Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Isin tabiatina durust nazarla bakilirsa kabul etmek gerekir ki okuyucu, yazarin velinimetidir lakin esasinda ekmegini devletten yiyen biri sifatiyla yuzyuze veya mektup, telefon, faks gibi vasitalar araciligi ile munasebette bulundugum okuyuculari velinimet gibi gormedim; bu, belki de esasli bir algi kusurudur cunku yazmaktan murad okunmaktir ve bu sutunda yazilanlari her ne saik ile olsun okuyan kisilere karsi en azindan manevi bir veballe borclu bulundugum asikardir. "Algi kusuru"ndan maksadim okuyucuyu velinimet gibi gormek yerine onu "yol arkadasi" gibi kabul etmek beki de; fikri seyahat esnasinda endiseleri, ofkeyi, sevinci, tedirginligi ve bazi dikkatleri bolusmeyi diledigim kisiler gibi gormek.

Okuyucuyu velinimet kabul etmesem de onlarin uzerimdeki hakkini hissediyor ve biliyorum: En kucuk bir dalkavukluk tavrini hatira getirmeden soyleyebilirim ki onlar, bu sutunun sahsi ve keyfi tasarrufuma tahsis olunmus bir baba yadigari olmadigini hatirlatmakta hic de cekingen davranmiyorlar; hayir, "cur'et" kelimesine sigabilecek bir kuvvet gosterisi degil bu; tam aksine alabildigine saygili, nazik, mesafeli ve ince ihsaslar gonderiyorlar: Bilgi yanlislari ayni nazik eda ile tashih ediliyor, eksiklikler isaret olunuyor, kalite dusuklugune dikkat cekiliyor, ilk elde akla gelmeyen hususlar hatirlatiliyor. Yazarin hemen omuzbasinda hissettigi dikkatli, edepli ve sevgi soluyan bir nefes; isiniz arkaya donup "kimdir bu okuyucu?" diye meraklanmak degil, isiniz bu mesafeli dikkatin menzilinde hep daha iyiye yonelmek. Belki bir miktar gerginlik veriyor; ama asab bozuklugu asla!

Sayilarini bilmiyorum; sayiyla isim yok; onlari ciddiye almam gerektigini hatirlatacak olcude var olduklarini biliyorum; ama. Bu oyle bir munasebet ki, ben onlar icin bir seyler yazmis olmakla kalmiyorum; mukabilinde onlar, bu satirlarin yazarini sanki cok uzaklardan sevgi ve edep kelimeleriyle tarif edebilecegim bir dikkat halesi ile kusatip sahip cikiyorlar. Hayir, bu ilgiden rahatsiz degilim ve bu samimi munasebeti sadece onlardan gelen her mektubu cevaplandirmakla izaha kalkisarak basit bir alis-veris mesabesine dusurmeyi de aklimdan gecirmiyorum; onlari hissediyorum; iste bu onemli.

Bir de okuyucu-yazar munasebetinin kenarinda duranlar var; onlarin haberini cogunlukla ikinci elden aliyorum; hep ayni seyden sikayet ediyorlar: "Okuyorum ama anlamiyorum; biraz daha anlasilir kelimeler kullansa!.." Sureta bu sikayete hak vermemek imkansiz: Yukarida, yazmaktan murad okunmak demistim, eksik; "anlasilmak" demek gerekirdi. Kenarda durup "anlamiyorum ki" gerekcesiyle tereddut izhar eden okuyucu belki fark etmiyor ki, yazarin kelime secmekteki titizligi daha fazla anlasilir olmaktan ibarettir; sadece "sade" kelimelerle ve uc, bes yuzu gecmeyen bir vokabulerle neyi, ne dereceye kadar anlamak ve anlatmak mumkun? Sozun sahikasi icaz, icazi fark edecek dikkat nerede? "Neyi aradigini bilmeyen, neyi buldugunu da bilemez" diyen hakim hakli. Esasen yaziya gecirilen her ifade, fitraten icaza dokulmek niyetiyle akar lakin yine de cogu kelimelerin manayi orten seddine takilip kalir. "Anlamiyorum" sikayetine kelimelerin keyfiyetinde bahane aramak, aslinda anlama problemini gormezden gelmek degil mi?

Biliyorum oradasiniz; giyabi tanisikligin isittigi bir haletle, bir gazete okuyucusundan cok daha fazla bir okuma, anlama, tahlil ve tenkid cehdiyle bir sayfadan digerine, bir sutundan oburune akil ve gonul hicranlarina sifa umidiyle satir aralarinda salih ve sadik kelimeler arayip duruyorsunuz; bu arayista ne kadar hakli, umitvar olmakta ne kadar masumsunuz ve beklentiniz aslinda yazara ne kadar agir sorumluluklar yukluyor.

"Okuyucu yazarin nesi olur?" suali, salih bir cevap icin sadece matbuat hayatimizin degil, bir yolu birlikte yuruyen butun yolcularin samimiyetine muhtac: "Velinimet", bu manada tabasbus kokulari aksettiren bir kelime; ticari hayatta makul gorunen bir sukran hissinin, birbiriyle kelimelerle alisveris eden taraflar arasinda ne kadar sefil durdugunu siz de fark ediyorsunuz degil mi?

Biz yol arkadasiyiz olsa olsa; kelimeler azigimiz, cumleler yolumuz, mefhumlar mola ateslerimiz, anlayisi keskinlestirmek menzilimiz, hakki ketmetmemek istikametimiz ve kendi anlamimizi anlamak hedefimiz. Yol uzun, menzil cetin; ara sira birbirimizin omuzuna yaslanmak yol hukukundan sayilmaz mi?

Biliyorum oradasiniz yol arkadaslarim!