Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Normal gazete boyutundan vazgeçip, medya tabiriyle tabloid ebadlarına döndüğünde hiç memnun olmamıştım. Ben Radikal gazetesini o haliyle daha çok seviyordum.

Tabloid, yani normal gazetenin ikiye katlanmış şekli Türkiye dışında hayli yaygındır ama Türkiye’de pek kadri bilinmedi. Daha ziyade gazeteyle dergi arasında mütereddid, kadersiz bir algısı var tabloidin.

Tam tabloide alışıyoruz derken kötü haber duyuldu: Radikal kapanıyormuş, daha doğrusu web üzerinden yayına devam edeceği ama artık kâğıt baskıya elveda diyeceği konuşuluyor. Gazetelerin bir maliyet çehresi vardır ve biz okuyucular o sevimsiz yüzle pek ilgilenmeyiz. Külfeti getirisinden fazla her yatırımda olduğu gibi gazetelerin de patronlarına kazanç bakımından mâkul bir şey anlatması gerekir. Demek ki Radikal’in yükü, artık taşınamayacak kadar ağırdı diye düşünmekten başka çare yok. Yine hakşinaslıktan vazgeçmeyelim; patronlar çoğu zaman kâr-zarar bilançosuna pek aldırış etmeden yola devam ederler. Gazete çıkaranların yakın zamanlarda bankacılıktan inşaata, emlaktan pazarlamaya kadar pek çok yan dallara yatırım yapmalarında zararına gazete satış gerçeğinin büyük hissesi vardır.

Radikal artık satıcılarda olmayacak; habercileri ve yazarları şüphesiz başka mecrâlarda yazmaya devam edecekler ama bundan sonra aynı tarzda tabloid boy gazete çıkarmak isteyenler iki kere düşünecek. İşte bu fenâ.

KONUYU BİRAZ ŞAHSİLEŞTİREBİLİR MİYİM LÜTFEN?

Belki bazılarınız ayıplayacak, “Konuyu şahsileştirme kardeşim” diye bana çıkışacak; başa gelen çekilir: Radikal’in kapanmasıyla bir alışkanlığım sekteye uğrayacağı için çok endişeliyim. Öteden beri Radikal’in çapraz bulmacalarını, her defasında yeni bir meydan okuma ve rekabet hissiyle çözmeye başlamak gibi bir küçük ve mâsum zevkim vardı; artık olmayacak gibi görünüyor bundan sonra.

Meydan okumaktan kasdım şu: Çapraz bulmaca, mürekkepli kalemle çözülmeli bana göre. İyice düşünüp cevabı kesinleştikten sonra kutucuğun tam ortasına gelecek şekilde düzgün bir kaligrafiyle doldurulmalı ve mutlaka büyük harf kullanılmalı. “A, bu yanlış olmuş, düzelteyim” diye bir şey yok benim kurallarımda. Düzeltmeye kalkıştığınız an yenilmişsiniz demektir. İşte bu kurallar çerçevesinde, takriben 15-20 dakikada bütün soruları doğru cevaplandırırsanız altına imzanızı atıp, “Yendim seni!” diye kendinize küçük bir iftihar böbürlenmesi armağan edebilirsiniz.

Yendiğiniz kişi kimdir? Çapraz bulmacaları, çoğu kere adı bile zikredilmeyen birileri hazırlar ve künyede esâmileri okunmaz. Radikal’deki uygulama farklıydı, hem adı belliydi hazırlayıcının hem de e-mail adresi: Nedret Erdoğdu.

Ara ara kızdığım, eleştirdiğim olmuştur. Bulmacacıyı yanıltmaya bayılır; birden fazla karşılığı olan sorularda ustadır. Kelimenin yakın karşılığından ziyade pek belli etmeden uzak ve pek akla gelmeyen diğer karşılığını sorarak mandepsiye bastırmayı sever. Beni ara-sıra kızdıran bu özellikleri, aslında onun üslûbunu ve meziyetini teşkil eder. Okuyucuya her defasında, “Bakalım bugün hazırlayıcıyı yenebilecek miyim?” merakını telkin ettirmesi ise ustalık sırrıdır.

