Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Siyasi istikrar için en iyi çözüm 4+4, 5+5 veya 7+7 gibi formüller dışında aranmalı, madem böyle güzel aritmetik fantazyaları kurarak istikrar arıyoruz, 70+70 formülü niçin kimsenin aklına gelmiyor, hayretlerdeyim!

Şaştığım bir başka şey ise 7=7 denkliğinin niçin ve nasıl unutulduğu.

Sayın Başbakan'ın perşembe günü icra ettiği liderler turunun sonuçlarına bakılırsa FP de dahil bütün siyasi partiler Sayın Devlet Başkanı'nın görev süresinin uzatılmasına razı; ihtilaf ayrıntıda: Kimi 7 seneyi uygun buluyor, kimi 4 yılı. Görünen manzara şu: Türkiye, devlet başkanını seçmek için Meclis'in mayıs ayında yapacağı seçimin sonucuna güvenmiyor; büyük ihtimalle bu seçimden kriz çıkacağından endişe ediliyor, "şu sıkıntılı dönemi, statükoyu koruyarak atlatalım gerisi kolay" korkusu, Türkiye'nin siyasi seçkinlerini adeta "teshir" etmiş durumda. Hale bakınca "Demokrasilerde çare tükenmez" aforizmasının hangi sınırlara kadar genişleyebileceği konusunda dudak uçuklatıcı numuneler seyrediyoruz.

<!--more-->

Anlayamadığım ve asla anlamayacağımı sandığım vakıa şu; mayısta yapılacak seçim, bu kadar geniş ve etkili bir siyasi seçkinler zümresini bu kadar ürkütüyor ise "seçim" fikrinin demokratik hayattaki ehemmiyeti ve vazgeçilmezliği nerede kalıyor? İstikrar endişesi ile devlet başkanlığının görev süresini müteaddid kereler uzatmanın siyaset ilminde karşılığı var: Meşruti monarşi. Meşruti monarşilerde devlet başkanlığı, anayasa tarafından belirli bir hanedanın mensuplarına tevdi edilmekle birlikte bütün demokratik müesseseler de işleyebiliyor; mesela Birleşik Krallık (İngiltere)'ta bu usul uygulanıyor ve Britanya Krallığı'nda yüzyıllardan beridir devlet başkanlığı seçimi, siyasi bir buhrana veya rejim bunalımı haline getirilmiyor. Gaye istikrarsa, İngiltere modeli daha efdal değil mi? "Çağdaşlığı" da cabası!

Öğrenmenin sonu yok; Sayın Başbakanımız, önceki gün değerli Devlet Başkanımızın bölge ülkeleri için "manevi bir lider" rolü ifa ettiğini söyleyince bu müteaifeye bir kere daha iman ettim. Aynı kavramın bir başka siyasi şahsiyet tarafından iç siyasette kullanılması halinde ne gibi patırtılar çıkabileceğini tahayyül ederek gülümsedim. Öteden beri Türkçeyi iyi tasarruf ettiği ileri sürülen Sayın Başbakan'ın "manevi lider" sözünü tartıp düşünmeden sarf etmeyeceği beklenmeyeceğine göre bu kelime seçiminin nerelere atıflar yolladığını anlamaya çalıştım ve neticede kafam karıştı.

Bu eyyam, kafa karışıklığı eyyamı; mesela anayasamızın bir an evvel değiştirilmesi gereken onca maddesi dururken neredeyse milli bir mutabakat ahengiyle devlet başkanlığının seçimini düzenleyen maddenin değiştirilmesi hususunda gösterilen heyecan (tehalük demeliydik; ama...) da zihnimi karıştırıyor. Büyüklerinin aklını beğenmeyenlerin akıbeti elbette kafa karışıklığıdır ve tabir-i mahsus ile bana "mehel"dir. Ankara'nın siyasi mahfillerinde kapalı kapılar ardında kulaktan kulağa fısıldanan yüksek "esbab-ı mucibeler"i biz reaya takımı kazara bilecek olsak, haşyet ve huşunetten dudaklarımız uçuklardı elbette; emin olmalıyız ki siyasi mahfillerde, başka türlüsünü abesle iştigal kılan çok mühim bir esbab-ı mucibe terennüm edilmektedir ve değerli büyüklerimiz, sadece avam takımının nahak yere tedirginliğine kapılmalarına mani olmak için bu gerekçeleri "amme"den esirgemektedirler. Eksik olmasınlardır, himmetleri var ve daim olsundur.

Kamuya dair işlerin vasati akıldan üstün ve geniş bir devlet aklı tarafından "tedebbür" edildiğini bilmek doğrusu çok ferahlatıcı bir duygu. Sıradan ve vasati akıl, tabii olarak gördüğü ve duyduğu ile, yani "zahir" ile işliyor ve elbette ki böylece mütemadiyen yanılmaktan kurtulamıyor. Bu karine ile yüksek amme menfaatlerinin ancak "batın"a tasarrufla takip olunabileceğini istidlal ediyoruz: Batın, yani eşyanın ve hadiselerin görünmeyen yüzü.

Tabii.. nasıl akledemediğime bir kere daha şaştım şimdi: Bu "manevi lider" lafı durup dururken tedavüle konulmuş olamazdı elbette!

Haydi siz de benim gibi yapın; anlayamayacağınız işlere kafa yormayı bırakın ve geceleri tam bir huzur ve itminan ile koyun başınızı yastığa;

Emin ellerdeyiz!