Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Zsa Zsa Gabor'la ilgili bir haber, birkaç gün önce bir kısım basınımızda sarsıcı, kavurucu ve neticede serinletici bir tesir yaptı; buna göre "Ja Ja" hanım, vaktiyle Atatürk'le romantik bir tarzda halvet olmuş, Atatürk de ona "romantik" ilişkilerinin sembolü olarak "Fatma'nın Eli" biçiminde bir mücevher hediye etmişti.

Ja Ja, o tarihte Türkiye Büyükelçiliği'nde çalışan Burhan Asaf Belge ile tanışmış ve hemen ardından 1937'de Türkiye'ye gelmişler. Etrafa ayıp olur diye bir formalite nikâh kıyılmış, zaten Burhan Belge de hep kızı gibi davranırmış Ja Ja'ya. Deerken Ulus'taki Karpiç lokantasında Ata'yla karşılaşmışlar ve Ja Ja kendi tabiriyle ilk görüşte vurulmuş. O gece onunla dans etmişler ve ardından "romantik" olduğu varsayılan aşk başlamış ve bu muhabbet 6 ay kadar sürmüş. Ja Ja'yla röportaj yapan Can Dündar, "Atıyorsunuz galiba" diye itirazda bulununca Ja Ja, Çankaya Köşkü'nü ve içindeki eşyaları tarif etmeye başlamış. Can Dündar hadiseyi "Muhtemelen Atatürk, kendisine hayran bu küçük kızdan, eve gelip giden muhaliflere ve kendisi hakkında söylenenlere dair bilgi alıyordu" şeklinde yorumluyor (21.8.2005-Milliyet) ama Ja Ja, o kanaatte değil, "Sonraki sekiz kocamda hep Atatürk'ü aradım. O bir maçoydu" demiş ve Dündar'a "Ben öldükten sonra yazarsın" diyerek bazı bilgiler daha vermiş.

Hadise romantik mi değil mi; bilemeyiz ama var böyle bir şey...

Bunlar değil, beni asıl referandum gerginliğinden kurtaran ve biraz tebessüm etmemi sağlayan şey, bu haberin altına yazılan okuyucu yorumları oldu. Okuyucu takımı maşallah, aklına ne gelirse döktürüyor yorum sayfalarına.

Bazısı kıskanç: "Atamız bu ülkenin değerlerini, senin gibi bir bayana hediye vermez", "İlişki-milişki her neyse ama görüldüğü gibi Atatürk hiç de bazılarının dinsiz dediği gibi değilmiş; görüldüğü gibi İslam'ın şartlarını simgeleyen hediyesi ne kadar anlamlı". Bazıları, "Ne yapsa yeridir ve hakkıdır" şeklinde bir hayranlık tavrı içinde: "Modern Türkiyenin Kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk. Paşamı sözcüklerle anlatmak imkansız!" Bir kısmı şüpheli ve tedirgin: "Yahu Atatürk yaşasaydı 129 yaşında olacaktı; bu hanımefendinin yaşı kaç ki ilişki yaşamışlar, merak ediyorum. Bunca sene sonra yeni mi aklına gelmiş konuşmak; Atatürk'ün adını kötülemeye çalışıyorlar" derken bir diğeri konuya kültürel bir boyut getiriyor: "Ben bu kadına inanmıyorum reklam amaçlı Atatürk'ü kullandığını düşünüyorum. Atatürk Arapların inancına ait Fatima'nin elini hediye olarak vermezdi çünkü Atatürk Türkçüydü. Atatürk Türk kültürünü yansıtan bir hediye verirdi." Bazısı komplo arayışında, "Ne olmuş yani bir mücevher hediye etmiş ve ilişki kurmuşsa! Düşmanları bile Atatürk'ü yüceltirken.., efendim, Arapça harfleri neden kaldırmış, ezanı neden Türkçe yapmış?"

Benim asıl hoşuma giden, yorumcu halkımızın, vaktiyle Baykal'dan esirgedikleri çapkınlık kredisini Atatürk sözkonusu olunca ardına kadar açması oldu; buyrunuz nitekim: "Yakışır Atam'a. Helal olsun ona", "Paşam, işini bilir o", "Atatürk inceliğini de göstermiş yine verdiği hediye ile", "Çapkınlıkta her Türk atasını örnek almalıdır. Devletin parasını onun bunun karısına dağıtmış", "Benim aslanım, ulu önderim; ağzının tadını da bilirmiş.", "Atam benim, her güzelliği bilen Atam benim", "Yakışır Atama; yapıcak tabi erkek adam değil mi?", "Dönemin en güçlü ve yakışıklı adamı Atatürk, O dönemde bütün kadınların hayalini süslemesi kaçınılmaz elbette.", "Helâl olsun atama. Atam tüm dünyaya bedel", "Eh şaşırtıcı değil; güzel kadın, güzel adam... Olmuşsa iyi olmuş."

Vatan gazetesinin yorumcu okuyucularını kutluyorum; CHP medyasının çoğu kaleminden daha güzel yazıyorlar da aklım Baykal'a takıldı benim; aynı eylemi o yapınca niçin ortalık karıştı anlayamadım!

Üff, bir sıcak, bir sıcak...