Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bazı uyanık öğrencilerin, daha evvel yapılmış tezleri ele geçirip kendi isimlerini taşıyan şekliyle bastırıp sahtecilik yaptıklarını duymuştum ama tez sahteciliğinin, neredeyse şirket biçiminde örgütlenecek boyutlara eriştiğini bilmiyordum. Tezler, akademik hayatta başarının en olgun ve kalıcı örnekleridir. Lisans seviyesinden başlayarak doktoraya kadar üç farklı kategoride sıralanan akademik tezler, pek çok açıdan öğrencinin seviyesini ölçmek ve değerlendirmek için mükemmel birer belge sayılırlar. Geniş zamana yayıldığı, uzun bir hazırlık dönemine ihtiyaç gösterdiği ve defalarca düzeltilme imkânı sunduğu için yazılı tezler, klasik imtihan biçimine benzemezler.

Bir tez savunmasında, "unutmuşum, iyi çalışmıştım ama heyecandan hatırlayamadım, o gece elektrikler kesilmişti..." gibi mazeretler anlamsız kalır. Ziya Paşa"nın "şahsın görünür rütbesi akl-ı eserinde" dediği hesapla tez, akademik seviyenin belirlenmesi bakımından vazgeçilmez bir imtihan şeklidir.

Yaşasın, nihayet sanayileşiyoruz

Geçenlerde elektronik posta kutuma her gün en az iki yüz tanesi birden doluşan "spam" (spam: adresinize gönderilen ama çer-çöp kabilinden sizi doğrudan ilgilendirmeyen davetsiz e-posta mesajlarına verilen İngilizce isimdir) mektuplarını ayıklarken içlerinden birisi dikkatimi çekti: Çeviri ve tez merkezi gibi bir başlık taşıyan bir mektup. Çer-çöp mesajlarını açmadan silmeyi alışkanlık edindiğim halde bu mektubu açtım: Tahmin ettiğim gibiydi. Hür teşebbüsün becerikli elemanlarından oluşan bir şirket (yoksa "çete" mi demeliydik?), meâlen, "Abi, her türlü çeviri ve tez işleriniz itina ile yapılır, adrese teslim edilir. Filan adrese başvurun, ayrıntıları görüşelim" cümlelerinin sıralandığı beylik bir ticari mektup göndererek, tez yapan öğrenci arkadaşlara -elbette ücreti mukabilinde- hizmet sunmayı va"dediyordu.

Şaşkınlıktan, "Yok canım, daha neler" dediğimi hatırlıyorum.

Bazı uyanık öğrencilerin, daha evvel yapılmış tezleri bir şekilde ele geçirdikten sonra fotokopi yaptırarak kendi isimlerini taşıyan şekliyle bastırıp sahtecilik yaptıklarını duymuştum ama tez sahteciliğinin, neredeyse şirket biçiminde örgütlenecek boyutlara eriştiğini bilmiyordum.

"Bon Pour L'orient", yani...

Tez sahteciliği konusunda yıllar önce Fransa"da doktora yapmış bir ağabeyimizden duyduğum bir bilgiyi de hatırlıyorum. Buna göre Fransa"da (herhalde özellikle Paris"te olsa gerektir), Fransa dışından yüksek eğitim almaya gelen yabancı öğrencilere tez konusunda "yardımcı" olmak üzere kanundışı çalışan özel bürolar mevcutmuş. Bu bürolara giden yabancı öğrenciler, bitirme tezlerinin konusunu, kapsamını, hangi hacimde olması gerektiğini belirtip siparişte bulunarak fiyat kestikten sonra, verilen tarihte tezlerini ciltlenmiş, kapaklanmış bir şekilde teslim alırlarmış.

Alan razı, satan razı yani!

"Peki" diye sormuştum o zaman, "bu tezleri inceleyen jüriler, diyelim ki ilk birkaç tezde durumu fark etmediler; ama daha sonra ellerindeki tezin "sınai" bir mâmul olduğunu mutlaka anlayacaklardır. Onlar göz yummadıkça böyle bir endüstri nasıl yaşayabilir ki?"

