Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

“Aman kamplaşmayalım, bunun sonu iyi değil” dedikçe halkımızın bir kısmı, sadece lugâtten bildiği bölünmek, kamplara ayrılmak fiilinin hakikatini göremiyor, o yüzden basit bir örnekle izaha çalışalım.

Bir seçmen, bir siyasi partiyi demokratik terbiye ve anayasal çerçeve içinde kalarak nasıl cezalandırabilir; elbette desteğini ve oyunu ondan esirgeyerek. Peki, teorik olarak, yani lâfın gelişi, bir siyasi partinin seçmeni tarafından cezalandırılması için şu olup bitenden daha açık ve anlaşılır başka ne olması lâzım?

Hâşâ, şekilde de görüldüğü gibi kesinlikle bizim ülkede öyle bir şey olmaz fakat söz temsili derler ya: Diyelim ki iktidardaki X partisi ileri gelenlerinden bir kısmı, aralarında işbirliği yapıp bazı bürokratları da kandırmak suretiyle Merkez Bankası'nın nakdi varlıklarının saklandığı depolardan bütün altın, döviz, bono ve yerli para rezervlerini çaldılar ve kendilerince emin bir yere sakladılar. Rezâlet ertesi gün görevli memurlar tarafından fark edildi ve konu basına aksetti. Zaten havaların soğumasından bile iktidarı sorumlu tutan bir kısım muhalif yayıncılar kıyameti kopardılar: “Bu ne gaflet, Merkez Bankası da soyulur mu, güvenlikçiler uyuyor muydu; sorumlular hemen istifa etsin vs...”

Aynı gün öğleden sonra basın karşısına çıkan en yüksek sorumlunun konuşma metnini ana hatlarıyla tahmin edebilirim ve zannediyorum ki yanılmış olmam. Şöyle diyecektir:

-Bir defa biz buraya halkın oylarıyla geldik, öyle hemen istifa etsinler filan gibi şeyler fevkalade ayıp ve yakışıksızdır. Devlet adamı lahana gibi kolay yetişmiyor. Olaya ciddiyetle el koyduk, gerekli talimatları da bizzat ben verdim. Tahkikat devam ettiği için size şu anda açıklayamıyorum fakat bu soygunun milli birlik ve kardeşliğimize kasdetmiş bazı münafık, yerli ve millî olmayan unsurlar tarafından yapılmış olduğunu anlamak için tahkikata bile lüzum yoktur. Yaptırdığım incelemede banka kasalarında güvenlik zaafiyeti olmadığını tespit ettik. Ayrıca bildiğiniz gibi soyulmaz banka yoktur. Sinemalarda bundan daha dudak uçuklatıcı ne filmler seyrettik. Zaten zanlıların nefes alışlarını bile takip ediyoruz ve enselerindeyiz. Bunlar, teröristleri açıkça destekledikleri halde bir kısım şaibeli halktan oy almış parti görünümlü bir çete olabilir fakat aşırı gelişmiş sorumluluk duygum gereği fazla bir şey söylemek istemiyorum vb...”

Olacak iş değil ya, diyelim ki banka soyulurken ve çalınan paraları güvenli yere istiflenirken çalışan güvenlik kamerası kayıtları bir şekilde basının eline geçmiş olsun; yani kimin hangi filmi çevirdiği maddi ve tartışılamaz bulgularla açık ve net şekilde ortalıkta. Ertesi gün aynı sorumlunun basın açıklamasını tahmin ediyorum şimdi.

  • Bunların hedefi aziz hükümetimizi yıpratarak demokratik düzenimize darbe yapmaktır; maddi bulgu dedikleri şeyler şantaj, montaj ve dublajdır. Her melânette varlığı bilinmese de hissedilen paralel çete, istikrarımızı bozmak, kargaşa çıkararak ülkede İngiliz, ABD, İsrail, Rus, İran ve Çin nüfuzunun yerleşmesini istiyorlar vb...

Şimdi on puan değerindeki mezuniyet sorusu geliyor:

-Seçmenler hangi izahı ‘satın alacaklardır?' Basının maddi bulgularla desteklenmiş haberlerini mi, yoksa en yüce sorumlunun açıklamalarını mı?

Cevap beklemiyorum; cevabı zaten biliyorum, hepimiz oradaydık.

İşte aziz milletim, ‘bölünmek' böyle bir şeydir; ayrı mahallelerde yaşayıp farklı fırınlardan ekmek yemek değil. Bölünmek, bir topluluğun açık alâmet ve delillere rağmen hakikati bile isteye ıskalaması ve onu görmezden, duymazdan, söylemezden gelişidir.

Bu durumun Kitap'ta yeri var ama söylemiyorum, anladınız siz onu!