Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Geçen hafta çarşambayı perşembeye bağlayan gece resmen bir “dejavu” hissi yaşadık; elbette yaşı elliyi geçkinler için. 27 Mayıs günlerini öncesi ve sonrasıyla yaşayanlar için Mısır’daki askerî darbe tam bir hafıza tazeleme temrinini andırıyordu.

Bir defa ordu “emir-komuta zinciri” içinde görünen bir fiyaka ile seçimle gelmiş bir iktidarı, kardeş kavgasına yol açacağı gerekçesiyle görevinden azledip, anayasayı askıya alıyordu. Ordunun kurduğu yeni düzende, anayasa mahkemesi başkanı devlet başkanlığına tayin ediliyor, iktidardaki parti dışında kalan bütün partiler bir şemsiye halinde ordu safında varlığını korurken iktidar partisi mensupları sırayla tutuklanıyordu. Ordu, devlet televizyonunu tanklarla kontrol altına alırken öteki kanalları kapatıp, çalışanlarını etkisiz hale getirmişti. Ne kadar tanıdık hatıralar!..

Ve bunların tamamı güyâ demokrasinin iyiliği için yapılıyordu.

Benim yaşıtlarım bu filmi çok gördü ve yaşadı. Mısır’da seçilmişlerin ordu tanklarıyla alaşağı edildiği gün galiba hepimizde Mısır halkı nâmına “Bir arpa boyu yol” katedilmiş olmasının zihinlerde bıraktığı burukluk vardı.

Mısır, 7 bin seneden beri tarih sahnesinin önemli aktörlerinden biri. Milattan önceki milenyumlarda kendi zamanının süper gücüydü; bu ülke kendi tarihinde ilk defa serbest seçimlerde halkının iradesiyle kendi yöneticisini seçti ve Mursî’ye kendi ülkesinin bürokrasisi bir yıl bile tahammül edemedi. Analizciler “Mursi niçin başarısız oldu?” sorusuna yığınla cevap buluyorlar ve bu cevapların pek çoğu haklı sebeplere dayanıyor.

Asıl cevap bulunması gereken soru şu halbuki: Mursi, nasıl başarılı olabilirdi; daha doğrusu Mısır’da demokrasinin aksamadan işleyen ve süreklilik gösteren bir idare tarzı olabilmesi için hangi unsurlar bir araya gelebilirdi?

Mursi’nin hatalarını seçip ayırmak kolay; hepsi bir senelik icraat. Mısır gibi bir ülkede demokrasinin yerleşip tutunabilmesi için nelerin gerekli olduğunu sıralamak o kadar kolay değil. Mesele, Mursi’nin şahsi tercihlerindeki isabetsizlik olabilir mi?

Konuya bu açıdan bakmayı deneyelim ve bir an Mursi’nin -diyelim ki Frau Merkel’in- demokratik görgü ve tecrübesine sahip bulunduğunu kabul edelim; kılık değiştirmiş bir Merkel’in aynı şartlar altında Mısır’ın son bir senesini yönetmiş olduğunu varsayarak yeni bir soru gündeme getirelim: Mısır ordusu yine de darbe yapar mıydı? Kılık değiştirmiş Merkel’in sağduyulu (!) öngörüleri ve tecrübesi onu Mursi’den daha başarılı kılabilir miydi?

Benim şahsi cevabım hayırdır. Demokrasi, sadece seçimden ibaret değil; iktidarın seçimle değişmesi güzel prensip ancak demokrasi, onunla ilk defa tanışan toplumlar için çok kaprisli, çok masraflı bir sevgili. İlk yıl ne kelime, müteakip yarım asır için bile çıkması muhtemel yığınla ârıza sırada beklemekte. Demokrasisini iyi-kötü rayına oturtmuş her ülke, demokrasi kaprislerinin bedelini ödedi (biz hâlâ ödemekteyiz).

Demokrasi tek bacaklı bir tabureyi daima dengede tutmak gibi daima ihtimam ve alaka gerektiriyor. Mesela dengesiz ekonomik verilerin ağır bastığı bir tabloda demokrasi, dünyanın neresinde olursa olsun “ilk vazgeçilecek şeyler” arasında yer alır; kezâ orta sınıfı geniş ve güçlü bir toplum yapısı olmaksızın demokrasiyi ayakta tutmak da bir nevi fantezi sayılabilir; bunun gibi daha nice lâzımesi var demokrasinin.

Dikta yönetimlerinin hâlâ bazı yerlerde revaçta olmasının sebebi bu: “Âdil bir diktatör”ün yönetimi, sancılı ve uzun zaman sabır gerektiren bir demokratik süreçten daha çekici görünebiliyor. Mısır demokrasiyi seçti ama demokrasinin gerektirdiği bedelleri (sabır, geleneklerin pekişmesiyle oluşacak demokratik kültür, dengeli ekonomik ve demografik tablo vb.) bir yılda ödemeye hazır değildi ve Mısır’dan bunu beklemek haksızlık olurdu. Bir yıl içinde demokrasi büyüsünden Mısır gibi bir ülkede başarı beklemek, olsa olsa müteakip askerî darbeye davetiye çıkarmak gibi bir şey oluyor.

Mursi’nin bir yılda başarılı olması neredeyse imkânsızdı ve başta kendisi olmak üzere bütün rejim aktörlerinin ve dış çevrelerin sabırlı ve anlayışlı davranması gerekiyordu. Olmadı, Mısır’ı izlerken takvimde yarım asır önceki Türkiye’yi hatırlamamızın sebebi de bu. Darbeden sonra Mısır’ı yeni acılar bekliyor olacak; dualarımız Mısırlı kardeşlerimizle. Darbecileri ve darbe muhiblerini kınıyor ve fotoğraflarını 27 Mayıs darbecilerinin sevimsiz vesikalarının yanı başına yapıştırıyoruz.