Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Demokrasi’nin eski Yunan’daki hâli, sadece ‘ilk’ olması bakımından bir mânâ ifade ediyor. ‘Atina demokrasisi’nin bugün tekrar edilebilir hâli yoktur; düşünülmelidir ki eski Yunan’da demokrasi, ancak köle gücüyle ayakta duran bir ekonominin boşa çıkardığı az sayıdaki vatandaşın bir nevi fantezisinden ibaretti.

Demokrasi batıda neşvünemâ buldu; ne var ki modern demokrasinin antik Yunan’daki uygulamayla alakası yoktur. Batılı toplumlar demokrasiyi çektikleri büyük acılara, iç savaşlara, hanedan kavgalarına, mezhep ve din çatışmalarına, derin sınıf çelişkilerine bir daha dönmemek için modern zamanların ruhuna adapte ettiler. Böylece demokrasi, toplumda mevcut sınıflar ve üretim güçleri arasında tesis edilmiş bir nezaket üslûbunun şeklini aldı. Batılı demokrasi, insan ruhunun ve aklının evrile incele nihai biçimini kazandığı süblime bir idari rejim değildir; bilakis bir nevi güvenlik ve nezaket nizamnamesidir ki, mevcut ve muhtemel çatışmalardan öngörülebildiği nispette uzak kalmak maksadını taşıyor.

Batılı demokrasi, evrensel geçerlik ve işlerliğe sahip bir kurallar bütünü değil. XX. asrın iyimserliği, insanlarda böyle bir ortak kabule yol açtı. Şüphesiz, her rejim gibi demokrasinin de olumlu tarafları var ama her sancıyı dindiren, her baş ağrısına iyi gelen bir Aspirin tesiri yapmaktan hâlâ çok uzak.

Demokratikleşme Paketi’ni bir de bu açıdan değerlendirmeli. Paket üzerine yoğunlaşan büyük beklentiler, Meclis’in çıkaracağı bir dizi kanunun yürürlüğe konulmasından ibaretmiş gibi algılanıyor. Meselenin bir de demokratik kültür yanı var ki, o birikimi edinmek için iki şart var: Ya Batı Avrupa’nın geçtiği tarih duraklarından geçerek, tecrübelerinin birebir üstünden giderek o kültürü temessül edeceğiz veya demokrasiyi teorik hâliyle zihnî bir inceleme ve tahlile tabi tutarak onun niçin toplum barışı için kullanışlı bir vasıta olduğunda fikir birliğine varacağız.

Birinci yol kısmen garantili fakat uzun zamana ve tarifsiz acılar çekilmesine bağlı; ikinci yol ise kâğıt üzerinde çok şık durmasına rağmen bir nevi muhâl ihtimâl.

Çatışmaları önleyici ve giderici bir çare olarak demokrasinin işe yararlığını bizde darbeci-devletçi kamuoyu tekzip ediyor. Ülkenin meşru Başbakanı’na hakaret ihtiva eden sözlerine karşı halkına karşı kitle suçu işleyen bir diktatörü savunmaya kalkışmak, hâl-i melâlimizin donuk bir fotoğrafıdır. Erdoğan’a karşı Esed’i tercih eden insanlarla demokratik kültür bakımından ortaklık aranamaz. Onlar farklı kurallarla oynamayı tercih ediyorlar. Darbecileri seçilmişlere üstün tutanların, askerî vesayet rejimini, temsilî demokrasiye karşı yüceltenlerin varlığı ve toplum içindeki özgül ağırlığı insanda hayal kırıklığı uyandırıyor.

Trafik düzeni gibi demokrasinin de temelinde nezaket kavramı var; bizim trafiğimizin fena hâlde demokratik kavrayışımıza benzemesi sebepsiz değil. Çoğumuz için trafik, trafik polisine yakalanıp ceza görmemek için katlandığımız kurallar demetinden ibaret; fırsat gördüğümüz her yerde onu ihlâlden zevk alırız ve trafiğin aslında ‘diğer insanlara saygı’ mânâsına geldiğini pek düşünmeyiz. Demokrasi de aşağı-yukarı öyle: Demokrasinin kamu güçleri tarafından korunup gözetilmesi gerektiğini zannediyoruz ve bir şekilde demokratik süreç aksadığında, sabırla durumun düzelmesini bekliyoruz.

Halbuki başkalarına saygı göstermek, ancak kendisine saygısı olan insanların davranış biçimidir, ahlâkî bir kabuldür. Kamu gücü karşısında ahlâklı, dürüst, kanunlara saygılı imiş gibi görünmenin foyası çabucak üzerimizden dökülüveriyor kriz zamanlarında.

Eğer demokratik kültürümüz sağlam bir zemine sahip olsaydı, taksit taksit gelecek paketleri bekleyip mâhiyetleri hakkında günlerce çekişip durmaya ihtiyaç duymazdık. Bizde devletçilik de demokrasi de, liberal uygulamalar da ve kendimize pek yakıştırdığımız, hatta zaman zaman azımsayıp dudak büktüğümüz demokrasi paketleri de ancak devlet cânibinden gelince saygımıza mazhar olabiliyor.

Trafik nizamından nasıl vazgeçemezsek, demokratik taleplerden de sarfınazar edemeyiz. Zor öğreniyor olsak da, demokratik kültürümüz henüz pek sığ bir katmandan ibaret bulunsa da, toplum barışı için demokrasiye muhtacız.

Velev ki kamu otoritesi tarafından ihsân edilmiş olsun...