Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

İlk alıntı 13 Şubat tarihli Zaman'dan; haber paragrafı aynen şöyle: "Kıbrıs'ta yozlaşma olduğunun farkına vardıklarını söyleyen Denktaş, bunun sorumlusunun kendisi olmadığını öne sürdü.

Denktaş, 'Türkiye muazzam Barış Harekâtı planı yaptı, o plandan sonra Kıbrıs'ta ne yapacağını planlamadı' dedi. Kendi görev alanının anayasa ile sınırlı olduğunu, Eğitim Bakanlığı'nın da kendisine bağlı olmadığını belirten Denktaş, büyük çoğunluğu Rumlarla bütünleşmeyi savunan gençlerin durumuna dikkat çekti: 'Babası, dedesi, ninesi şehit olan veya göç eden gençlerin Kıbrıs faciasını bilmeden yetişecekleri aklımızın kenarından geçmedi.' Denktaş'a göre yozlaşmanın sebebi, yıllar önce Türkiye'de öğrenim gören 'solcu' öğretmenlerin şu anda okulları yönetmesi ve eğitim sendikalarını ele geçirmesi imiş.

İkinci alıntı yine Zaman'dan ve dünün tarihini taşıyor. Habere göre Denktaş, Demokrat Parti'nin Lefkoşe mitinginde bir konuşma yaparak, Kurtlar Vadisi dizisi aracılığı ile Anadolu halkına ulaşmaya çalışacağını söylemiş. Dizi filmin Denktaş'la ilgili çekimleri ise Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile Girne Boğaz bölgesinde yapıldıktan sonra dizi ekibine Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda öğle yemeği verilmiş.

Tarihî filmlerde ara sıra tekrarlanan bir sahne vardır. Çok eski zamanlardan kalma bir lahit bulunur; üzerindeki ağır taş kapak levyelerle yerinden oynatılır; lahdin içinde bir iskelet vardır. İlk görünüşte bütün kemikler yerinde duruyormuş gibi görünürse de neresinden dokunulsa, tozlaşmış kemikler tutanın elinde kalır. Doğruluğu hakkında şüphe duyulmayacak bu iki haber de insana o türden bir intiba telkin ediyor; "Neresinden tutsanız elinizde kalıyor!"

Kıbrıs Anayasası'nın detaylarını bilmiyorum; internetten bulup yürütme ve Cumhurbaşkanı'nın görevleri kısmına baktım; Denktaş, Eğitim Bakanlığı'nın kendisine bağlı olmadığını ileri sürmüş. Kağıt üzerinde doğru; ancak başkanlık sisteminde bakanlar, doğrudan başkana karşı sorumludur ama Rauf Denktaş 1983'ten beri Kuzey Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı; o günden bu yana -son seçimler hariç- hep, Denktaş'ın partisi diye bilinen parti iktidarda idi. İşler zora girdiğinde, böyle basit bir anayasa hukuku girintisine saklanmanın mânâsı yok. Ben Denktaş'ın yerinde olsaydım "Eğitim bana bağlı değildi" diyeceğime Kıbrıs Anayasası'nın, bir başka maddesine ilticâ ederdim. O madde cumhurbaşkanını görevi ile ilgili işlerden sorumlu tutmuyor; hatırlarsınız, bizim anayasada da var.

Anayasal sorumluluktan kurtuluş mümkün ama tarihî ve siyasi sorumluluktan sıyrılmak o kadar kolay değil. Kıbrıslı gençlerin yozlaşma sebebini Türkiye'de eğitim görmüş "solcu" öğretmenlerin sırtına silkelemek hakşinaslık değil; onlar kendi bildiği türküyü çığırmakla muvazzaf bir gariban makûle; tarih karşısında kendi şahsi sorumluluklarını bile taşıyamazken nerde kaldı Kıbrıs'ta kaybedilmiş iki neslin mes'uliyetini omuzlanabilsinler!

Suç belki de Mümtaz Hoca'nındır; mâlum, son KKTC anayasasında onun hizmeti büyük; galiba el'an danışmanlık görevi de uhdesinde bulunuyor. "Ben yapmadım Mümtaz Hoca yaptı" derseniz daha mâkul görünür bence.

Bir garip cümle daha, Sayın Denktaş, Kurtlar Vadisi dizisi aracılığı ile Anadolu halkına ulaşmaya çalışacağını söylemiş. Neresini düzeltmeli? Biz Sayın Denktaş'ı KKTC'nin devlet başkanı biliyorduk; ulaşmakla görevli olduğu kitle Kıbrıs'tadır. Dizi seyircilerine ulaşsa ne olacak ki; onlar Kıbrıs seçimlerinde oy kullanmıyorlar. Kaldı ki Sayın Denktaş yıllardan beri Türkiye'de pek çok davete icabet etmiş, konferanslar, mülakatlar vermiş, televizyonlarda boy göstermiştir. Dizi vasıtasıyla hangi bilinmeyen mesajı ulaştıracaktır; Tarihî yanılgısını mı?

İskeletin neresine dokunsanız tozuyor. En iyisi lahdin kapağını sessizce kapatmaktır.