Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Size bir itirafta bulunayım, bundan 20 yıl önce Aksiyon’un yayına başlayacağını duyduğumda başarılı olacağına ihtimâl vermemiştim. Kendimce haklı gerekçelerim vardı; bunların başında, genel hatları itibariyle sağ çizgideki yayın kuruluşlarının, daha doğarken içine düştüğü bünyevî yetersizlikler aklıma geliyordu hemen.

Yayın estetiği, daha doğrusu, bütün sağ cenahı zaafa düşüren estetik problemleri bunların başında geliyordu. Öyle ki, kalitesine imrendiğimiz yayınlarla aynı teknik imkânlara sahip olunsa bile nice emekle ortaya çıkan örnekler tatminkâr olmuyordu. Bağrından çıkmış olmakla asla gocunmadığımız taşralılık, yayıncılık hamlelerinde pranga gibi menfi bir etki yapıyordu.

İkincisi her nevi yayıncılığın omurgası sayılacak haberci eksikliği: Aksiyon gibi bir dergiyi daha doğumunda yarım ve malûl bırakabilecek bir noksandı bu. Diğer taraftan muhafazakâr yayıncılığın, aynı kulvardaki diğer yayınlarla rekabet edebilmesini engelleyen bir başka unsurdan da söz edilmelidir: Kadın vücudunun istismar derecesinde sömürülmesi ve cinsellik yanında skandal haberciliği türünde yayına iltifat etmemek gibi “çok sattıran” yayın taktikleri de yok hükmündeydi. Bunlara okuyucu profilinin haftalık dergi takip etmemek eğilimi de ilave edildiğinde benim açımdan manzara ümitsiz görünüyordu.

1001. sayısına şu anda göz atmakta olduğunuz dergi, benim muhafazakâr öngörülerimi boşa çıkardı. Bu yanılgıdan ötürü çok mutluyum.

Eğer arşivim doğruyu gösteriyorsa şu anda okuduğunuz, benim Aksiyon için kaleme aldığım 700’üncü yazıdır. Pek az yazara nasip olan bu sayıyı, yazarlık kabiliyetime değil, dergiyi yöneten arkadaşların sabır ve nezaketine borçlu olduğumun farkındayım. Bu ayrıntıyı önemsiyorum çünkü Aksiyon’u 1000’inci sayısına eriştiren dinamik, derginin bir köşesinde -700 kere olsa da- haftanın olaylarını değerlendiren yazılar değildir; dergi vitrininin arka sıralarında işinin hakkını vererek iyi gazetecilik yapan onlarca ve onlarca arkadaşımdır. Bu başarı onlara ait ve gönülden kutlanmayı hak ediyorlar.

20. yaş günü toplantısında derginin ilk günlerine emek veren ve saçları enikonu ağarmaya başlamış kurucu ekibin hâtıralarını işte bunları düşünerek dinledim ve o günlerde onların iyimserliğini paylaşmadığım için biraz da mahcup oldum. O gençlerin (ki artık değiller!) meslek tutkusunu ve iş ahlâkını hesaba katmam gerekiyordu; ihmâl ettiğim buydu.

Onlar, daha önce meslekî pratiğini yapmadıkları ve acemisi oldukları bir sahada karınca gibi sabırla ve cesaretle çalışarak başarılı oldular.

Başarıdan bahsederken tirajdan değil muhtevadan bahsediyorum. Evet, Aksiyon bugün Türkiye’nin en çok satan haftalık haber dergisidir fakat ondan daha çok önemsenmesi gereken haber dosyaları ile ülkenin demokratikleşmesine verdiği dolaylı katkıdır.

Aksiyon dergisi ve Zaman gazetesi, okuyucusu için okul oldu; hukuk devleti fikrinin, temel hak ve hürriyetlerin, güçler ayrılığının gündelik hayat için ne kadar gerekli ve vazgeçilmez olduğunu telkin etti. Öte yandan bu yayınların mutfağında çalışan arkadaşlar da birbirleri için okul oldular, usta-çırak mesafesi içinde birbirlerini yetiştirdiler. Yayıncılık estetiğinde kaydedilen başarı sadece camianın zevk ıskalasını ve özgüvenini yükseltmekle kalmadı, Türk basınında yankı buldu ve çığır açtı. Bu gençler, bel altına hitap etmeksizin de temiz habercilik yapılabileceğini yirmi yıldan beri her hafta yeniden isbat ediyorlar.

Derginin en kıdemli mensubu ben değilim fakat galiba en yaşlı yazarı ve “aksakalı” olarak şu 20 yıla emeğini, fedakârlıklarını, terini, bazen gözyaşını, meslek aşkını ve hepsinden daha önemlisi iyi ve faydalı insan olarak yaşamak azmini koyan “Aksiyonler”i ayakta alkışlıyorum; hepsini temiz alınlarından öpüyorum.

20. yaş günümüze katılanlara dergi, çok zarif bir davranışta bulundu ve Aksiyon kapağı şeklinde tasarlanmış fotoğraflarımızı basıp çerçeveleterek göndermek inceliğini gösterdi. Yukarıda gördüğünüz bu hatıra kapağı benim için çok değerli, çünkü “aileden” biri sayıldığıma işaret ediyor.

Kapakta da belirtildiği gibi, “Ben bir Aksiyonerim” ve bu çok güzel bir duygu.

Yeniden teşekkürler sevgili Aksiyonerler...

Haydi şimdi daha iyisini, daha iyisini yapalım!