"Tamam" demişti Fransa"da tez yapan ağabeyimiz. "Böyle haller için Fransa"da kullanılan beylik bir tâbir vardır; "Bon pour l"Orient" derler bu gibi tezlere. Mânâsı, "Doğu ülkelerinden gelen öğrenciler için yeter de artar bile" demektir."

"Yani..."

"Elbette bilirler; bilmemeleri imkânsız. Bir öğrencinin milliyeti ve ülkesine ilaveten Fransızca"ya hâkimiyeti, derslerdeki durumu, hâli, tavrı onlar için mâlumdur zaten; kimin dükkânda tez yaptırdığını, kimin dizini kırıp kütüphane faresi kesilerek işine ciddiyetle sarıldığını elbette bilirler. " Bon pour l"Orient" lâfının teşkil ettiği birkaç hakaret katmanı var; evvelâ böyle bir tezle mezun edilen kişinin Fransa"da herhangi bir şekilde eğitim ve bilim sektöründe iş bulması imkânsızdır. Kendi ülkelerine gidip "Fransa"da kapı gibi doktora veya yüksek lisans yaptım ben" diye böbürlenecek tiplere bu anlayışı gösterirler ancak."

"O tez, meselâ Türkiye için, Mısır, Lübnan, İran için bir mahzur taşımaz mı?

"Taşımaz, çünkü o kadarcığı bile Şark için yeterlidir diye düşünürler; üzerine alınırsan büyük hakaret elbette!"

"Vay canına, demek..."

"Ne sandın ya?"

Tez siparişi veriyorum

Günün birinde bizde de bir "tez üretim endüstrisi" kurulur mu diye sormanın âlemi yok; kurulmuş bile.

Merak ettim, adresime gelen "tez yapılır abi" mealindeki e-mektupta verilen adrese sahte isimle bir mektup yazdım. Şaka yapıp yapmadıkları yanında işi ne derece ciddi tuttuklarını da gerçekten merak ediyordum. Yazdığım mektup aynen şöyle:

"Adresinizi bir arkadaştan aldım.

İşletme son sınıftayım; endüstriyel organizasyonlarda personel yönetiminin yönetsel analizi konusunda bitirme tezi yapmam lazım ama hoca alan araştırması da istiyor. Alan araştırması işleri de yapıyor musunuz? O da aynı fiyat mı? Bu konularda bilgi verirseniz memnun olurum."

Birkaç gün sonra cevabı geldi:

"Alan araştırması derken, ekonometrik bir analiz yapılacak mı? İstatistik de konunun içine giriyor mu? Bilgilendirirseniz, seviniriz. İyi günler.

Çeviri-Tez Merkezi..."

İnternet siteleri bile var

Bu cevabı alınca ne kadar şaşırdığımı tahmin edersiniz. Meğer sektör benim sandığımdan daha teşkilatlı imiş ve adamlar bir internet sitesi bile devreye sokarak çalışmakta imişler.

Haberleştiğim mail adresine ilaveten, bahsettiğim internet sitesinin adresi de bende saklıdır. Reklamı olmasın diye açıkça yazmıyorum ama bu gibi sahtecilikleri engellemekte görevli mercilerden ciddi bir talep gelirse bu bilgileri onlarla paylaşmaya hazırım.

Hâlâ merak ettiğim bir şey var: Bazı Fransızlar, göz göre göre kabul ettikleri tezlerin sadece şark mıntıkalarında geçerli olduğu düşüncesiyle kendilerine zarar gelmeyeceğini hesaplıyorlar. Bu durumda şerlerinden emin olmak için bizim uydurma tez sahiplerini, Kuzey Buz Denizi civarlarında filan mı görevlendirsek dersiniz?

"Boşver, bize bir şey olmaz" mı diyorsunuz?

Vallahi haklısınız!