Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Mitingimiz müthişti değil mi Cüneyt abi? O ne muazzam kalabalık, o ne şâhâne gösteri? Gerici çevreler korkudan nasıl da tırsmışlardır kim bilir?.. Sana göre bu anlamlı mitingler, geleceğimizi nasıl şekillendirir dersin?

-Valla Tuncaycığım, iyi hoş da, birbirimizi kandırmayalım burada. Mitinge gelip bayrak sallamak başka şey, aynı kalabalığın seçimde sandık başına gidip aynı partiye oy vermesi başka şey yani...

-Niçin ümitsiz konuşuyorsun abi; en azından şu belli oldu ki laiklik, cumhuriyet, devrimler sahipsiz değil. Meydanları sarstık meydanları!..

-Ben farklı bir şey söylemiyorum ki Tuncay; kalabalık iyi ama rahmetli Bölükbaşı'nın dediği gibi "tâne yok". Bu kalabalık yarın seçim olsa gider, bilmem kaç partiye bölünür.

-Bölünmeyeceğiz, böldürmeyeceğiz abi. Bu defa başka!

-Ne başkası oğlum? Meydandaki kalabalığın, sağcı partilere oy verip de sonradan pişman olanlardan meydana geldiğini mi zannediyorsun; bunlar 2002'de solcu ve ilerici partilere oy vermişlerdi. Bugün hepsi CHP'ye oy verse yine durum pek değişmez...

-Nasıl yani abi, moralimi bozuyorsun ama...

-Bak Tuncay, CHP 2002'de yüzde kaç oy aldı? Yirmi diyelim; peki 2007'de bu % 20'yi kaça çıkarmak ihtimâli var?..

-Rahat otuzu vururuz abi, hatta belki 35...

-İyi ama şu beğenmediğimiz AK Parti, % 34'ü geçen seçimde güle oynaya buldu zaten. Bu gidişle % 50'yi bulmasından korkuyorum ben...

-Korkma abi, baksana ANAP'la DYP birleştiler; sinerji oluşturup AK Parti'nin oylarını ufaltacaklar; öteki tarafta MHP vurdukça vuracak bunlara. Ee, sol da birleşti zaten; biz bu seçimi götürürüz abi, emin ol!

-Keşke hesabın tutsa Tuncay ama bu ahalinin önüne seçim sandığı koyduğun müddetçe, bu sandıktan galip çıkma ihtimalimiz yok gibi görünüyor oğlum!

-Peki n'aapıcaz Cüneyt abi, biz ne zaman seçim kazanacağız şöyle ağız tadıyla?...

-Valla aklıma bir çare geliyor ama, bilmem uygulanabilir mi?

-Nasıl abi nasıl; anlatsana. Bugünlerde paramız var; parayla olacak bir şeyse üstesinden geliriz...

-Şimdi şöyle bir şey düşünüyorum Tuncaycığım!

-Emret abi.

-Bir şirket düşünüyorum; güçlü bir şirket!

-Kurarız abi!

-Acele etme hemen; bu şirketin büyük üretim çiftlikleri, programlama enstitüleri ve pazarlama departmanları olacak...

-Yaparız abi, kolay; başka?

-Şirketin adını sonra da koyabiliriz ama şimdilik şöyle bir şey geliyor aklıma "Toplumsal Üretim AŞ"

-Pardon ne demek oluyor bu abi?..

-Anlamadın mı oğlum? Bu şirket toplumsal üretim yapacak, yani toplum üretecek...

-Yani insanlar?..

-Elbette insanlar. Mesela tavuk çiftliklerini düşün; öyle çiftlikler kurulmalı. Bu çiftliklerde dünyanın en iyi antropologları, DNA, nanoteknoloji, mikrobiyoloji ve insan klonlama uzmanları bir araya gelecek...

-Abi bu fikir müthiş, eridim ben zevkten...

-Acele etme oğlum, dahası var: Evvela ilerici, aydınlanmış, solcu, devrimci, ulusalcı, anası ve babası düzgün ve aydın bürokratlardan oluşan birkaç çiftin genini kopyalayacaksın. Sonra bunların DNA'larıyla filan oynayıp muhtemel hastalıklardan arındıracaksın. Her biri böyle güçlü, kuvvetli, akıllı, solcu, sporcu, süper zeki, her birinin ortalama yaşı 150 sene olan embriyolar üretecek bu şirket.

-Kopardın beni abi, budur işte budur!

-Bi dakka oğlum, şirketin ikinci bir görevi daha olacak; ama bu faaliyeti gizli sürdürmek lazım; Şöyle ki: Tamam bu embriyoları çoğalttık, büyüttük filan ama problem şu; mevcut toplumu ne yapacağız? Bir yandan burada bilimsel üretim yaparken onlar babadan kalma usulle çoğalmaya devam edecekler; aynı gerici ve tutucu zihniyette milyonlarca lümpen sokaklara dökülecek, yine gidip sağ partilere şaak diye oy verecekler...

-Sahi, n'aapcaaz bu adamları abi?

-Şirket halledecek! Nasıl halleder bilmiyorum; ama bu memleketin kurtulması ancak böyle mümkündür Tuncaycığım. Artık bunlardan kozmetik sanayiinde filan birtakım yan ürünler yapılabilir veya değmez deyip şaaparız.

-Değmez tabii, kim uğraşacak bu güruhla. Bunlardan sabun yapsan köpürmezler şerefsizim Cüneyt abi!

-Haa diyelim bu şirketin ürünlerini peyderpey devreye sokarak memleketi kurtardık; şirketin işi bitecek mi? Hayır. Unutma ki özel bir piyasa için iş yapan şirket batmaya mahkumdur.

-Naapceez?

-Dünyaya açılacağız Tuncay; isteyene istediği miktarda toplum pazarlayacağız: Binlik, on binlik, yüz binlik paketler halinde. Bunların DNA hücrelerine gizlice ulusalcı kromozomlar yerleştirdik mi, otuz sene sonra dünya bizim ellerimizdedir, anlıyor musun?..

-Süpersin abi, ne para kazanırız di mi?

-Böyle bir şirket için para nedir ki Tuncay? Hayal gücünü kullan oğlum; dünyanın çehresini ve gidişatını değiştiriyoruz. Batı emperyalizminden intikamımızı alıyoruz. Düşün ki köy enstitülerini yeniden açmışız Türkiye'de; davullar zurnalar çalıyor. Halkevlerinde ilerici gençler tiyatro temsili veriyor, kızlar çeşme başlarında, dere yataklarında, harman yerlerinde bale yapıyorlar. Muhtarlar piyanoda ha babam konçerto seslendirmekte. CHP eskiden olduğu gibi tek başına ebediyyen iktidarda. Muhalefet yok, dinci basın yok. Meclis tam bir uyum içinde matbaa gibi şakır şakır ilerici yasalar çıkarmakta. Recep Peker parti genel sekreteri...

-Abi bi dakka; Recep Peker ölmedi miydi?

-Olsun, kemiklerinden DNA örneği alır yeni Recep Peker'ler de yaparız, heeyt bee...


-Hıı ne var, ne var?..

-Tuncay kalk, kâbus görüyorsun galiba, uyan, saat dokuz oldu...

-Ne kâbusu be hanım, dünyanın en güzel rüyâsıydı; tam memleketi kurtarıyorduk ki uyandırdın beni...