Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Kitaba en çok yaraşan, elbette ilk plânda güzel bir ciltle kapaklanmış olmasıdır. Cildin sırt kısmı işlenmiş ince keçi derisinden "tambura" adı verilen oval bir şekilde olur ki, sayfaları açılıp masa üstüne bırakıldığında kitap açık kalabilsin.

Bir kitaptan bahsediyorsak eğer, büyük ihtimâlle kitabın içinde yazılı şeyleri konu ediyoruz demektir; yani "kitap" demekle zarfı değil mazrufu kasdederiz. Nâdiren kitabın kağıt cinsi, sırt tutkalı, kapak kompozisyonu, sayfa düzeni veya kitapta kullanılan harf karakteri (font) dikkatimizi çeker; halbuki bir kitapsever için kitap sadece okunacak bir nesne değil, aynı zamanda bir kolleksiyon nesnesi olduğu için onun fiziki özellikleri de göz önüne tutulması gereken bir ayrıntıdır.

Kitabın bir de zarfı vardır; yani elle tutulan, gözle görülen kısmı; kitap o aksâmıyla da güzeldir, daha doğrusu güzelliği hak eder. Kitap estetiği dediğimiz şey.

Kitaba en çok yaraşan, elbette ilk plânda güzel bir ciltle kapaklanmış olmasıdır. Cildin sırt kısmı işlenmiş ince keçi derisinden "tambura" adı verilen oval bir şekilde olur ki, sayfaları açılıp masa üstüne bırakıldığında kitap açık kalabilsin. Bu iş için forma dikişi de önemlidir. Kezâ cilt kapaklarının mukavva kısmı zamanla içe veya dışa doğru mukavves bir tarzda kıvrılmamalı, düz kalmalıdır. Osmanlılar bu yüzden kitaplarını bizim gibi dikine değil, bütün yan yüzeyi rafa değecek biçimde yan istiflemeyi tercih ederlerdi ve Osmanlılar kitap kadri bilir her topluluk gibi seyri insana değişik bir haz veren güzellikte enfes ciltler imâl etmişlerdi; erbâbının mâlumudur, klasik tarzda yapılmış bir Osmanlı cildi, sade görüntüsüne rağmen vakur bir zevkin mâmulü olarak başlıbaşına bir sanat eseridir. Genç kuşaklara sadece kitap okuma zevkini değil, bizatihi kitap zevkini telkin etmek, ne kadar pratikten uzak bir ayrıntı gibi görünüyor; ama medeniyet denilen birikim, böyle ayrıntıların farkına varılıp yeniden üretilmesiyle varlığını koruyabilecektir. Öyleyse şu sualle karşı karşıyayız: Bir gence, kitaplığımızdaki hangi kitabı, "İşte güzel bir kitabın dış görünüşü böyle olur!" diye misâl gösterebilecek durumdayız?

Eski kitap alıp satan sahaflara yolu düşenlerden iseniz, orada kimbilir hangi kitap meraklısının vaktiyle bu işe hayli zaman ve para ayırarak bütün kitaplarını aynı tarzda ciltlettiğini görmüş olmalısınız; hatta karton kapaklı kitaplar bile aynı işlemden geçirilir ama kitabın karton kapağı, sonradan mukavva cildin üzerine yapıştırılırdı. Böyle kitapların müşterek vasıflarından biri de kapakta altın yaldızla sahibinin isminin bulunmasıdır. Benim de kütüphanemde böyle itina ile ciltletilmiş özel kütüphane işi kitaplardan birkaç tane var. Kitap zevki ölmedi, kitap estetiğine dikkat gösterenler belki dün nisbet itibariyle daha fazlaydı; sayıca az olsalar bile bugün de tükenmiş sayılmazlar.

"Kitabın modası geçiyor" diye düşünebilirsiniz; internet sitelerinde daha şimdiden yüzlerce, binlerce kitap "e-Kitap" formatında bedava temin edilebiliyor ama küçük bir kusuru var: Ekrandan kitap okumak göz sağlığı için pek tavsiye edilir bir usul değil. Sadece e-Kitap okumak için tasarlanmış özel, hatta esnek bilgisayarlar üretildiğini duyuyoruz; onlar da aynı mahzurun esiridir. Şu bizim bildiğimiz kâğıttan mâmul sayfalar üzerine basılı kitap cinsi öyle kolay kolay ortadan kalkmayacak.