Nedret Erdoğdu’ya gecikmiş bir teşekkür borçluyum. Kitap okumaya geçmeden önce bana her defasında sonu belirsiz bir oyun gerilimi sunduğu için ona teşekkür ediyorum. Defalarca eleştiri mektubu gönderip, “Böyle olmaz kardeşim, bak bu böyle olur” diye ukalâlık etmeye niyetlendimse de elim varmadı.

Sağ ol Nedret Erdoğdu; Radikal’i özleyeceğim fakat –diğer yazarlar lütfen darılmasın!- bulmacalarını ayrıca arayacağım da muhakkak.

Şöyle böyle bir ay kadar idare edecek bulmaca stokum var neyse ki. Her hafta salı günleri saat 16’da program yaptığım Burç FM yöneticisi kardeşlerim, yıllardır bu küçük kaprisimi anlayışla yerine getirdiler; bir önceki haftanın bulmacalarını kesip bana hediye etmek nezaketi gösterdiler. Henüz çözemediklerimi kitap düzeninde bir araya getirip tutkalladım. Ne kadar idare eder bilmem.

“İdare etmek” deyince 80’li yıllarda çekilmiş bir yerli film sahnesi aklıma geliyor. Sosyete mensubu sekiz-on genç tekneyle gezinirken motorları bozuluyor, ıssız bir adaya düşüyorlar. İlk akşam ateş etrafında toplanıp yemek yerken gençlerden biri önemli bir ikazda bulunuyor,

-Rakıyı idareli içelim arkadaşlar; yarın ne olacağımız belli değil!

Benimkisi de üç aşağı-beş yukarı o hesap, tebessüm edilesi bir durum!

BİR TARİH DERGİSİNDEN DAHA FAZLASI: “# TARİH”

Geçen sene Gezi olaylarında Türk basınının iyi bir imtihan verdiğini söyleyemeyiz; özellikle NTV, Türkiye’yi sarsan önemli olaylar cereyan ederken penguen belgeseli gösterdiği için daha ilk günlerden itibaren protestolara hedef olmuştu. Aynı grubun yayınladığı NTV Tarih dergisi ise bağlı olduğu grubun yüzünü ağartırcasına adeta koleksiyonluk bir Gezi sayısı çıkararak bütün dikkatleri üzerine çekmiş, ne var ki dergi, yayın grubu tarafından -iktidarın hışmını çekmemek için olsa gerek- kapatılmıştı.

Dergiyi yayınlayan ekip, çok iyi dergicilik ve gazetecilik yaptıkları bir esnada altlarındaki zeminin çekilmesinden ötürü elbette çok üzüldüler ama pes etmediler. Aynı ekip ve aynı yayın çizgisiyle bu Haziran başında dergiyi, “# Tarih” adıyla yeniden okuyucusuyla buluşturmayı başardılar. İlk sayıyla birlikte geçen yıl yayınlanan ve derginin kapatılmasına sebep olan son sayının yan yana aynı paket içinde verilmesi çok akıllıca bir tanıtım çalışması oldu.

Radikal’e elveda derken, olup bitenleri doğru anlama çizgisinde gayretini sürdüren “# Tarih” dergisine hoşgeldin diyorum.

Yeri gelmişken bir küçük itirazımı belirtmek isterim. Twitter nesli, derginin başındaki (#), yani “hashtag” işaretine şüphesiz âşina; ne var ki benim gibi sosyal medya özürlüler için bu işaretin (font?) adını bulmak hayli araştırmadan sonra mümkün olabildi. Dergi alırken bayiye, “Hashtag Tarih dergisi var mı?” diye sormak garibine gider benim gibilerin.

O kadarcık kusur nazarlık olsun. Dergi, popüler tarih dergicilik çizgisinin vadettiği kolaycılığa iltifat etmeyen yaklaşımıyla dikkatimi çekti. Tarih denilen birikimin, esasen bugünü anlamak için gerekli olduğunu vurgulayan bir yayın anlayışına sahip. Şu esnada olup biten hadiseleri doğru anlamak için okuyucuya kestirmeden tarih vizyonu veya daha doğrusu tarihi derinlik hizmeti sunan yorumunu çok beğendim.

Her eve rahatlıkla girebilecek bir dergi. Alıcı nazarla incelemenizi tavsiye edebilir miyim?