Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Evvela beni bir gulme aldi ki sormayin; bayramin son gunu muydu; haberlerde Sanliurfa'nin kurtulus torenlerini izliyoruz; hep malum sahneler: Milli kuvvetleri temsilen hucuma gecen yerli milisler.. isgalci Fransiz bayraginin gonderden indirilisi.. ardindan Turk bayraginin dalgalanmasi... Kameranin biri ilginc bir goruntu yakalamis; genc bir hanim agliyor. Icimden dedim ki, "tamam, bu da bizden." Disaridan bakinca ortada aglanacak degil; insirah duyulacak, gogus kabartacak ve hatta kahkaha ile gulunecek haller sergilenmekte; hoparlorden yapilan o meshur anonsu elbette siz de duydunuz: "O Fransizlar bizden." Fransiz'dan kastettigi, Urfa'yi isgal eden Fransiz askerini temsilen uzerine derme catma yabanci uniforma giydirilmis Mehmetcikler. Allah bilir bu temsilde kimse hic kimse "isgalci" rolunde gorunmek istemedigi icin bu figuranlik hizmeti, car na car garnizon emrindeki Mehmetciklere dusuyor. "Milli kuvvetler" rolunu oynayan Urfali delikanlilar o kadar havaya girmis ve temsil icabi kaleyi tutan "bizim Fransizlar"a o kadar "gercekci" bir uslupla hucuma kalkmis olmali ki kenardan hoparlorle ikaza gerek duyulmus: "Fazla sert davranmayin arkadaslar, o Fransizlar bizden." Gayri duyanda can mi kalir?

Buna cok benzeyen yasanmis bir hadise duymustum: Dogu Anadolu'da vaktiyle isgal gormus kazalarimizdan birinde yine bir "kurtulus toreni" yapilmakta. Torenlerin hazirligi surerken, kaymakama hic de hesapta olmayan bir haber ulastiriliyor; haber fena; telasla kaymakamin kulagina egilen memur diyor ki:

-Efendim, kurtulus torenlerinde dusman kuvvetleri temsil etmekle gorevli olan arkadaslar isyan halinde; her sene, her sene yenilip durmaktan, ayak altinda kalmaktan, itilip kakilmaktan usandik; bu sene kanimizin son damlasina kadar carpismadan mevzileri terk etmeyecegiz diyorlar. Nasil bir tedbir dusunursunuz efendim?

Boyle bir azmin tedbiri var mi? Hesapta olmayan ihtimal iste bu; "milli kuvvetler"i temsil eden gorevlilere, "O Fransizlar bizden; isin tadini kacirmayin." diye ikazda bulunmak kolay; tamam, "o Fransizlar bizden" ama her sene yenilip durmayi iclerine sindirebiliyorlar mi bakalim? Kaninin son damlasina kadar carpismadan mevzilerini terk etmeyeceklerini iddia eden "temsili dusman kuvvetleri"ni genc kaymakam nasil ikna etti bilmiyorum; ama su hadise herhalde Turk usulu mizahin saheserlerinden biri olsa gerektir.

Ve o Sanliurfali hanimefendi; inandiriciligi ve dramatizasyon kabiliyeti o kadar dusuk bir gosteri esnasinda bile kaynayan yuregini teskin edemedigi icin gozyaslarina dur diyemeyen o hanimefendi. Bu sahneyi gorunce aziz Mehmet Cinarli buyugumuzun babasini anlattigi o guzel siirindeki "Asker gorunce aglardin.." misrai geliverdi aklima;

Isin teorisini yapmak kolay ve esasen elbirligi ile suyunu cikarana dek "asker-siyaset" iliskilerinin ne idugu hakkinda teori ve tahlil gelistiriyoruz; isin tahlile sigmayan kisminda "asker gorunce aglamak.." var; bu millet, evlatlarini asker uniformasiyla ve yanasik duzende arslanlar gibi yurur gorunce aglayan bir millet; dun boyleydi, bugun de boyle ve hic suphesiz, her seye ragmen yarin da oyle olacak.

"O Fransizlar bizden" lafi, bana "tevriyeli" manasini da tedai ettirdi; "Fransiz" kavraminin yeni karsiliklarindan biri de "belirli bir konuya yabanci kalan, haberdar olmayan" manasina geliyor; buna ilaveten ayni kavram, "bizim Fransizlar" sekli ile milli bunyeye yabancilasmis zihniyetleri de temsil ediyor ki, nereden okunsa hicran. Evet, "o Fransizlar bizden" ama biz onlardan degiliz; "Burun yuzden dusmez" tabiri isbu hicrana bicilmis kaftandir. Batililasma tarihi ile beraber zuhur eden su "bizim Fransizlar" evin hayirsiz evladi gibi; ne sozden anliyor ne de "burun yuzden dusuyor." Sanliurfa'da temsili dusman kuvvetlerinin galeyan-i milli ile bayagi hirpalanacagi fark eden gorevli, sarf ettigi sozun bu kadar derin cagrisimlar yaratabilecegini biliyor muydu dersiniz; kitabin tam orta yerinden seslenen bir ikaz bu; "O Fransizlar bizden" ve neticede biz, kendi Fransizlarimizla yasamaya alismak zorundayiz.

Sahi, su "bizden" sozunun zihinde ne kadar sicak tedailer uyandirdigini daha once fark etmis miydiniz?

Bassagligi: "Inna lillah..." "Yedinci Sehir"in muellifi Ozkan Yalcin Beyefendi'nin vefatini uzuntuyle ogrendim. Kitabini yayinladigi zaman bana da gondermek nezaketinde bulunmustu. Daha sonra birkac kere telefonla gorustuk; Amasya'ya yolum duserse bana cay icirmek vaadi vardi. Kendisi o gunlerde Sivas'a ugrayacagindan bahsetmisti; ama kaderde hic yuz yuze gelmemek varmis. Aziz ve kiymetli hemsehrimi rahmetle yad ediyor, kederli ailesine ve sevdiklerine bassagligi diliyorum.