Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Kendisi Ürdün, çocukları ise Amerikan vatandaşı; başlıktaki on haneli sayı Cem Uzan'ın Ürdün Haşimi Krallığı Resmi Gazetesi'nin 8 Eylül 1999 tarih ve 4377 sayılı nüshasında yayınlanan vatandaşlık numarası.

Türkiye böylesini hiç görmedi: Cem Uzan bu ülkede bir siyasi partinin lideri. Çocuklarına "geleceğinizi burada kurmayın" diyebilen ama Türk vatandaşlığının kaderini değiştirmek isteyen bir lider.

Ne gariptir ki Cem Uzan, hepsi editör hesabıyla bin vuruşu (ortalama bir paragraf) geçmeyen basit, sıradan ve hiçbir zihnî derinliği olmayan milliyetçi bir diskurla seçimlerde 2 milyon küsur oy aldı; bu sonucu "marazî" bulduğumu daha önce ifade etmiştim. Marazîlik Cem Uzan'ın hâlâ inkar ettiği bir başka ülkenin nüfus kâğıdını taşımasında değil, başarılı bir imaj kampanyasıyla "milli irade"nin zihnini bulanıklaştırabilmesinde. "Nereden bilebilirdik?" savunmasını hasbî bulmam; alâmetleri görünüyordu en azından: "Gel vatandaş geel; milliyetçiliğe ilaveten Capon teknolojisinin son harikası olan şu tarak ve ciletle birlikte köfte"ayran ve konser de bedava" nutuklarıya 2 milyon küsur oy almak, satıcı açısından bir pazarlama başarısıdır; alıcılara gelince...

Zâhir bunlara da alışacağız; belki gelecek seçimlerde, şunca yıllık ömründe TC pasaportundan başka kendine başka vatandaşlık uyduramamış politikacıların seçilme şansı düşük olacak: "Beceriksiz, hiç olmazsa bir Ürdün pasaportu ayarlamaz mı insan? Kendine hayrı yok, nerde kaldı bize himmeti dokunsun?" diye düşünecek seçmen. Belki köy kahvelerinde politikacı adaylarına şöyle sorular sorulacak çarıklı erkânıharpler tarafından: "Çocuklarını nerede okuttun; Türkiye'de mi? Yahu insan hiç olmazsa ABD'den bir master sertifikası ayarlar evlâdına. Sıradaki gelsin".

Hiç unutmuyorum, "Abi adam Amerikalıları bile mandepsiye bastırmış; elinden iş geliyor, becerikli!". Cem Uzan, işte bu gibi görünür ve hissedilir "tuttuğunu koparan adam" potansiyeli ile genç seçmenin takdirini kazandı. O günlerde kendisinin Ürdün, çocuklarının Amerikan pasaportuna sahip olduğu bilinseydi, galip ihtimâldir, barajı bile geçerdi diye düşünüyorum. Necip seçmen kitlemizin son tercihlerinde başarıya ve servete perestiş unsuru da ağırlıklı rol oynuyor çünkü.

Peki o pek milliyetçi, hafif de mukaddesatçı seçim nutuklarını nereye koyacağız bu tabloda? Milliyetçilikte Ürdün Kralına ağdalı arzuhaller yazıp, "soylu sancağınız altında bir nefer olacağıma haşmetmeablarına söz veririm" sözleriyle vatandaşlık dilenmek var mı? Milliyetçi fikriyatın, siyasi yarışmalarda kullanılmasının tehlikesi şurada; milliyetçilik sosunun kıvamını ayarlayan kısa vadede hemen bir adım öne çıkabiliyor. Nitekim aynı tür milliyetçilik, bugünlerde farklı mahfiller tarafından farklı baharatlarla pişirilerek, dört benzemezli garip halitaları bir araya getirmek projesinin sosu niyetine çırpılmakta.

Bu gidişle din gibi milliyetçi duyguların da siyaset yarışında haksız rekabet unsuru sayılması ve laiklik kavramına Türkiye'ye mahsus yeni bir boyut getirilmesi kaçınılmaz olabilir. Türkiye'de siyasetin bir şekilde rasyonel temellere oturtulması gerekiyor. Milliyetçilik, tabii aidiyetin ötesinde bir rekabet nesnesi haline geliyorsa bünyede bir sakatlık olup olmadığından şüphelenmeliyiz. Politikada kimin daha sahici ve samimi milliyetçi olduğuna değil de, siyasetin teknik cihetlerinde ne derece ehil olup olmadığına bakılması daha serinkanlı bir değerlendirme olmaz mı?

Başta resmî ideolojinin kendine mahsus bir milliyetçilik noktasında sabitkadem durduğuna bakılırsa bu temennilerin suya yazılmış yazı gibi kalması, hatta kötüye yorulup, "bu adam milliyetçiliğe düşman" ahkâmları kesilmesi kaçınılmaz görünüyor. Anlayışla karşılarım; bu nükteyi anlayacak kıvama erişene kadar, öteki cebinde ecnebi pasaport taşıyan liderlerle idare ediniz efendim.