Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

'Okumak-yazmak', dilimizde artık son derece olumlu, övgüye lâyık bir vasıf olarak niteleniyor; adam olmanın ilk şartı nedir diye sorulsa, cevap cümlelerinin en az onda dokuzunda okumak-yazmakla alâkalı ibâreler geçecektir. Günümüzde bilgiye ulaşmanın ve bilgi üretmenin belki de yegâne çâresi budur fakat bundan çok önceleri, henüz iletişimin emekleme çağında bulunduğu, matbaanın bilinmediği zamanlarda bilgi şifâhi yolla, yani sözle naklediliyordu. Bizim kültürümüzde "kıraathane" kavramı, işte bu olgunun nasıl işlediğini târif ve imâ eder. Eski zamanlarda bilgi ve hikmete tâlib olanlar okur-yazar olmadıkları halde, birilerinden "dinlemek" sûretiyle kendilerini geliştirebiliyorlardı. Dinlenen şeyi zihinde tutmak için farklı türde bir zekâ cinsi edinmek zorunda kaldıkları açıktır: Hâfıza, eski zamanlarda şahsi kütüphanelerin yerini tutan biricik şeydi.

Uzun dinleme seansları esnasında dinleyici mevkiinde bulunanların, bugünlerde pek kıymet verilmeyen eski bir insâni hassa konusunda kabiliyet kazandıkları da açıktır: Dinlemek. Dinlemek, dinlemeye değer bir şey anlatıldığı ve dinleyenin anlatılan şeye katkıda bulunma ihtimâlinin zayıf olduğu hâllerde işleyen bir süreçtir ve farkında iseniz biz artık dinlemekten çok dinletmeyi tercih etmeye başlıyoruz.

Dinlenen şey, hâfızada tutulmak ve yeniden kullanılmak üzere işletilmek ihtiyacındaydı; bu bakımdan ezber, şifâhi, yani sözlü usulle bilgi aktarımının esas olduğu zamanlarda öğrenme faaliyetinin en faydalı ve gerekli temrinlerinden biriydi. Öğrencileri 'ezbercilik'e sevk ettiği gerekçesiyle eğitim sistemini eleştirmek, yakın zamanlara kadar bizde düşünülmeden tekrarlanan bir klişe hüküm hâlindeydi; halbuki kaba bir benzetmeyle ezberle uğraşmakla spor yapmak arasında hiçbir fark yoktur; her ikisinde de vücudun muhtelif mekanizmalarını dinç, sağlıklı ve üretken hâlde hazır tutmak maksadı vardır çünkü.

Okur-yazarlık modası, biraz da şehirlerde hayatın karmaşık hâle gelmesiyle ilgilidir ve toplumun entelektüel kapasitesiyle doğrudan ilgili olmayan bir kavramdır. İnsanlar okur-yazar olmalıdır çünkü, önceki zamanlara göre daha karmaşık hâle gelen üretim ve tüketim süreçlerinde, ulaşımda ve haberleşmede asgari derecede okur-yazarlık bilgisi, sıradan insanlar için kaçınılmaz hâle gelmiştir. Pekâlâ biliriz ki okur-yazarların neredeyse yarısından çoğu bu kabiliyetlerini kullanmak konusunda istek göstermezler. Günümüzün okur-yazarı, toplum süreçlerine uyumlu bir ferttir; fazlaca ârıza çıkarmaksızın şehir kurallarına uyar ve gündelik ihtiyaçlarını karşılayabilir. Halbuki okur-yazarlık kavramı ülkemizde hâlâ entelektüel seviyenin bir işareti gibi anlaşılıp öyle propaganda edilmektedir.

Biz yeniden 'şifâhi'lik konusuna dönelim. Bilgiyi şifâhi yolla öğrenmenin "okuma" eylemine nazaran hiç de pratik olmadığını kabul etmeliyiz çünkü dinlemek için bir de 'anlatan'ın varlığı gerekiyor. Okumak pratiktir çünkü tek kişilik bir eylemdir ve bu özelliği ile çağın bireyi öne çıkaran anlayışına pek uygun düşmektedir; dinlemek ise cemaat yapılarında rastlanan bir özellik olarak gitgide terkediliyor.

İletişim teknolojisindeki gelişmeler sayesinde artık dinlemek de tek kişilik bir eylem ve eğitim süreci hâline geldi. Türkiye'de henüz yaygın kullanışa açılmayan "sesli kitap" uygulaması, kitap satırlarına dikkatini yoğunlaştıramayan, gözleri iyi görmeyen, vaktinin çoğunu yollarda ve okumaktan uzak geçirenlerimiz için, neredeyse matbaanın icadı kadar güzel ve çığır açıcı bir yeniliktir.

