Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Hadise çok boyutlu ve her yönüyle yorumlanması ciltler doldurabilir; sırf bizim gazetenin hanım yazarlarının meseleyi irdemeleri ve asla hatırımıza gelmeyecek bakış açıları bularak birazdan ayrıntılarını vereceğim skandalın farklı uzantılarını işaretlemeleri bile kendi başına bir çığır teşkil edebilir!

Efendim hadise şöyle cereyan ediyor:

Rusların ünlü Bolşoy tiyatro ve bale topluluğunu bilirsiniz. Ben bilmem, sadece duymuşluğum var. Bu yaşlara geldiğim halde bale denilen sanat dalından zevk duymayışımda bir anormallik olması gerektiğini hissediyorum; kabahat balede değil, bende tabii. Bütün dünyanın âkıl ve münevver adamları bale sanatından derûni zevkler istihrâc ederken, benim resmen can sıkıntısı nöbetlerine uğramaklığım sıhhat alâmeti değildir. Yeri geldi de belirtiyorum; Opera da aynı fâsiledendir ha!. Bilgi yarışmalarında lâzım olur kabilinden vaktiyle Maria Callas ve Pavorotti isimlerini hıfzımda tutuyorsam da, o kadarı bile şimdiye dek hiç gerekmedi. Canları sağ, ömürleri müzdâd olsun; benden öte icrâ-yı sanat eylesinler; uzaktan saygı duyarım.

E, hani hadiseyi anlatacaktım?

Meddahlığın da bir kavaidi var a benim canlarım; sabır buyurunuz!

Netekim bu Bolşoy Balesi'nin dünyaca meşhur balerinlerinden Anna Voloçkova nâm hanım güpegündüz işinden kovulmuş; ben "acans"ın yalancısıyım. Şöyle olmuş: Bolşoy yöneticileri Anna Hanım'a bir sabah, "sen artık işe gelme Madam Voloçkova" demişler. Voloçkova da hemen tahmin edeceğiniz üzre,

-Niye ki ne? deyince,

-Bizim baletler kendi aralarında bir toplantı yapmışlar (Balet, "bale yapan erkek" mânâsına geliyor; delikanlılığın lugâtinde böyle bir kelime olmadığı için izah ediyorum) ve demişler ki"biz bu Anna'yı artık havalara atıp tutmaktan bîzâr olduk. Moskova civarındaki inşaatlarda amelilik yapsak bundan evlâdır. Canımıza tak etti; çoğumuzda bel ve kasık fıtığı başladı; bu gidişle ya halter takımına yazılıp, balenin "tombişler" kategorisinde icra-yı sanat eyleriz ya da bu Anna'yı başımızdan alın diye sızlanıyorlar" izahatında bulunulmuş.

Bu lâfları duyunca merak edip, o âna kadar yarım kulak dinlediğim televizyon haberini bu defa "seyretmeye" başladım. Hani zannediyorum ki bu Anna Hanım, olimpiyat müsabakalarında menendini görüp "halimize şükür" diye tahtalara vurduğumuz cinsten irikıyım, lâakal yüzyirmi okkalık, pehlivan gibi geniş omuzlu, her tarafından adaleler fışkıran gülleci esnafından bir duhter-i pâkizedir; fakat hayır, o da ne? Ekranda kuşlar gibi sekerek tek ayak üstüne hoplayıp yeniden ayak baş parmağı üzerinde düştüğü halde dengesi bozulmayan ve bu esnada "Balet" diye tesmiye olunan bir kısım personel tarafından karpuz gibi kucaklanarak havaya fırlatılıp tutulan balerin Anna, topu topu elli kiloluk, sıska, atletik ve hatta civa gibi hanımdır.

Meğer, bale sanatında bir hanım balerinin elli kilo civarlarına gelmesi, meslek argosunda "balıketli" veya resmen "şişko" kıvamına işaret ediyor imiş. Balet arkadaşların, "inşaatta çalışıp çimento torbası taşısak bu kadar zorumuza gitmez" diye yakındıkları mevzunun eni astarı işte bu kadar!

Lakin, başta da değinmiştim, meselenin boyutu bitip tükenecek gibi değil. Mesela Anna Hanım diyor ki, "iftira efendim; beni çekemiyorlar. Hayır yanlış anlaşılmasın, ağır olduğumdan ötürü değil, sanatımı çekemiyorlar. Saygıdeğer reisicumhurumuz Putin Bey'le ve Rus hükümet çevreleriyle yakınlığımdan uyuz olan bir kısım Bolşoy personeli, sanatımı işte böyle karalıyorlar!"

Buyrunuz bu da meselenin politik ciheti!

Buradan Bolşoy müessesesinin Balet personelini resmen kınıyorum; bir hanıma yapılabilecek en büyük tahkir ve tezyif (Bu iki kelimeyi, işini gücünü bırakıp hakkındaki yolsuzluk iddialarına cevap vereceği yere Türk dilinin inceliklerine hasreden İÜ Rektörü Alemdaroğlu iyice uyuz olsun diye kasden şuracığa dercediyorum), o hanımın ağırlığı ile ilgili olarak "oo maşallah, sizi biraz toplu gördüm" densizliğinde bulunmaktır. Birader, kadını çekemiyorsanız komünist deyin, liberal deyin, o da olmadı, "evine gidince başına türban sarıyor" veya "elinden gelse balede haremlik-selamlık tefrikine gidecek; öyle azılı bir gericidir o" filan diye iftira atın; centilmenliğe yakışıyor mu?

Bre densizler, bu Türkiye'de bir hanım için elli kilo ağırlık sıkletinde olmak, zaafiyet alâmetidir meselâ; bizde kantarın ibresi 60'tan başlar!

Daha nice yoruma müstahak incelikler var şu haberde lakin gördünüz yerim bitti; şu kadarını söyleyip gerisini hanım yazarlarımıza havale ediyorum:

Bu Rusya iflâh olmaz arkadaşlar; misâl Genç Osman!