Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Pankart aynen şöyle: "Sayın bilmem kim ya CHP"den aldığın oyları geri ver, yada millet vekilliğinden istifa et." Pankartı yazanın siyasi duyarlığı yüksek belli ki ama imlâsı zayıf; "de da" eklerinin nerede bitişik nerede ayrı yazılacağını bilmiyor. Diyelim pankartı yazdıranın imlâsı zayıf, o ibâreyi özene bezene pankarta geçiren tabelâcının dil bilgisine ne demeli? Tabelâcı deyip geçmeyeceksiniz; adamın işi bu; "efendim ben siparişi olduğu gibi yazarım, imlâsı beni ilgilendirmez" diyebilmesi için evvelâ yanlışlığı görmüş olması lâzım; o dahi "de, da" eklerini yazmayı bilmiyorsa ne olacak?

Olacağı şudur; adam iki sene önce seçildiği partisinden kim bilir hangi sebepten ötürü istifa eder ve o güne kadar aleyhinde bulunduğu iktidar partisine geçer; bu durum, bir iki mırın-kırın haricinde tabii karşılanır ve unutulur gider.

Pankartı yazan tabelacı ile başbakanın bu hadisedeki rolleri birbirine benziyor; Başbakan"ın müdafaa mantığı şöyle olmalı: "Adam partisinden istifa etmiş, bizim partinin ideallerini benimsediğini söylüyor; öyleyse ben bu adamı partiye alırım!"; peki, tabelâcı ne diyordu, hatırlayalım: "Efendim ben siparişi verildiği gibi aynen yazarım, imlâsı beni ilgilendirmez!"

Daldan dala geçiyoruz, son zamanlarda özellikle reklâm metinlerinde bir senli-benli teklifsiz hitap edâları moda oldu: "Falan ürünü al, filânı seç.. gel ve bak.. beğeneceksin ve alıp götüreceksin..." Pankartın meçhul yazarı da aynı teklifsiz dille konuşuyor: "Ya oyları geri ver ya da vekillikten istifa et". Adamın yaptığı siyasi nezakete sığmıyor olabilir ama siz nâzik olmaya mecbursunuz efendim; tabelâcı, seçmen, reklâmcı veya her ne iseniz!

Yine geldik mi neticede "eğitim şart" efsânesine; eğitimse eğitim, mektepse mektep. Soru ve "dahi" anlamında "de da" eklerinin ayrı yazılması lüzumu ilkokulda öğretiliyor; öyleyse mahalli gazetelerin manşetlerinde, -üstelik ikaz edilmiş olmalarına rağmen- aynı hatanın ısrarla tekrarına bir isim bulunuz. Niçin şehrin en işlek yerlerine asılan pankartlarda sistematik tarzda imlâ hatası yapılır ve kimsenin gözüne batmaz? Hatanın görünmez hale gelmesinde kolektif kabulün eseri vardır: "Yanlış mı yazılmış, neresi yanlış kardeş?.."

Medenîlik eğitimden farklı bir hadise; nezaketi ders yapmakla bir toplumu nâzik kılamıyorsunuz. Demokrasi de kağıt üstünde faziletleri anlatılmakla benimsenemiyor işte. Eğitim hakkındaki en güzel tesbit, müellifi meçhul bir şaire aittir: "Tahsil cehâleti alır..." Gerisini bilirsiniz işte!

"Ayrı yazılsa ne olur, neticede okuyan ne kasdedildiğini anlıyor" denildiği anda iş bitmiştir; o istisnânın boşluğundan keyfîlik girer. Keyfîlik düzenin zıddıdır; iki taş üst üste duruyorsa bir düzene bağlı olduğu içindir. İki milletvekilinin parti değiştirmesi anayasaya ve siyasi partiler kanununa aykırı görünmeyebilir ama siyâsi ahlâka terstir. Pankartı yazdıran adam da bu fikri ifâdeye çalışıyor ama usûl bilgisi eksik olduğu için gayreti nâfiledir.

Bana öyle geliyor ki "de da" eklerinin yerini bilmiş olsaydı, o iki vekil böyle bir transferi akıllarından bile geçirmezlerdi. Çok ilgisi var! Hafif tertib izah edelim; bu transfer hadisesi nihai tahlilde seçmenlerin işine yarayacaktır çünkü vekilleri iktidar partisine geçmişlerdir ve dolayısıyla...

İki transferle anayasa değiştirecek çoğunluğa kavuşmuş olmak bence bir "farz-ı muhâl" vâkıâsıdır. İktidar partisi, kısa sicilini bu lüzumsuz transferle tartışılır hale getirerek hakiki mânâda partileşmek ihtimâlini zayıflattı. İktidarın tabiatı hatâyı görmemek, daha doğrusu bünyelerinden hatâ sâdır olabileceğine ihtimâl vermemektir.

Neticede tabelâcı ile başbakan aynı dert ile mâluller ve şöyle düşünüyor olmalılar: "Ne hatâsı, kim, nerede?"