Sesli kitap, kısaca diksiyonu düzgün birinin herhangi bir kitabı okuyarak kaydetmesi ve tâliplilerinin bu kayda erişerek okunanı dinlemesi esasına dayanıyor. İnternet üzerinde sesli kitap uygulamasına yer veren site sayısı şaşılacak kadar az. İsteyene en yeni şarkıları, klipleri bedavaya sunmakta yarış hâlindeki korsan sitelerde bile sesli kitap uygulamasına rastlamıyoruz. İlk bakışta bu duruma 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun engelleyici hükümleri sebeb gibi görünüyorsa da internetten korsan yoluyla indirilen sinema filmlerinin de kanuni bir korunmaya tabi olduğunu hatırlayınca tutarsızlığı farkediyoruz. Belki de bu garip durumun başlıca sebebi, sesli kitapların henüz ticari bir başarı kazanmaya aday görünmemesidir. Neticede benim bilebildiğim kadarıyla Türkiye'de iki internet sitesi, www.karakutu.com ile www.kultur.gov.tr adresi üzerinden yayın yapan Kültür Bakanlığı'nın resmi sitesinde bazı sesli kitaplara erişilebiliyor. Karakutu.com, 5846 sayılı kanunun, özürlüler için tanıdığı istisna çerçevesinde isteyenlere bedava hizmet vermekteyken Kültür Bakanlığı sitesi, ancak özürlü olduğunu isbatlayan üyelerine bedava sesli kitap indirme imkânı sağlıyor.

Bilgisayarımda, Türkçe sesli kitapların büyük çoğunluğunun kaydı mevcut durumda. Evet, ses ve kayıt kalitesi düşük, evet diksiyonu pek de iyi olmayan gönüllüler tarafından seslendirilmiş kitaplar bunlar ama otomobille, vapurla, trenle, otobüsle seyahat ederken kulaklıkla kitap dinlemenin zevki o kadar güzel ve farklı ki, bu kadarcık kusuru görmezden gelebiliriz. Kitap okumaya istekli olduklarını söyledikleri hâlde vakit darlığı yüzünden kitaba yaklaşamadıklarını ileri sürenlerin artık fazlaca mâzeretleri kalmadı; en azından bazı kitaplar, size bir kulaklık mesafesi kadar yakınlaşmış bulunuyor.

Benim tavsiyem ise ışıkları söndürülmüş sâkin bir odada sesli kitap dinlemenizdir; tadına doyum olmuyor.

Bu noktadan sonra Türkiye'de sesli kitap uygulamasını yaygınlaştırmak için nelerin yapılabileceğini konuşmalıyız. Bir ara bazı günlük gazeteler (yanlış hatırlamıyorsam Vatan) küçük bir fiyat karşılığında sesli kitap diskleri dağıtmayı denedilerse de çabucak vazgeçtiler. Çoğumuzun sesli kitap diye yeni bir imkânın varlığından haberi bile yok. Bu konuda televizyon yayıncılarına, gazete ve dergilere tanıtım yolunda büyük iş düşüyor. Sesli kitap tanıtımı yapmak, halkı bu güzel uygulamadan haberdar etmek, erişim yollarını öğretmek gerekiyor. Yazarların örgütlendiği kurumlar aracılığı ile kitabının 'sesli kitap yayın hakkı'nı, Kültür Bakanlığına devretmeye hazır yazar sayısının hiç de az olmadığını tahmin ediyorum. Kültür Bakanlığı ilk elde sadece üyelere mahsus sesli kitap indirme imkânını herkese açmalı, daha sonra yazarlarla ilişki kurarak sesli kitap sayısını artırmalıdır.

Türkiye'de dünyanın en kabiliyetli spiker ve dublaj sanatçıları var; Kültür Bakanlığı bu zengin potansiyeli harekete geçirebilecek en münasip kurumdur; TRT ve Devlet Tiyatroları ile işbirliği yapılarak çok seri ve kaliteli bir şekilde binlerce sesli kitap gerek internet, gerek diske basılmak suretiyle isteyenlere ulaştırılabilir. Bu arada konunun okulları ve öğrencileri de yakından ilgilendirdiğini belirtmek gerekiyor. Öğrenciye sesli kitap dinleme kültürü ve alışkanlığı, en iyi tarzda okullarda kazandırılabilir.

Her gencin cebinde taşıdığı minik ve hayli ucuz mp3 dinleme cihazlarının, aslında birer seyyar kütüphane anlamına geldiğini artık farketmemiz ve sesli kitap seferberliğine girişerek, "kitap okuyan" olmasa bile 'kitap dinleyen'lerimizin sayısını artırmamız gerekiyor.