Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Peşinen herkesi ikaz ediyorum: Yargıya saygı göstermeliyiz! Köylülükten çağdaşlığa geçmek için hiç gayret göstermeyip, kılını bile kıpırdatmayan kara kalabalıklar bunu anlasalar iyi olur. Yargıya güzelcene saygı göstermeli ve gerisine karışmamalıyız; bizim görevimiz budur.

Yargı kararlarının arkasına dolaşarak bürokrat tavlamaya kalkışmamalıyız. Hukuka uymayan işlerimizi yürütmek için küçüklü-büyüklü bürokratlara rüşvet vermemeliyiz, zaten almazlar. Böyle şeyler de görülmüş değildir zaten.

Seçim kazanamadığımız halde siyasi iktidar yapılarında borumuzun ötmesi için yargı kuruluşlarıyla, hâkimlerle el altından, kapı aralığından, pencere kıyısından özel ilişki ve ittifaklar kurmaya kalkışmamalıyız; beğenmediğimiz siyasi kuruluşlara karşı hiç de âdil olmayan kumpaslar kurmak için yargı mensuplarıyla ideolojik ve sempatik yakınlıklarımızı kullanmamalıyız. Ayıptır.

Büyüklerimizi saymalı, küçüklerimizi korumalı, dişlerimizi günde en az üç kere yukardan aşağı, sağdan sola ve çaprazlama olarak en az otuzar fırça darbesiyle fırçalamalıyız.

Ellerimizi temiz tutmalıyız; sabun diye bir şey vardır; ellerimizi sık sık sabunlamalı, şahsi temizliğe itina etmeliyiz.

Okuma-yazma öğrenmeli, aydınlanmalıyız; zararlı yayınları okumamalıyız. Güzel ve cici kitaplar (bkz. Batı klasikleri) okuyarak fosfor yutmuş gibi içimizi çağdaş uygarlığın ışığıyla doldurmalıyız; öyle ki, okumadığımız zamanlarda bile -meselâ uykuda iken- edindiğimiz güzel fikirlerin fosforlu ışığı ağzımızdan, kulaklarımızdan, burnumuzdan çıkarak etrafı ışıl ışıl yapmalıdır. Aydın insanlar derilerinden fışkıran ışıkla tanınırlar.

Haa, laikliği de korumalıyız; laiklik, agnostiklik gibi bir hayat tarzıdır ve bir türlü tarif edilemez bir şeydir; her ne kadar tarifi yasak ise de güzel bir şey olduğu muhakkaktır.

Mahkemeler bağımsızdır; yargı kararları kutsal değilse bile en azından mukaddestir; nihai karar safhasına kadar tartışılması caiz değildir; nihai kararın ne zaman oluşacağına ise yargı karar verir.

Öyleyse yargıya saygı göstermeliyiz; "kurumsal saygı görmek isteyenler, bunu kararlarıyla inşa etmelidirler" gibi tehlikeli fikirler hukuka aykırıdır. Biz yargıya evvela saygı göstermeli, gerisine karışmamalıyız.

Yargı kurumlarına dışardan kötü fikirli kimseler sızmamalı, yargı makamları kadrolaşmaya alet edilmemelidir. Yargı, Adalet Bakanlığı'ndan ayrılmalı, bağımsız bir bütçesi, özel bir personel rejimi olmalıdır. Bu konuyu düzenleyecek yasama faaliyeti, yasama uzvuna bırakılmayacak kadar önemlidir. Zaten yasama organı 80 küsur yılda devletin elli ton altınını havaya savurarak mukabilinde ülkeyi berbad etmiştir. Eğer yasama kararlarını düzelten yargı kararları olmasaydı hâlimiz nic'olurdu?

Evrensel hukuk, AB hukuku diye bir şey yoktur, bunlar lâftır. AB bize karışamaz. Biz vaktiyle millî hukuk sistemimizi zaten Batılı hukuk külliyatından tercüme etmiş filan değildik; onlar bize gökten özel bir zembille inmişti. Batılılar bizim iç işlerimize karışamaz ama biz çağdaş Batı uygarlığı hedefinden şaşmamalıyız. Öyleyse Batılılar şaşkındır; nitekim biz interneti aldık, Youtube'ı kapattık. Zararlı konuşmalar yapıldığını tesbit edersek bütün telefonları da kapatırız, kimse karışamaz.

Adalet, sokakta ağzını açarak aval aval vitrinleri seyreden adamın hakkında fikir yürütebileceği bir kavram değildir, bilakis adalet, sadece yüce yargının yorumuna tahsis edilmiş, basitlik ve sıradanlıktan uzak, ince ve karmaşık özgül ağırlık faktörlerine dayalı derin bir kavramdır; dolayısıyla yargıya güvenmeli, günde beş öğün saygı göstermeliyiz. Yargıya saygı göstermeyenlerin âkıbetini öğrenmek isteyenler, burada listesini sunmama imkân bulunmayan birtakım yargı kararlarını hatırlayarak titreyip kendilerine gelebilirler.