Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Sahadaki takımlardan birinin 11 yerli oyuncu ile mücadele etmesi başlangıçta dikkatimi çekmedi ama ikinci devrenin ortalarına doğru, öteki takımda tam sekiz yabancının varlığını fark edince, "futbol tarihimizde bu bir ilktir" diye kaleme kağıda sarılıp liste yapmaya koyuldum.

Emin olmak istiyordum. Önce Galatasaray onbirinde yabancı olup olmadığını gözden geçirdim, sıra Fenerbahçe'ye gelince yerli oyuncuları saymak yetti; topu topu üç taneydiler: Gökhan, Volkan ve Selçuk! Spor tarihçileri ve istatistik uzmanlarına soruyorum; daha önce iki Türk takımı arasında yapılan bir müsabakada, böyle bir durumla karşılaşılmış mıdır: Takımlardan biri 8 yabancı ile mücadele ederken, ötekinin yabancısız onbirle sahaya çıktığı hiç görülmüş müdür?

Zannımca bu bir ilktir; elbette şimdi, "oynayanların ikisi Türk vatandaşıydı, onları yabancıdan saymamak gerek" itirazları yükselecek. Vatandaşlık Kanunu'na göre bu iki TC vatandaşına "yabancı" demenin en azından hukuki nezaketle bağdaşmayacağı açıktır fakat kendimizi aldatmayalım.

Bu işler benim paşa keyfime kalsa, yabancı sayısını üçle sınırlandırırdım; sadece üç. Burada 5+1 uygulamasına bile burun kıvırırken, federasyonun giderayak yabancı sayısını 6+2'ye çıkarması bana göre çılgınca bir intikam hamlesidir: "Bana yâr olmayanı, başkalarına da yâr etmem" diyerek sevdiği kızı vuran mecnûn davranışıdır bu. Neticesi, vatandaşlık hüllesi ile sahaya çıkan 8 yabancı ve kenarda, onlardan birinin yerini almak için takım arkadaşının sakatlanmasını bekleyen bizim çocuklardan müteşekkil bir yedek kulübesi.

Kupa maçının sonucuyla alakadar değilim; sözü, "gördünüz işte, yerliler, yabancılardan daha iyi oynadı"ya getirmeye de niyetim yok ama bu gidişle günün birinde "Türk futbolu" diye bir şeyden -bir karakterden, ekolden, üslûptan- bahsetmeye imkân kalmayacak.

Anladık futbol global bir oyun, anladık Avrupa'nın kalantor takımlarında yerli oyuncuların durumu bizimkilerden daha fecîdir ama nihai tahlilde işin tadını kaçırmayalım: Fenerbahçe bir Türk takımıdır ve öyle kalmalıdır, uluslararası bir firma değil; kaldı ki uluslararası firmaların bile neticede bir merkezleri, bir milli aidiyetleri var. Yarın bir gün onbir futbolcunun sırtına geçirilmiş -diyelim ki Beşiktaş- forması ile sahaya çıkan, başarı kazanan bir ekibin başarısı ne anlama gelecek? "Arma-forma" edebiyatı beni tatmin etmez; ille de bizim çocukların sayıca galebe ettiği bir ekipten yanadır gönlüm.

Seçilecek yeni federasyon, ilk iş olarak yabancı sayısını kararında tutan bir uygulamaya gitmelidir; aksi takdirde "iddaa" ediyorum; üç vakit mi desem, beş vakit mi desem, sırf "iddaa" yüzünden ecnebi ligleriyle fazlaca aşna-fişne olmaya başlayan yerli futbolseverlerin, kendi liginden sıdkı sıyrılır gider.