Bir ara dergi kolleksiyonlarından bazılarını ciltletmek için iyi bir mücellit soruşturmuştum; Ankara ve İstanbul'da cilt işini sanat derecesinde iyi yapan birkaç usta kaldığını söylediler. Tahminen bu tarz bir cilde ödeyeceğiniz para, bugün ortalama bir kitabın fiyatını geçecektir; dolayısıyla sanatkâr derecesinde iyi cilt yapan bir ustaya sipariş vermeden önce, kütüphanede böyle ciltletilmeğe lâyık kitap olup olmadığına bakmak gerekir. Oysa ki ben sıra işi, eli yüzü düzgün, orta halli cilt istiyordum; öylesini bulmak da kolay değilmiş meğerse. Eskiden her matbaanın bir köşeciğinde mütevazı bir mücellithane ünitesi bulunurdu. Münhasıran ciltçilikle uğraşan müstakil bir dükkan işletildiğine hiç şahit olmadım; birkaç metrekarelik bir alanda mücellit, evvelâ matbaanın işlerini gördükten sonra dışarıya iş yaparak evine ekmek parası götürürdü. Demek ki son kırk-elli senede bir mücellidin sırf cilt yaparak ev geçindirmesi ihtimali neredeyse tamamen tükenmiştir. Sebebi mâlum; "karton kapak çıktı mertlik bozuldu" değil elbette; asıl sebep forma şeklinde basılıp katlanan kitap baskılarının, sırt tutkalı çekme makinalarıyla çok ucuz ve zahmetsiz bir teknolojiyle üretilmesi. Böylece kitaplık rafları, sırtından kesilerek tutkallanıp karton kapağa yapıştırılan o harcıâlem kitap cinsiyle doldu; istisnâlar haricinde her kitaplığı, aynı teknikle yayınlanan kitaplar süslüyor.

Geçenlerde TÜBİTAK yayınlarının bir seri kitabı dikkatimi çekti. Bazı kitapları mukavva kapak ve cilt bezi ile ciltleyip üzerine şömize parlak kağıttan astar çekerek pek güzel bir kıyafetle satışa sunmuşlar. Fiyatı da hayli ucuz. İsmini hatırlamıyorum ama "Bilim tarihinde meşhur tartışmalar" konusunda kaleme alınmış bir eserdi ve aynı tarzda ciltlenmiş başka kitaplar da vardı. Hemen satın aldım ve bir kitabın fiziki altyapısının ne kadar önemli olabileceğini bir kere daha farkettim.

Çok hoşuma gitti, kitabın âdeta sevimli bir kedi yavrusunu veya bir oyuncağı sever gibi cana yakın bir hâli vardı.

Kitabın, fiziki hâliyle insanda zevk uyandıran bir nesne olduğunu yeniden hatırlamak güzel şey. Hangi kitapsever, kütüphanesinin iyi ciltlenmiş, iyi tertiplenmiş, rahat okunur kitaplarla dolu olmasını istemez ki?

Belli ki TÜBİTAK bu kitap dizisini, cilt makinesi kullanan bir basımevine sipariş vermiş. 4.5 YTL'ye okuyucuya sunulduğuna göre mukavva ciltli kitap üretmek, hiç de astronomik maliyetler gerektirmiyor demektir. Bundan sonra özel yayınevlerinden de aynı estetik endişeyi göstermelerini beklemek hakkımız değil midir? Yayıncılar kitabı hiç de küçümsenmeyecek paha ile satıyorlar. Bir noktaya kadar haklarıdır da; ama kitapseverler için en azından mukavva cilt kapaklı özel baskılar yapmayı düşünmenin zamanı gelmiştir bence. Duyduğumuz kadarıyla Avrupa ve ABD'de önemli kitaplar, yıllardan beri her zevke ve keseye hitab eden muhtelif baskılar yapıyorlarmış. Bizde denendi mi bilmiyorum ama en geniş mânâda yayıncılıktan para kazananların, kitabın altyapısına daha ziyade itina göstermelerini bekliyor ve diliyoruz.

Çünkü kitap güzeldir!

YAYINCILARA SİTEM: DİPNOT MESELESİ!

Kitaptan söz açılmışken bazı yayınevlerinin sapıverdiği bir kolaycılığı da eleştirmek isterim. Hemen sayfa altında verilmesi gereken dipnot veya açıklayıcı notların uzun bir liste halinde kitabın son sayfalarına atılması neredeyse gelenekleşmek üzere. Kitabın mizanpajını hazırlayan teknik elemanların savsaklamasından ileri geldiğini zannettiğim bu kolaycılıktan bir an evvel vazgeçilmesini beklemek en tabii hakkımızdır. Bazı okuyucular, açıklayıcı notlara göz atmayı gereksiz bulabilirler ama böyle bir usul, en azından okuyucuya karşı saygısızlık anlamına gelir. Her sayfada birkaç kere kitabın sonuna gidip, karınca duası ebadında dizilmiş numaraları takib ederek gerekli notlara ulaşmak, 'kitap okuma'nın bütün zevkini öldürüyor. Halbuki metin işleyen yeni bilgisayar programlarıyla bir kitabın notlarını uygun sayfalara dağıtmak çocuk oyuncağından da basit bir işlem haline geldi.