Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Tarihini şu anda tam hatırlamıyorum; 30'lu yılların başlarında devletin işlettiği yegâne "radyo postası"nda Türk musikisi yayınlanmasını yasaklayan "temenni", devlet yayıncılığının gerekçesini ve varlık sebebini de izah eder.

O tarihte Türk musikisi, halkı meskenete sevk ettiği, uyuşturduğu ve aslında klasik kültür birikimine kuvvetli göndermelerde bulunduğu gerekçesiyle itham edilmiş ve ardından kesif tarzda Batı musikisi yayınına ağırlık verilmişti. Devletin yayıncılıktaki ağırlığı o günden beri artarak büyüdü ve TRT neticede hiçbir özel şirketin altından kalkamayacağı ve sürdürmekte ısrar edemeyeceği müthiş zarar rakamlarına rağmen varlığını sürdürebiliyor.

TRT, kamu bütçesinden ayrılan paralarla yayın yapıyor; pahalı, hatta müsrif bir örgütlenme modeli ve personel politikasıyla ayakta duruyor. Öyle ki bu yapısıyla kâra geçmesi imkânsız. Devletin bazı hizmetleri vardır ki kâr-zarar hesabına bakılmaz; doğru ama artık tartışılması gereken mesele, artık devletin çok sayıda radyo ve televizyon kuruluşunu doğrudan işletmesinde ne gibi bir "hikmet-i hükûmet"in bulunduğudur. Meselâ yarın sabah TRT yayınlarının sona erdiğini fark etsek gündelik hayatın akışından ne eksilir; halen devam etmekte olan dizi müşterileri üzülür, haber saati gelince daha ciddi üslûpta haber almak isteyenlerin alışkanlığı sekteye uğrar ama bu gibi mahzurlar telafi edilemez cinsten sayılmaz. Netice itibariyle TRT yayınlarının Resmi Gazete'ye benzeyen bir fonksiyonu yok.

Pekâlâ TRT'siz de yaşayabiliriz!

Ama o kadar uzun boylu değil; TRT'nin şu dönemde yapması gereken kepenkleri kapatmak değil, ciddi ve inandırıcı biçimde küçülmek, kadro tensikatına gitmek, gerekirse yayın saatlerini azaltmak ama fonksiyonunu ve bütçeye getirdiği yükü tahammül edilebilir seviyeye indirmektir bana göre.

Devletin hâlâ televizyon kanalı işletmesini haklı gösteren tek örnek var; TRT 2. Özel kanalların izlenme kaygısı sebebiyle bile bile tevessül ettikleri ucuz, değersiz, popüler ve abartılı yayın tarzına karşı alternatif teşkil edebilen yegâne kanal TRT 2'dir ve hayli zamandan beri TRT 2, bu görevini hakkıyla yerine getiriyor. Kültür programları son derece nitelikli ve doyurucu; müzik yayınları kezâ. Haber boyutuna gelince varlık sebebi haber yayınlamaktan ibaret özel kanallarla yarışacak derecede iyi bültenler yapabiliyorlar. TRT 2'nin gösterdiği sinema filmleri ise her biri insanda "şunu kaydedebilsem de yeniden seyretsem" arzusu uyandıracak derecede kaliteye ve seçim titizliğine işaret ediyor.

"...mısra-ı berceste elverir" ise TRT 2, devletin televizyonculuk yapmasını makul ve mazur gösterecek bütün nitelikleri gösteriyor; bunun haricinde TRT'nin özel kanallarla rekabete girmesinin mantığı yok; "sıradan bir özel televizyonun yaptığı her şeyi biz daha iyi yaparız" iddiası yersiz; "başka kanalları bırakın, bizi seyredin" demek de mânâsız. TRT 1, yeni dönemde kendine diğer kanallarla rekabet etmek gibi yanlış bir hedef seçti. Basında yer alan dedikodular doğru ise, daha çok seyirci çekmek için masraftan kaçınmıyorlar; buna rağmen dönem sonunda TRT'nin yaptığı masrafın ve sahib olduğu imkânların pek küçük bir kısmıyla yayın yapan kanalların gerisinde kalırlarsa ortaya tatsız bir durum çıkar.

Hatta çıkması kuvvetle muhtemel gibi; vakti gelince cayırtısı duyulur.

Şu tenkidlerin tamamına hak vermiş olsalar bile siyasi irade TRT'de ciddi bir tensikat yapabilir mi? Hayır! Makul tenkidleri ciddiye almak gibi bir geleneğimiz olsaydı her şey çok farklı olurdu. Maksadım bağcıyı dövmek değil sadece; fırsattan istifade dikkatinizi TRT 2'ye yöneltmek istedim.

TRT 2 kalsın, gerisine bir çare düşünün!