Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Müflonlu terlik" modunda bile siyaset yapmanıza izin vermeyen o kapı gibi yargı kararından sonra dahi ümidimizi kaybetmemiştik; içimizde gizlediğimiz, "efendimiz yapacağını bilir, kim bilir şimdi ne ince siyaset taktikaları hazırlıyor, hasımlarına ot yolduracak nice ferasetler düşünüyordur" beklentisinden aldığımız güvenle bekliyorduk.

Ve nitekim yine şahane bir hamle ile siyaset gündeminde bir bomba etkisi uyandırmaya muvaffak oldunuz. Rakiplerinizin, seçimlerden sonra daha güçlenmek amacıyla giriştiği parti içi tasfiye hareketini, usta bir judocu gibi değerlendirerek, onları, yine kendi enerjileri ile yere vurdunuz. Seyredenler, hasımlarınızın, sırf size bu manevra imkanını kazandırmak için kasden bir "küskünler" zümresi oluşturduğunu sanabilirlerdi.

Küskünler hareketinin estirdiği cılız rüzgarı, size saygı ve bağlılıkta hala kusur göstermeyen grubunuzun üflemeleriyle güçlendirerek seçim kararını 312. maddeye bağlamanız gözlerimizi yaşarttı; kapıldığımız zevk ve sürurla kendimizden geçtik. "İşte akıl bu!" diyerek avuçlarımızı kaldırıp birbirine "çaktık" ve mühim bir zafer kazanmışçasına "bingoo" diye haykırdık. Bir anda başta hükümet olmak üzere devletin bütün uzuvları travma geçiriyormuş gibi kaskatı kesildiler; "batı kulüp" şaştı kaldı, "mediya" afalladı.

Büyüksünüz efendim, çook büyüksünüz; vaktiyle şahsınıza karşı yapılmış haksızlıkları, aşikarane bir "müstehakmış; az bile!" hükmüne çevirebilmeniz bile ne kadar büyük olduğunuzu gösteriyor. Doğrusu epey zamandır böyle bir büyüklük gösterisine şahit olmuyorduk; bilvesile şadi olduk.

Bir kere daha anlaşıldı ki sizsiz olmuyor efendimiz! Keşke her ihtimale karşı "klonlama" teknolojisi şu günlerde uygulanabilir hale gelmiş olsaydı?

Bazıları, "misyon"ununuzun henüz ne olduğunu anlayamadıkları için, "yahu günün birinde nasıl olsa ona da emr-i Hak gelmeyecek mi? Mezarlıklar vaktiyle vazgeçilmez olduğunu zannedenlerle dolu" şeklinde fikir yürütüyor olabilirler. Onlar, tarihte kahramanların rolünü anlamayan sefil insanlar efendimiz; bütün denizlerin suyunu sığdıramadığı için bir maşrapayı suçlamak ne kadar yersizse, onları da idraksizliklerinden ötürü bağışlamalısınız.

Bu esnada, "de facto" gerçeklerden ötürü ancak manevi planda önderliğini yapmakla iktifa ettiğiniz siyasi hareketin ne kadar belkemiksiz olduğu da ortaya çıkmış bulunuyor. Belkemiksizliği zaaf eseri olarak niteleyen yaygın kanaate, bu vesile ile gösterdiğiniz ibret nümunesi bile siyasi hayatımız bakımından başlıbaşına bir kar sayılır fakat anlayan nerede? Onlar, bir siyasi harekette belkemiği sahibi olmanın, manevra ve hareket kabiliyetini ne derece azaltabileceğini bilmedikleri için böyle düşünüyor olabilirler fakat açtığınız çığır meyvelerini vermeye başlayınca elbette ibret ve haşyetle titreyeceklerdir.

Bu arada bir kısım çevrelerin, "düşene vurmak Türkmen töresinin neresinde yazıyor?" kavliyle size hitaben kaleme almış olduğum şu samimi mektuplarda insafsızlık yaptığıma dair imalarda bulunduğunu da belirtmeliyim efendimiz. Haşa huzurdan "kim düşmüş" ki böyle düşünebiliyorlar anlayamadım; nitekim ben de onlara bu hayretimi izhar ederek, "Efendimiz düşmez, canı istediği zaman iner; düşmüş görünse bile siyasi taktika icabıdır, ardından hangi hamlenin geleceğini kestiremezsiniz. Büyük şahsiyetleri ancak tarihin muhakemesi yargılayabilir; üstelik arslan gerilir de öyle anlar" dedim. Pek bir şey anlayamadılar; doğrusu bu mütalaanın anlaşılırlığı üzerinde benim de ufak-tefek şüphelerim de yok değildir efendimiz.

Mücadelenizi, hayranlığın baygınlık noktasına erişen bir saygıyla izliyoruz efendimiz; netice ne olursa olsun "büyüklüğünüzü" daima takdir edeceğiz.