Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Okuyucu diyor ki: Geçtiğimiz hafta ailece denize gittik. Ablam ve ben denize haşemalarımızla girdik. Denizden çıktık kıyıda yürümeye başladık. Kıyıda 50 yaşlarında bir bayan, eşiyle birlikte oturuyordu.

Tebessüm edip yanlarından geçiyorduk ki; bize bişeyler mırıldandı... Biz de teyze bir şey mi soruyor diye nezaketen "buyrun" dedik. Teyze bize "O üzerinizdekiler suyu hissettiriyor mu?" diye kinâyeli bir şekilde sordu. Biz de gerçekten merak ettiğini düşünerek "Evet hissettiriyor ve rahat" dedik. Birden çirkinleşti, "Hiç zannetmiyorum, doğru söylemiyorsunuz" diyerek sesini yükseltti. Ben de "Hanımefendi biz böyle rahatız, herkes nasıl rahat olacaksa öyle girsin denize. Bu kimseyi ilgilendirmez." dedim. Teyze teyzelikten çıktı ve saldırıya başladı. "Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz, yazık size!" diyerek haşemayı kasıtlı giydiğimizi söylemeye çalışıyordu. Ben de hâlâ saygımı korumaya çalışarak, "Hanımefendi ben sadece özgürlüğümü kullanıyorum, siz de öyle" dedim. Kadın bize hakaretler yağdırmaya devam ederken, eşi de "Bırak bırak onlar ülkeyi İran a çevirmek istiyorlar, onlar İran istiyor" diyordu. Ardından bize mesleğimizi sordu o sinirin arasında. Ben öğrenci, ablam da öğretmen olduğunu söyleyince daha da sinirlenerek "Yazık size yazık! Ülke size mi kaldı" diye bağırırken anladık ki bu insanlar saygıdan ve hoşgörüden çok uzaklar! Oradan uzaklaşırken de adam arkamızdan "Bırak İran'a gitsinler" diye bağırıyordu.


Halkın değil ama vatandaşın denize girdiği nezih plajlarda haşemalı insan görmek istemeyen teyzeyi anlıyorum fakat bu yol çıkar yol değil; benim de görmek istemediğim ve kendimce fena bulduğum bir kamyon dolusu şey var. Meselâ ben de halkımızın değil ama vatandaşların girdiği itibarlı plâjlarda elâlemin deniz kıyafetine bulaşan sinirli teyzeler görmek istemeyebilirim. Ne olacak? Şu kavuran sıcaklarda suda serinlemek yerine plâjın aslında kimin mülkiyetinde bulunduğunu öğrenmek için kadastro çalışması mı yapacağız?

Sana ne teyze, sana ne? İsteyen haşemayla girsin denize, isteyen suni elyaflı taklit kürk manto ile. Denizin haberi bile olmaz, hattâ umurunda bile değildir böyle şeyler. Farzımuhal, denize girdiğinizde "yallah dışarı; kimyamı bozuyorsun" diye hırçınlaşıp karaya mı atıyor sizi? Yoo. Aldırmıyor bile. Siz de aldırmayacaksınız. Estetik açıdan uzaktan eleştiri hakkınız var ama sadece o kadar...

Gel de eğri oturup doğru konuşalım teyzeciğim: Artık yaşını başını alma raddelerine gelmiş bazı hanım gazeteciler haber kıtlığı çekince çirkin ördek yavrusu kılığına girip geziyor, kimse karışmıyor. 367 meselesinden müseccel sâbıkalı kötü hukukçular, allâme kılığında geziyor ona da kimse karışmıyor. Bir sayfasına tam tamına 28 tane üryan hatun fotoğrafı yerleştirmeyi başararak görmemiş okuyucularına kadın anatomisi hakkında ince detaylar sunan gasteler "gazete" kılığına bürünüyor ona da kimse karışmıyor; karışamaz da. Arz talep meselesi; divânelerin hemdemi divâne gerektir teyzeciğim.

Gir denize sereserpe, ferahlan; dulun, bir daha dulun, bir daha dulun. Oh de. Çık kıyıya palamut gibi. Tak güneş gözlüğünü, al eline ucuz polisiye romanını; istakoz gibi kızar, keyfine bak, fakat elâlemin çoluğuna çocuğuna hayat tarzı dersi filan vermeye kalkışma lütfen.

Becerebiliyorsan 367'nci hukuk allâmesine mektup yaz, plâjları kamusal alan yapsın; beceremiyorsan otur yoğurdunu ye. Senin plajda yoğurt yeme hakkın engellenirse o zaman seni de savunuruz canım benim. Söz!