Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Oohh, hepimizin gözü aydın; sular bulandı, hava puslandı... Havada mis gibi bir kriz kokusu...

Demirel, "Demokrasilerde çare tükenmez" derdi hep, doğruymuş; "çare", açıla"kapatıla sistemle yüz göz hale gelen DEHAP'ın, 3 Kasım seçimlerinden önce herkesin gözünün içine baka baka başvurduğu bir seçim hilesinden neşet etti.

Çetin Altan, boşuna mı, "enseyi karartmayın, iyi olacak" deyip durmaktaydı? İyi oldu; enseyi karartmadık. Siyasi buhran zilleri şaklatarak geldi kapıya dayandı. Ne demiş ecdâd, "gün doğmadan meşime"i şebden neler doğar?"

Bütün demokratik ve dahi anayasal güçler diken üstündeydi zaten; relax beyler; erken bir seçim hepimize çok iyi gelecek...

YÖK Tasarısı mı, "güldürmeyin beni" demişti hani rahmetli İsmail Arar. Gitti gider efendim, ol mevtâyı yerinden gayrı kimse kıpırdatabilemez. Alemdaroğlu'nun, Gürüz'ün, üniversitelerinin açılış konuşmalarında arslanlar gibi gürleyerek statükoyu savunan rektörlere büyük göz aydınlığı. Erken seçim rüzgârları, bir nefhâ"i ba's"ü bâ'del mevt gibi ruhlarımıza taze can vermekte. Artık birtakım teyakkuz hallerine son verilebilir; baksanıza hükümet bile, "YSK, DYP'ye açıktan milletvekilliği tahsis ederse erken seçime gideriz" diye gürlemiş; blöfe rest! Delikanlılığa da bu yakışır zaten; "Kordonboyu seyrine durmuş, titret efem vur dizin üste".

İcabında biz de Kubilaylar gibiii, kanımızın son nefesine kadaaar.." nutukları çeken allâmelerimiz artık kamuflaj üniformalarını çıkarıp avcı boy çukurlarını terk edebilirler. YSK ne karar verirse versin nurtopu gibi "belirsizlik dönemi"ne girmiş bulunuyoruz.

Oh be, oh!

Amerika da beklesin, Avrupa Birliği de; görmüyor musunuz birader, işimiz var; arslanlar gibi siyasi krizimizi bırakıp sizinle mi uğraşalım yani?

Baksanıza, DYP'liler, "seçim bizim gıdamızdır" demişler; doğru tesbit ki nasıl! Her genel seçimden altı ay, bilemedin bir sene sonra sabahları aç karnına bir kaşık fevkalade iyi olur; kuvvet şurubu gibi, dut pekmezi gibi iştah açar, zihne küşâyiş, adalelere mukavemet, dillere çalpârelik verir bu seçim mâcunu.

Seçim gibisi var mı? Matbaalar harıl harıl çalışacak; milletvekili aday adayları kesenin ağzını açıp dağ taş demeden yollara düşecekler; şoförler kazanacak, tamirciler, yedek parçacılar "ya bereket" diyecek. Anket firmaları ortalığın tozunu alıp, şirketin möblelerini tazeleyecekler. Delegeler derseniz keyiften sekiz köşedir şimdi. Lokantalar, kebapçılar, pideciler, terziler, kıraathaneler dolup boşalacak... Tayin terfi bekleyen memur soluğu Ankara'da alacak...

Bereket yağacak piyasaya bereket!..

Onca bereketten gazeteci takımına pay düşmez mi hiç; bizim işlerimiz de açılacak; eskiden bir yazı için sabahtan akşama oflayıp puflarken şimdi konulardan konu beğeneceğiz.

Tartışacak bir dolu hukuk açmazlarımız olacak; hükümet meşru muydu değil miydi, çıkarılan kanunların hâlâ geçerli sayılır mı? Zamlar geri alınmalı mı, ödenen maaşların kanuni dayanağı var mı bakalım? E, bu durumda AB uyum yasaları da hepten geçersiz olur; kekâ!

Kriz değil mübarek, resmen yaşama sevinci yahu; adrenalin, bir nevi hayat hamlesi...

Oh be oh!

Demiştik zaten, "istikrar delikanlı adamı bozar, bize yaramaz" demiştik. Nitekim bozdu işte.

Piyasalar allak"bullak olacakmış; olsun! Erken seçimden daha mı mühim bu piyasa denilen şey, bugün bozulur yarın düzelir... hem düzelmese kaç para yani, alışmıştık zaten...

İstikrarsızlık yatırımları etkilerse peki, belirsizlik bürokrasiyi meflûç hale getirirse? Bir şey olmaz efendim, biz ne istikrarsızlıklar gördük, geçiniz başka?..

...

"Ey sağduyu, ey akl"ı selim, geldinse tahtaya üç kere vur" diyoruz; hatiften darbuka şakırtıları geliyor; çare yok, perküsyon o kadar baştan çıkarıcı ki ritme uymamak imkânsız!..

Rampi, rampi!..