullanabilirsiniz. Can sıkıntısına birebirdir; en dar sathı üzerinde dik durmasını sağlamak için zar niyetine dakikalarca oyalanabilirsiniz. Yanmış çöpleri israf etmeyerek ev, cami ve gemi maketi, abajur, çerçeve gibi meşgalelerde kullanan erbâb—ı hüneri de unutmayalım. Kibritin bunca fonksiyonunu, plastik bir çakmaktan bekleyebilir misiniz?

Bir kibrit fabrikam olsaydı bu kadar cân—ı yürekten bir kibrit müdafaanâmesi kaleme alamazdım elbette. Çakmak düşmanı değilim ama yıllardan beri yanıbaşımızda bize refakat eden küçük ayrıntıların ekonomi ve pratiklik uğruna ortadan çekilmesine gönlüm rıza göstermiyor. İlk iş bakkala gidip bir paket onluk kibrit alacağım ve onu hanımın cihaz sandığında, kurşunkalemlerimin yanıbaşında saklayacağım; modern zamanların sağı—solu belli olmuyor; bir bakmışsınız şu bizim kibrit sırra kadem basmış.

Esasen Ali Desidero'ya plastik çakmaktan ziyade kibrit daha yakışırdı!