Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Türk musikisinin adını kısaca "alaturka" koymak, alaturkalığın ta kendisi olduğu gibi, "Parlak beyinler trafik kazası kurbanı" diye başlık atmak da alaturkalığın bir başka türüdür; sağlaması bedava; kaza TÜBİTAK civarında değil de birkaç kilometre ötede cereyan edip sıradan insanlar ölseydi editör kardeşimiz de "parlak beyin" başlığını bulamayacaktı.

Alaturkalık arıyorsanız bizim trafik nizamımız baştan ayağa alaturkadır efendim. "Alaturka trafik denetim sistemi" diye başlık attınız da yanlış mı dedik? Mantık öyle emreder ki trafik denetlemesi, insanların güvenliğini ön plana alan bir düzenlemedir; bizde ise sürücüyü faka bastırma ve cezalandırma anafikri üzerinden yürütülür. Mesela 300 kilometre boyunca her türlü hız ihlâlinde bulunabilir, hatalı sollama ve park yapabilirsiniz ama bölge trafik binası önünden geçerken uslu bir çocuk gibi hızınızı 80 km"ye düşürmeniz halinde sistem sizi sorgulamayacaktır.

Klakson yasağını ciddiye almak alaturkalıktır mesela; dilediğiniz yer ve saatte, dilediğiniz kadar "korna" öttürebilir, konvoy yapabilir, dilediğiniz yerde (hatta kavşaklarda bile) park yapabilirsiniz; denetim sistemi sizin gibilerle ilgilenmez. Eğer inanmıyorsanız şehirlerarası yollardan birinde kamyonunuzla şeridin birini işgal edecek şekilde park yapıp arka tarafa iki üç tane iri taş parçası (ikaz olsun diye) koyup bekleyiniz. "Taşın karayolunda ne işi var?" demeyeceksiniz değil mi; bizde âdettir, park yapılınca arabanın etrafı taşlarla çevrilir!

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama neye yarar? Trafikten sorumlu mülkî kişiler şöyle düşünürler: "Trafik ekonomiye benzer; ne kadar az müdahale ederseniz o kadar iyidir; insanlar bir süre sonra kendiliklerinden kurallar icat ederek akışı sağlayacaklardır!" Mübalağa ettiğimi düşünüyorsunuz ama değil; trafik böyle işliyor zaten; sadece hükümet, orduevi, askerî birlik gibi binaların civarında ciddi bir park yasağı uygulaması görülebilir; sair yerler keyfinize terk edilmiştir.

Beylik yaklaşım, suçu vatandaşa yıkan izah şeklidir: "Efendim eğitim şart, yurttaşlık bilinci vs.." Ben artık bu yaklaşımı ciddiye almıyorum. Devlet vergi ve asker toplamak için kimseden yüksek yurttaşlık bilinci beklemiyor, icabında zor kullanarak alacağını alıyor. Trafik kuralları konusunda ise liberalliğin âlemi yoktur; devletin ilk ve en mühim görevi uyduruktan ve mesai dolsun diye değil, gerçekten ve etkili denetim yapmasıdır. "Efendim benzin yetiştiremiyoruz, eleman kıtlığı var" bahanelerini dinlemekten usandık. Zira biraz düşünen herkes o neticeye varıyor ki trafik kazalarında ölenlerin ve zarar görenlerin mühimce bir kısmı, denetim laçkâlığına kurban gidiyor. Yakın zamanda devlet aleyhine bu gibi trafik davaları açılmaya başlanırsa hiç şaşmayacağım; çünkü devlet otoritesi karayollarında ve trafiğe açık alanlarda düzenleyicilik görevini yapmakta ağır ihmâller gösteriyor. Bu gibi tazminat davalarında devletin karayolları sorumlularına ve denetimle görevli trafik polislerine rücû etmesi şimdilik fantazi gibi görünüyorsa da başka çare yok gibi.

Her yıl milyonlarca sürücü milyonlarca lira taşıt vergisini karayollarında insan gibi seyr ü sefer etmek için ödüyor; bu verginin alınması, devletin trafiği düzenleme otoritesini üstlenmesi demektir ama bizdeki uygulama, araç sahiplerini Hazine lehine yolmak mânâsını taşıyor.

Kuru övünmeleri bir tarafa bırakalım; kamu otoritesi tesis etmek ve onu etkili, âdil bir tarzda işletmek medenî bir haslettir; bizdeki uygulama ise alaturkalık! Bu ölçülere göre medenilik davasındaki yerimizin adını siz koyunuz; benim dilim varmıyor!