Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Isin de bir "akademik gelenek" tarafi var; Istanbul Universitesi, bu ulkenin en eski ve en kidemli yuksek tahsil kurumu; eger varsa "akademik gelenek" denilen kavramin en istikrarli ve koklu bir tarzda Istanbul Universitesi'nde bulunmasi lazim. Akademik gelenegin olmazsa olmaz sarti akademik hurriyet: Fikir hurriyeti, dusunce, ictihat ve kanaat olusturabilmekte gerekli her nevi altyapinin rahat, hizli, kolay, ucuz ve adil bir tarzda isteyene sunuldugu yerdir universite ve akademik hurriyet sadece ogretim uyelerini kapsamaz; ogrencileri de himaye etmelidir.

Bir universite yeni tesis edilmis olabilir, fiziki imkanlar bakimindan yetersizlik cekebilir, kalifiye eleman bulmakta gucluge ugrayabilir; kutuphanesi, laboratuvarlari, derslikleri, amfileri ihtiyaca cevap vermeyebilir. Akademik hurriyet, mezkur noksanlardan cok daha fazla bir hassa. Insana sayginin, hur dusunceye hurmetin, insanin kendini ve kanaatlerini ifade edebilmesine zemin hazirlamanin para cinsinden karsiligi yok. Butceyle olmaz, tevarus edilir; ya vardir ya da yok!

Ogrencilerini daha universitenin cumle kapisinda fiziki gorunuslerinden oturu itip kakan bir kampusun hudutlari icinde akademik hurriyetten eser bulunmadigina rahatca sehadet edilebilir; akademik hurriyet yoksa, akademik gelenekten hic bahsedilmez. Gelenek gelenek deyip durdugumuz sey, torenlere cubbeyle katilmak, asistana canta tasitmaktan ibaret olsaydi keske.

Universitede verilen bilginin, derslerde anlatilan mevzularin cok daha genis ve mukemmel tarzda anlatildigi kitaplar var; mesele sadece bilgiyi ogrenmek, bilgiyi biriktirmek ve bilgiye ulasmakla halledilmis olmuyor; talebe, koridorda, amfide, kantinde, bahcede, hocasinin odasinda, senato toplantisinda en az derslerde kendine ogretilene yakin derecede, en az onun kadar degerli bir baska iklim ile tanismali ve kendini o iklimin bir parcasi hissetmeli; bilginin kullanilmasi, bilginin kanaat seklini almasi ve hayatin bir parcasi haline gelebilme surecini de izlemeli ogrenci. Sahsiyetinin hur tarzda tesekkulune yardimci olabilecek fikri atmosferi teneffus edebilmeli. Bilginin her neviine rahatca ulasabilirken, zecri yonlendirmelerden masum kalabilmeli ve bu esnada kendi sahsiyetinin ilmeklerini diledigi renklerle tesekkul ettirebilmeli. Ogrenci akademisyen degildir; ama akademik hayatin bir parcasidir, binaenaleyh akademik hurriyetlerden en az hocalari kadar istifade etmek hakkidir. Akademik gelenege sahip universitelerde ogrenciye, esasen bu hurriyetini baskalarina saygili kalarak nasil kullanabilecegi ogretilir.

Universite rektorunun bir gazeteciye verdigi mulakatta cok ilginc bir ifade dikkatimi cekti. Gazeteci hanim soruyor: "Sizin universitenizin ogretim uyeleri nasil bir tepki gosterdiler peki?" Cevap: "2 bine yakin ogretim uyesinin hemen hepsinden telefonla ya da bizzat gelerek surekli destek aliyorum. Hatta bircogu aglayarak boynuma sariliyor."

Durumu yeniden tasvir edelim: Imtihanlarin baslayacagi gunlerde rektor, bir kilik kiyafet genelgesi yayinliyor. Bu genelgenin niteligini su anda mevzubahs etmiyorum; basortusu veya sakal, etek hakkinda degil de bir baska konuyla da ilgili olabilirdi. Bu genelge uzere 2 bine yakin ogretim uyesi, bu idari karardan oturu rektoru kutluyorlar ve hatta iclerinden bazilari o kadar duygulaniyor ki rektorun boynuna sarilarak agliyorlar. Bir ogretim uyesini sevincinden veya heyecanindan veya tasidigi gerilimden oturu aglamaya sevk eden idari karar ne olabilir ki veya dunyada boyle bir universite gercekten var midir?

Dusman isgaline ve zulmune ugramis bir sehrin mazlumlari, kurtarildiklari gun muncilerinin boynuna sarilarak aglayabilirler; anlariz. Evladini uzun zamandan beri goremeyen bir ebeveyn cocugunun boynuna sarilarak aglayabilir, anlariz. Namik Kemal'in tabiriyle yillardir bekledigi halde "millete ummid ettigi bir feyzi" nihayet dunya gozuyle goren insan aglayabilir; anlariz ama cumle kapisinda ogrencilerin fiziki goruntulerinde standart arayan bir idari karardan oturu amirinin boynuna sarilarak aglayan bir akademisyeni anlayamiyoruz. Akademik gelenek icinde, birilerinin boynuna sarilip aglamak yoktur; aglayanlar bizi affetsinler; bunu anlamamakta mazuruz.

Bir universitenin cumle kapisinda sac-sakal muayenesi yapmanin "hukuki" mesnedinden vazgectik, ortada dogru durust "kanuni" mesned de gorunmuyor. Umid ederiz ki amirlerinin boynuna sarilip aglayarak teselli bulan degerli akademisyen buyuklerimiz epey "acilmislardir" cunku aglamak ruhun ufunetini giderir diye duymustuk; oyleyse artik aglamayin sevgili hocalarimiz, bari artik siz aglamayin; cunku sizi aglar gorunce biz gercekten aglanacak seyleri birakip size aglamaktan perisan oluyoruz.