Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bu satırlar kaleme alınırken, Meclis başkan vekili, Irak'a asker gönderme ile ilgili Meclis kararının alınması için toplanan oturumun gizli yapılmasına dair teklife CHP'li milletvekillerinin itirazlarını reddetmekle meşguldü; sonuç belli değil ama Meclis'ten hangi yolda karar çıkacağı kesin: Asker Irak'a gidecek.

ABD'nin Irak'ı işgaline yardımcı olmak anlamını taşıyacak ilk tezkerenin reddi ne kadar mâkul ise Irak'taki yönetim kaosunun yatışmasına yardımcı olacak bu adımın atılması da o kadar gerekli. Tartışması bile abes. Basında heyecanlı bir lise talebesi mantığıyla yazılmış itirazcı yorumlar var: ABD yalakalığından tutunuz da 8,5 milyar dolara satılmak, yanaşmalık yapmak gibi ağır ve düşüncesiz yorumlar. Asker göndermemeliymişiz, şahsiyetli, bağımsız, özgür, onurlu davranmak günüymüş bu gün. Hani şu Serasker Paşa'nın, "Yarabbi, şu halayığın aklını bir geceliğine bana ödünç ver ki, bir gece olsun rahat uyuyabileyim!" diye yakarmasına hak verdirecek yorumlar. Anladık haber kutsal, yorum hürdür ama şu bıçkın antiemperyalist delikanlı ağızlarının yorumla ne alâkası ola ki?

"Hayden bre yiğitler" edâsıyla stratejik analiz yaptığını zannedenlere sormalı: Bugüne kadar Türkiye'nin Irak sınırlarının ne kadar kötü bir öngörüyle çizildiği hakkında hiç imâl"i fikr etmişler midir? Lozan'a imza koyan onca ülke arasında sene sektirmeden her yıldönümünde bizim gibi "kutlama" yapan başka ülke var mıdır bilmem ama Irak'a asker gönderme meselesinin derûnunda, sarp dağların hatt"ı bâlâsından geçirilen güneydoğu sınırlarımızın ne derece dahli olduğunu pekâlâ görebiliyoruz. Vaktiyle, "o hudutlar, ancak o dağların güney eteklerindeki düzlüklerde korunabilir" diyenler kötü çocuk muamelesine tâbi tutulmuşlardı. Bugün Türk askerinin görev yapacağı mıntıkalar, Türkiye'nin tabii güneydoğu hudududur aslında.

Gidip de işgal mi edeceğiz? Ne münasebet? Doğru dürüst tarih okumayanlara tarih, böyle garip istihzâlar gönderir; tabii anlayana!

Doğru, Türk askerinin bölgeye intikali ile kışkırtmaya çok açık bir ortam hâsıl olacak ama risksiz askeri harekât dünyanın neresinde rastlanır bir nâdidedir? Bu riski Amerika'nın işini kolaylaştırmak, Conilerin yerine saldırılara göğüs germek için gidiyor değiliz; bölgedeki tarihi misyonumuzu ifâ için orada olacağız ve olmalıyız. Türkiye'nin görünür ve bilinir çehresinin ötesinde bir "özgül ağırlığı" var; devekuşu gibi kafayı kuma gömerek görmezden gelmeye kalkışsak da Türkiye bir bölge gücüdür ve üstelik büyük bir bölge gücüdür.

Bu güç yeri geldiğinde elbette kullanılacaktır ve kullanılmalıdır.

Güneydoğumuzda ABD, yeni bir komşumuz haline geldi ve şu ana kadar biz bu gelişmelerin dışında bırakıldık; Irak'a bugün asker yollamaz isek, Irak'ın yarınındaki yerimiz ne olur? Askerimiz milletlerarası güvenlik hizmetlerinde fevkalade bir kariyer yaptı; aynı hizmeti Irak halkından esirgemek için "ABD yalakalığı"ndan daha ciddi bir sebep göstermek lâzım.

Türk askerinin asayiş ve huzurun temini bakımından bölgede kaydedeceği başarılar, yarının diplomasisinde masaya konulan bir ağırlık teşkil edecektir. Diplomaside kötek üstüne kötek yemeye alışkın zihinler için elbette rahatsız edici bir durum.

Türkiye risk alacak, tehlike göğüsleyecek ki, sözü hatırı dinlenir bir uluslararası aktör haline gelebilsin. Biz batı dünyasının ucuz ve peşin kredi açtığı Helenistik nostalji değiliz; Kıbrıs Rumlarının avucuna bırakılan bahşişi, bizim emekle, terle, riskle kazanmamız gerekiyor.

Meclis kararını henüz açıklamadı; şu an itibariyle gizli oturum devam ediyor ama yol bellidir; gözümüzün nuru Mehmetçiğe Irak'taki vatan hizmetinde üstün başarılar diliyoruz.

Gözümüzsünüz!